10 Kasım 2013 Pazar

Devlet vatandaşından intikam alır mı?

Önce şunu açıklığa kavuşturalım. İktidar kadın ve erkeğin eşit olmadığını, kadını namusa indirgeyip bekçisinin erkekler olduğunu muhafazakar demokratlık olarak değerlendirse de, bu sadece kendi inançları olduğu için kendilerini bağlayacağından, antidemokratiktir.

Başbakan, kız öğrencilerle erkek öğrencilerin aynı evde kalamayacağını iddia ediyor, bundan cesaret alan kendi yandaşlarının hedefi haline getiriyor muhafazakar kalıba sokamadığı gençleri, polisine evleri bastırıyor, öğrencileri mağdur ediyor, rencide ediyor ve de aşağılıyor "ahlaksızlık" ithamıyla, sonra da kişisel hayatın, özel hayatın öneminden, korumasından bahsederek çelişiyor.

İktidarın kendi içinde çatlaklar oluşturuyor bu çelişkili durum. Bazı milletvekilleri uygulamayı yanlış bulup durumu kurtarmaya çalışıyor, namus bekçiliği uygulamaya başladıktan sonra bile hükümetin sözcüleri kimsenin özel hayatına müdahale etmek olmadığını savunuyor ama "kızlı-erkekli" aynı evde kalan öğrencilere cezaların kesilmeye başlandığını okuyoruz gazetelerden.

Gürültü gerekçesinin bahaneden başka bir şey olmadığını polisin sorularından anlıyoruz. Polise şikayetler öğrencilerin gürültü yapması sebebiyleyse, polisler neden "kızlı erkekli mi yaşıyorsunuz?" diye sorup, evde kaç kız ve kaç erkek olduğuna dair not alıyorlar. Bu baskı(n)lar eğer ahlakçılıktan öte Devlet Bahçeli'nin dediği gibi gençlerin özgürlük adına "Gezi" tepkisinin bir intikamıysa, durum çok daha vahim. Devlet vatandaşından intikam alır mı?

Eğer intikam değilse de, ahlakçılık adına cinsel baskıların cinsel suçları arttırdığı konusunda birileri Başbakan'ı ikna etsin. Çünkü ahlakçılıkla özel, kişisel hayat kalmadığı gibi, insanların can güvenliği de kalmıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder