Sahi Rüzgar Erkoçlar'a Ne Olmuş!
Herkes Nil Erkoçlar'ın erkek bedenine transfer olmasını konuşuyor. Oyuncu olduğu için popüler olması en önemli etken tabiki de. Takip ettiğim kadarıyla bu konuyla ilgili hiç olumsuz haber okumadım. Eskiden olsa bir-iki çatlak ses çıkabilirdi gazetelerde, köşe yazılarında falan. Seçim-meçim diyerek yanlış söylemlerde falan bulunuyorlar ama gene de destekliyorlar. Hatta Rüzgar'ın rahat bırakılmasını istiyorlar.
Duyarsız bir dünyada kimseyi de laf olsun diye eleştirmeyi lüzumsuz buluyorum ama Erkoçlar'ı destekleyenlerin samimiyetine nedense çok da fazla inanasım gelmiyor. Çünkü bu ülkede homofobi, transfobi Erkoçlar'dan önce de vardı. LGBT'lere karşı nefret söylemleri, şiddetleri, cinayetleri hep vardı ve hala da devam ediyor ama pek kimse oralı olmuyor. Sanki gücü olmayan LGBT'lere, başlarına gelen olumsuzlukları hak ediyorlarmış muamelesi yapılıyor. Oysa Erkoçlar'ın başına bir şey geldiği falan da yok. Her gün kaç LGBT'nin şiddet başta her türlü ayrımcılığa maruz kaldığından haberleri var mı acaba Erkoçlar'ın durumunu dramatize edenlerin.
Ben şiddete maruz kalmalarımda, ayrımcılığa maruz kalmalarımda bir gazeteciye çıksaydım sesimi duyurur muydu acaba? Eşcinseller ve transseksüeller başlarına gelenler için gazetecilere, köşe yazarlarına başvursalardı, kalemler-pardon klavyenn tuşları oynar mıydı onlar için? Hem gazetecilik sorunlu konulara kendi çabanla değinmek değil midir? Şöhretli olmayınca, güçlü olmayınca, ayrımcılığa maruz kalanlar başlarına gelenleri hak mı ediyorlardır?
Eşcinsellerin bile Erkoçlar'ın rahat bırakılmasını istemelerini akıl tutulması olarak görüyorum. Sahi Erkoçlar'a ne olmuş? Çoğu transseksüelin hayallerinden birisini gerçekleştirmiş. Sonra da birisi doğruyu söylemiş, o da çıkıp gazetecinin birine röportaj vermiş. Ve her şey popüler kültürün kuralları çerçevesinde ilerliyor. Çok da kötü olan bir şey yok yani.
Erkoçlar diğer LGBT'lerin yaşadığı süreçten daha kötüsünü mü yaşıyor acaba? Ben zannetmiyorum. O yüzden "LGBT'lerin özel hayatlarına saygı gösterilsin" durumu üzerinden laf ola-beri gele muhabbetleri yapılmasın. Bırakın rahatsız edilmeyi, LGBT'ler öldürülüyor be! Asıl rahat bırakılması, savunulması, kahraman ilan edilmesi gereken sokaktaki hayat mücadelesi veren LGBT'ler. Tabi onların durumu sıradan-laşmış, prim yapmaz değil mi? Gündem yaratacak bir parlaklıkta olmalı konu öznesi.
Bir de herkes bu konuda Bülent Ersoy'un ne yapacağını merak ediyor. Herkes eşcinsellik ve transseksüellik adına ne yapıyor ki, Bülent Ersoy'dan bir şey bekliyor? Bülent Ersoy "destekliyorum" dese ne olacak, LGBT'leri sarıp-sarmalasa ne olacak? Toplumun eşcinselliğe, transseksüelliğe bakış açısını değiştirecek olan LGBT'lerin kitlesel hareketi. Bülent Ersoy belki transseksüelleri kimlikleriyle barıştırabilecek bir figür olabilir en fazla. Bunu da 30 sene önceki tabulara rağmen devrim niteliğinde fazlasıyla yapmış zaten.
[Ne tesadüf ki ikisinin de soyadları aynı; Bülent Erkoç (Sonradan Ersoy olmuş), Rüzgar (Nil) Erkoçlar.] Bence burada önemli olan Bülent Ersoy'un Rüzgar Erkoçlar'ı destekleyip-desteklemediğinden ve herkesin Erkoçlar için ne yapması gerektiğinden çok, Rüzgar Erkoçlar'ın LGBT'ler için ne yapacak olması önemli. Acaba kabuğuna çekilip rahatını mı düşünecek, kimliğine kavuşmayı homofobi ve transfobiye karşı bir güç olarak mı kullanacak? Çünkü insan kendini bulduktan sonra en güçlü hissetmez mi? Herkes homofobi ve transfobi için bir şeyler yapılmasını istiyor ve bekliyor ama kimse bir şey yapmayı düşünmüyor. Üstelik mücadele verilecek zemin geçmişe oranla çok daha uyumlu hale getirilmiş 90'lar LGBT hareketiyle. Bülent Ersoy'un 80'ler döneminden çok daha kolay yani.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder