Bir insan, 20 yaşında bir insan ailesi tarafından da olsa ölümle tehdit edildiği için Devlet'e başvuruyor ama bu kişinin kaçırılmasının üzerinden günler geçmesine rağmen Devlet hiçbir işlem yapmıyor. İşlem yapılmamasının sebebi de şikayette bulunan kişinin eşcinsel olması. Bunun başka bir açıklaması yok. Çünkü savcılık "Kendi çocukları biz ne yapabiliriz?" diyor. Yani bu şu demek oluyor; Bir insan kaç yaşına gelirse gelsin kendi kararını, özellikle eşcinselse kendisi veremez ve ailesinin sorumluluğundadır. Bir anlamda heteroseksist Devletin kendine tıpatıp benzeyen ve benzettiği en küçük birimi aile oluyor.
Eşcinsel gencin ailesi yasaları ihlal etmenin fırsatlarını yakalayarak söz hakkını tamamen ele geçirme çabası içersindeki, şimdi de "kısıtlılık hakkı ve vasi tayini" için mahkemeye başvurmuş. Bu da şu demek oluyor. Oğlumuz kendi kararını verebilecek bir akıl sağlığına sahip değildir. Peki 20 senedir bu çocuğun akıl sağlığı için neden bir şey yapmadınız? Bu bir sorumsuzluk, ihmal suçu değil midir? Eğer çocuğunuz eşcinselliğini açıklamasaydı, gene "akıl sağlığı bozuk" diye vasi tayini için karar çıkartmaya çalışacak mıydınız?
Hadi, "Aile erkek egemen bir topluma karşı erkeklik onurlarını korumak adına insan haklarını ihlal ediyor" diyelim. Devlet nerede her zaman olması gerektiği yerde olmadığı gibi? Neden vatandaşını korumuyor? Eğer bu kaçırılan kişi eşcinsel olmasaydı Devlet bu kadar pasif davranır mıydı? Ailenin hukuksal fırsatlardan faydalanarak ipleri eline geçirmesini mi bekliyor? Hukuksal fırsatlar demekte çok haklıyım. Çünkü Devlet zaten eşcinselliği psikoseksüel bozukluk olarak görüyor. "Akıl sağlığı bozuk" diye karar vermesi de kaçınılmaz.
Şimdi ben, cinsel yönelimime, kiminle nasıl seks yaptığıma bakarak sağlığımla ilgili karar veren Devlete nasıl güvenebilirim? Koskoca Devlet de nasıl böyle yanlış bir karar verebilir? Eğer yasalarda bir yanlışlık varsa düzeltilsin. Düzeltilmiyorsa da burada heteroseksüellik adına bir taraf tutma, cinsel ayrımcılık mevcuttur ve bu hukuk düzenine aykırı bir insan hakları ihlalidir. Dünya üzerinde de insanlara cinsel yönelimleri yüzünden ayrımcılık yaparak demokratik devletler arasında yer alamazsın.
Zaten Türkiye Devleti demokratik bir devlet olarak tanımlanmıyor uluslararası hukuk raporlarında. Acaba Türk Devleti de, "hukuk devleti değiliz"in arkasına sığınarak mı böyle eşcinsellere hasta muamelesi yapan insanlık dışı kararlar alıyor? Bakanları bile açıkça eşcinsellik hastalık demiyor mu? Söylediklerim Devlet'imi karalamak falan değil. Devletin kendisinin gözümüzün içine sokarak haykırdığı bir tutum, davranış. Devletin sağlıkla ilgili yanlış kararlarını da, eşcinsel gencin Askeriye ve birimlerinin ileri derecede psikoseksüel bozukluk kararı vererek "sağlık kuruluna çıkması uygundur" raporu vermesine dayanarak eleştiriyorum. Askeriye de devletin bir birimi olduğuna göre, Devlet Hastanelerinin de "hasta" raporu vermeyeceğinin garantisi var mı? "Hasta değil" raporu verse bile Devlet kurumları arasında farklı sağlık kararları da, uygulamaların yanlışlığı adına bir çelişki değil mi?
Babaya da bu cesareti veren heteroseksizmin temsilcisi "Devlet Baba" değil mi? Devlet eşcinsellik için psikoseksüel bozukluk gibi hastalık kararı almasa, eşcinsel babaları nasıl çocuklarına hastalık kararı çıkartmaya çalışır ki? Devlet veya aile babaları eşcinsellikten bağımsız bir psikolojik bozukluktan bahsetseler, eşcinseller eşcinselliklerini açıklamadan önce böyle bir teşhis koyar ve karar almaya çalışırlar. Eşcinsellik ifade edilinceye kadar herkes sağlıklı, ama eşcinselliği ortaya çıkınca hasta sayılıyor insanlar.
Aslında Devlet ve en küçük birimi aileye kadar herkes eşcinselliğe karşı çıkılamayacağını, eşcinselliğin değiştirilemeyeceğini biliyordur diye düşünüyorum. Sadece açık olunmasını istemiyorlar. Açık olunmasına mı hastalık diyorlar acaba? Çünkü heteroseksist bir dünyada "ben eşcinselim" demek resmen delilik sayılıyor. Sanırım bu cesareti delilik-hastalık-psikoseksüel bozukluk olarak tanımlıyor heteroseksizm ve birimleri. Yoksa hastalığın ne olduğunu bilmeyecek kadar da bilgisiz değildir bu birimler, en azından belli bir geçmişi olan kurumlar.
Hastalık denilen şey insanın metabolizmasını veya psikolojisini aksatan bir şeydir. Cinsel edimin şekliyle hastalığın ne alakası olabilir ki? Tabi bir de şöyle bir içselleşmiş homofobikçe hastalıklı durum var; Kendilerine, yani heteroseksizme benzemeyen her şey yanlış, anormal veya hastalık. Böyle bir zihniyetin gerçekleri, doğruları görememe durumu da söz konusu olabilir. O zaman neyin hastalık, kimin hasta olduğunun bir kez daha gözden geçirilmesi, sorgulanması gerekmez mi?
Heteroseksizm gibi bencilce kendi varoluşunu düşünen bir sistemin, çıkarları doğrultusunda yanlış kararlar alması beni çok da şaşırtmıyor. Asıl şaşırtan mağdur konumdaki eşcinseller gibi kesimlerin acizlikleri, zavallılıkları. İnsan bir noktaya kadar pasif kalabilir. Canı yandığı noktada bile yapılan haksızlıklara, ihlallere dur diyemiyorsa, o zaman gerçekten yapılacak şeyler çok kısıtlı kalıyor.
Tamam aileni sevebilirsin, maneviyata, ana akım sistemlere inanabilirsin ama sen, sen olmazsan değer verdiğin şeyler olmaz ki. Sen sağlam bir şekilde varolursan, etrafındakiler de o zaman anlam kazanabilir. Heteroseksist sistemin eşcinselliği yok sayan davranışları, eşcinsel olan kişinin kendisini de yok saymasıdır. Eğer eşcinseller yok sayılmak istemiyorlarsa, kendi kimliklerini her şeye rağmen savunmaları gerekir.
Eşcinselliği-mizi yok sayarak her şey yolunda mı gidiyor peki? Aileler daha mı az üzülüyor, Devlet daha mı çok düşünüyor eşcinselleri? Her şey daha berbat oluyor. Gerçekler kabul edilmediği sürece de eşcinseller de üzülecek, aileler de üzülecek, heteroseksist iktidarlar da acımasızlığına devam edecek. Gerçekten bozuk olan bir şeyleri düzeltecek olan kesim, mağdur konumdaki eşcinsellerin kendisidir. İnsanın kendisine nasıl davranılacağını kendisi belirler. Biz eşcinselliğimizin arkasında durmazsak, eşcinselliğimiz için direnmezsek ve haklarımız için mücadele etmezsek, heteroseksizm de eşcinselliğe inanmaz ve yok etmeye çalışır. Şu anda eşcinsellere karşı yapılan hak ihlallerinin sorumlusu eşcinsellerin kendileri de.
Şimdi ailem beni eşcinsel olduğu için kaçıracak, "hasta" diye hastaneye falan yatıracak ha! Ölmemişim daha. Benim yüzümü bir daha göremezler. "Benim yüzümü göremezler" diyorum, çünkü ben, beni ben olarak kabul etmeyene, her kim olursa olsun, bırakın saygı duymayı, onunla aynı ortamda bulunmam bile. Bu bana zarar verdiği gibi, onların içindeki kötü tarafları da ortaya çıkaracağı için, onlara da zarar verecektir. Biraz akıllı olmakta fayda var diye düşünüyorum. Fiziksel olarak ayaklarının üzerinde durabiliyorsan, hayatta kimseye muhtaç değilsindir. 20 yaşına gelmiş bir insan zaten ailesiyle bağlarını koparmasa bile, kendi idamesini kendisi sağlamak zorunda değil mi?
Tabi belli bir yaş ve tecrübden sonra cesaret fazlalaştığı için, atıp-tutmak kolay diye düşünebilirsiniz. Hiç alakası yok. İnsan içinde bulunduğumuz çağda, sadece cinsel anlamda değil, her anlamda kimliğini, kişiliğini bulması ve sahiplenmesi gerekir. Birazcık kendi kimliğine ait bilgileri araştırarak, karşılaştırarak doğruluğunu teyid edebilir, etmelidir de ve sağlam durabilir kendisini yok sayanlara ve yok etmek isteyenlere karşı.
Devletin bireylere yaptıklarına gelince. Şu anda hiçbir Devlet kurumu benim eşcinselliğime hastalık raporu çıkartamaz. Eğer öyle bir şey yaparsa, ben o Devletin sağlık kararlarını yeniden yazdırırım. Çünkü benim akıl sağlığım belden aşağı değil, belden yukarıda. Benim cinsel uzuvlarımı ne şekilde kullandığımla, hayata dair aldığım kararlarımın hiçbir alakası yok. Eğer var diye düşünüyorlarsa, onların akıl sağlıklarının sorgulanması gerekiyor. Çünkü benim cinsel ihtiyacım olduğu zaman devreye giriyor cinsel uzuvlarım. Onun dışında heteroseksüeller nasıl yaşıyorsa, ben de öyle yaşıyorum. Durum böyle olunca, benim eşcinselliğime psikoseksüel bozukluk kararı vermek hangi akla hizmet acaba? Devletin koskoca bakanları falan neye dayanarak "eşcinsellik hastalıktır" diye eşcinselleri hedef gösteren nefreti suçu işlemektedirler?
Şu anda Devlet-imizin sağlık kurumları ve kurulları, adına ister psikoseksüel bozukluk desinler, ister başka bir şey, eşcinsellik hastalıktır kararları alarak suç işlemektedirler. İnsan sağlığıyla ilgili böyle yanlış kararlar almak bu kadar kolay mı olmalıdır? Bir psikiyatr diyor ki bana, "Tedavi olmak için getirilmiş bir eşcinsel çocuğa ben nasıl sağlıklısın diyebilirim?" diyor. Ben de böyle bir doktora "Sen nasıl doktorsun?" derim, böyle bir sağlık sistemine inanmam ve güvenmem de söz konusu bile olamaz. Kararlar sisteme uygun yanlış bir şekilde alınabilir ama benim bu kararlara uymam için kafayı yemiş olmam gerekir. Eğer uyuyorsam da bu kararlara, kafayı yedirtmişler demektir.
Dünya Sağlık Örgütü eşcinselliği hastalık olmaktan çıkaralı 20 küsur yıl olmuş. Bizim Müslüman ve geleneksel, muhafazakar bir toplum olmamız, eşcinselliğin psikoseksüel bozukluk olarak tanımlanması için yeterli bir sebep olamaz, bilgi çağında da ilkel heteroseksist yaptırımlarla bile-bile yanlış sağlık kararları alınarak insan hakları çiğnenemez. Böyle bir zihniyetle kültürümüze ters diye Amerika'ya, Avrupa'ya ve de insan hakları kararlarına kafa tutmak da cahillikten başka bir şey değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder