Eşcinseller de İnsandır!
Eşcinseller haklarını biliyorlar mı? Birçok eşcinsel diyecekk ki, "Eşcinsellerin ayrı hakları mı varmış?" Bir insan olarak herkes kadar onlar da anayasal haklardan faydalanıyorlar ama bir eşcinsel olarak değil. Eşcinseller sırf eşcinsel oldukları için ayrımcılığa maruz kalıyorlarsa, eşcinsel olarak güvenliklerinin sağlanması ve haklarının olması gerekmez mi? Oysa eşcinsel olarak haklardan faydalanmak için, eşcinsel olarak yaşamak, görünür olmak gerekir ama eşcinsellerimizin kendileri olamamak gibi özürleri var. Eşcinsellerin çoğuna, "Eşcinsel olarak varolun, haklarınızı teslim edeceğiz, heteroseksüeller kadar eşit haklarınız olacak" dense bile böyle bir teklif onları sevindirmek yerine, "Eşcinselliğimiz ortaya çıkacak" diye ürkütür.
Gerçekten eşcinsellerimiz hallerinden memnun ki, şikayetçi değiller, heteroseksüel evlilikler yapıp, heteroseksüel-heteroseksüel yaşıyorlar, kendilerini tutamadıkları, bastıramadıkları zaman da gizli-saklı "ters ilişki!" yaşıyorlar. Onlar da bunun böyle olması gerektiğine şartlanmışlar. Bakmayın eşcinsellikleriyle barışık olduklarını ve çevrenin baskısı yüzünden çaresiz kaldıklarını falan iddia etmelerine. Homofobiye maruz kalıncaya kadar eşcinselliğin gizli yaşanması gerektiğine inanıyorlar. Maruz kalınca da akılları başlarına gelmiyor. Kaldıkları her türlü felaketi bile saklıyorlar. Bırakalım artık polisin, yargının eşcinsellerin başına gelenleri görmezlikten geldiği ve aleyhine davrandığı bahanelerini. Tabi sadece bir kaç kişi başına gelenleri şikayet ederse olacağı bu. Bütün ayrımcılıklar, şiddetler, cinayetler polise, yargıya intikal etse ne kadar görmezlikten gelinebilir? Biz eşcinseller haklarımızın peşine ne kadar düşüyoruz da vermiyorlar?
Homofobinin bitmesi ve eşcinsel haklarının kazanılması için bir yerden başlanması gerekiyorsa, o da eşcinsellerin kendilerinden başlaması gerekiyor. Her eşcinsel kendi başına gelen ayrımcılığa karşı hukuksal mücadele başlatsa, heteroseksist dünya ayrımcılık yapamaz ki zaten? Yapamaz, çünkü eşcinseller azınlık değil ki sesleri duyulmasın. Görünüşe baksan eşcinsel yok ama eşcinsel ilişki yaşamayan yok gibi bir durum da söz konusu. Çünkü eşcinsellik canlı olmanın, insan olmanın, doğanın, hayatın bir parçası. Erkeğinden kadınına herkesin bir yönelimi eşcinsellik. İnsan olmaktan ayrı düşünülemez. Eşcinsellik içimizde ama biz kendi gerçeğimize sırtımızı dönüyoruz. Bunun suçlusunu bir yerlerde aramanın hiçbir alemi yok. Gerçekleri görmezlikten gelen hepimiziz bunun suçlusu. Eşcinsellik her ailede, her ortamda, her toplumda, belkide her insanda var. Biz sadece heterosekizme köle olmuşuz. Eşcinsellik gerçeğini görmediğimiz sürece de bu suçun, kendimizin kendimize karşı işlediği suçun en büyük ve tek sorumlusuyuz. Homofobikler başka dünyaların insanlar değil. Onlarda bu dünyanın insanları ve homofobiye karşı sesini çıkarmayan herkes de suçlu.
"Şimdi Birleşmiş Milletler nedir?" diye bir soru sorsam çoğumuz duymuşuzdur ama neyin nesidir, kimin fesidir hiç de umrumuzda değildir. Gerçekten insanların başına gelen felaketlerin tek sorumlusu hayatı sorgulamadan yaşayan insanların ta kendisi. Bu örgüt neredeyse dünyanın bütün ülkelerinin üye olduğu, dünya barışını ve güvenliğini korumak, ülkeler arasında ekonomik ve kültürel işbirliğini oluşturmak amacıyla İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulmuş.
Ve bu örgüt insanların güvenliği ve barışı için kararlar alır, açıklamalarda bulunur. 14 Eylül Dünya Demokrasi Günü'nde de eşcinseller ve transseksüellere dair bir açıklamada bulunmuş. Demiş ki, "Herkes eşit ve özgür doğar. Herkese ait olan insan haklarından eşcinsellerin, transseksüellerin de faydalanması karmaşık ve radikal bir durum değildir. Buna rağmen dünyanın bir çok ülkesinde eşcinseller ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmakta, cinayetlere kurban gitmekte, ifade ve örgütlenme özgürlüğünden, sosyal haklardan yoksun bırakılmaktadır."
Birleşmiş Milletler eşcinsellere, transseksüellere kısaca LGBT'lere karşı yapılan hak ihlallerinin önüne geçebilmek için aciliyet taşıyan önlemleri beş maddede toplamış.
-Homofobik ve transfobik şiddetten bireylerin korunması.
-İşkence, kötü muamele, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamelenin önlenmesi.
-Eşcinselliği suç sayan yasaların kaldırılması.
-Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelindeki ayrımcılığın yasaklanması.
-Tüm LGBT bireylerin ifade, örgütlenme ve barışçıl toplanma özgürlüklerinin garanti altına alınması.
Birleşmiş Milletler üyesi Türkiye neden eşcinselliği tanımıyor, yasalaştırmıyor öyleyse? Çünkü işine öyle geliyor ama en önemlisi bir avuç eşcinsel dışında eşcinsellerimizin görünürlüğü ve de eşcinsel haklarına dair bir talebi yok. Birkaç kişinin çıkıp da "Ben haklarımı istiyorum" demekle olmaz bu işler. Ayrımcılığa maruz kalanlar kendileri mücadele etmezlerse hakları konusunda heteroseksist iktidarlar hiç kimseyi kaale almaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder