Arkadaşımızla geçen yıl tanışmıştık. Anadolu'nun küçük sayılabilecek şehirlerinden birinde yaşıyordu. Bana hikayesini anlatmıştı. Eşcinsel olmasına rağmen bilinçsizliğinden dolayı evleniyor ama bir süre sonra gizli eşcinselliğin getirdiği şantajlara katlanamadığı için, eşcinselliğini başkalarından duymasındansa, kendisi açıklıyor eşine. Eşine de seçenek sunuyor, "Ya beni böyle kabul edip devam edersin, ya da ayrılalım." Eşi önce kocasının eşcinselliğini kabul ediyor ama daha sonra ailesinin evine dönmeye karar veriyor. Dönünceye kadar da hocasından doktoruna kadar tüm tedavi yolları deneniyor. Tabi bütün bunlar toplumsal yaşam için yapılan mücadeleler. Hiç kimse eşcinselliği ve eşcinsellerin bu süreçte yaşadığı sıkıntıları düşünmüyor.
Arkadaşımız sonra eşcinselliğini ailesine açıklama kararı alıyor. Eşinden ayrıldığına göre sonuçta durum ortaya çıkacak. Başkalarının ağzından yalan-yanlış bir şey duymalarındansa, bütün açıklığıyla kendisi konuşmaya karar veriyor. Önce anne-babasına açıklıyor sorun çıkmıyor, kız kardeşlerine açıklıyor sorun çıkmıyor ama abilerine anlatınca bir tanesi sorun çıkartıyor. Kabul edemiyor kardeşinin eşcinselliğini. Özellikle eşinin akrabalarından birisinin arkadaşımızın eşcinselliğini kabul etmeyen kardeşini dolduruşa getirmesi, bu abinin homofobisinin depreşmesine sebep oluyor ve eşcinsel arkadaşımızı öldürmekle tehdit etmeye başlıyor. Arkadaşımız annesinin isteğiyle karakola gidip şikayette bulunuyor. Eşcinsel olmasına rağmen çocuğunun yanında duran böyle anneler de var, babalar da var işte.
Polisler arkadaşımızı önce kaale almıyor. "Dur bakalım bir şey yapsın, ondan sonra şikayetini kabul ederiz" diyorlar. O esnada arkadaşımızın kardeşi karakolun önünden geçiyor arabasıyla ve arkadaşımız kardeşinin öldürmek için kendisini aradığını söylüyor polislere. Akabinde telefon geliyor arkadaşımıza kardeşinden. Arkadaşımız "Bakın şimdi de telefonla arıyor, ben öldükten sonra mı benim şikayetimi dikkate alacaksınız? Siz eğer beni korumayacaksanız ben savcılığa gideceğim" diyor. Polisler "Açma telefonu" diyor ve arkadaşımızın şikayetini kabul ediyor. Sonra abisinden bir telefon daha geliyor ve telefonu polisler açıyor. Abisi telefonda hakaretlerini ve ölüm tehditlerini döktürüyor. Polisler onu da karakola davet ediyor. Karakolda kardeşine eşcinselliğe dair bütün nefretini kusup polislerin yanında da ölüm tehditlerini savuruyor ve polisleri de ikna etmeye çalışıyor üstelik. Neymiş eşcinselik kabul edilebilir bir şey değilmiş ve namus meselesiymiş. Polisler de arkadaşımızın 30 yaşına gelmiş bir adam olduğunu, ne yapacağına, nasıl yaşayacağına kendisinin karar verebileceğini, kendileri de kabul etmese de eşcinsellik gerçeğinin değiştirilemeyeceğini söyleyince abisi gitmek zorunda kalıyor. Şu anda arkadaşımızın davası mahkeme gününü bekliyor. O günden sonra abisinden bir daha telefonla da olsa tehdit almamış. Bunda bulunduğu şehri terk etmesinin etkisi mi oldu, yoksa arkadaşımızın kendisini mahkemeye vermesinin mi etkisi oldu bilinmez. Çünkü abisi demiş ki arkadaşımıza, "Ya bu şehri terk edeceksin, ya da seni öldürürüm."
Eşi tarafının anne-babası arkadaşımızı çok sevdikleri için bir problem çıkmamış. O taraftan da sadece eşinin erkek kardeşi problem çıkarmış. Arkadaşımızın çocuğu olduğu için bu eşinden, bayramda çocuğunu görmeye gidince evlerine gelmesinden rahatsız olmuş. "Böyleydin neden kızımızın başını yaktın, evlenmeseydin öyleyse" demiş. Eşinin ailesi tarafı arkadaşımıza bir şey demiyor ama hala düzelir, eşcinselliği tedavi olur ve evlilikleri kurtulur diye umut ediyorlar. Kendi ailesi de hacıya-hocaya gitmeye devam ediyor düzelmesi için. Sürekli telefonla kontrol ediyorlar başına bir şey gelir, kötü yola düşer, kendine zarar verir düşüncesiyle. Evlatlarını reddetmiyorlar ama eşcinselliği-ni de kabul etmiyorlar.
"Reddetmek" diyince, arkadaşımız eşcinselliğini kabul etmeyen abisine, "Beni öldürme hakkın yok. Beni istemiyorsan kardeşlikten reddet" demiş. Karakoldaki polisler de bu tavsiye de bulunmuşlar. "Kardeşinin eşcinselliğini kabul edemiyorsan, kardeşlikten reddet" demişler.Arkadaşımızın anlattığına göre, durumu kardeşlerine anlatırken yani eşcinselliğini açıklarken, kardeşleri şaşkınlık içinde kalmışlar eşcinselliğe çok yabancı oldukları, eşcinselliği hiç bilmedikleri için. "Böyle bir şey nasıl olabilir?" diyorlarmış.
Arkadaşımız kendine yeni bir yol çizmek için şehrini değiştirdi ve şu anda olayların hala etkisinde olsa da çok mutlu ve çok memnun aldığı kararlardan, eşcinselliğini çevresine açıklamaktan. Abisinin kendisini öldürmesine bile razı. "Her gün ölmektense bir kere öldürülmeyi tercih ettim" diyor. "Bir eşcinsel olarak heteroseksüel hayatı yaşarken sanki her gün derilerim yüzülüyormuş gibi acı çekiyordum."
Eşi konusunda da vicdanı çok rahat. Zaten eşinin ailesine de demiş, "Ben kızınıza bir şey veremiyordum, onu mutlu edemiyordum. Onun da nefsi var ve bu genç yaşta benim bunu engellemeye hakkım yok. Ben onun ekonomik sorumluluğunu alabilirim ama sevgi sorumluluğunu alamam. Çünkü ona, onun istediği şekilde sevgi verebilecek gücüm yok" demiş.
Bu durum aslında eşcinsellerimizin düşündüğü gibi, açık eşcinsel olarak yaşamanın o kadar da zor olmadığını, zor olsa bile kolaya dönüştürmenin kendi ellerinde olduğunun bir göstergesi. Sen kendin sahip çıkmazsan hayatına, başkaları sahip çıkmaz ki. Hayat derken eşcinsel hayattan bahsediyorum.
Bu arkadaşımızın cesaretine de hayran oldum gerçekten. Çünkü günümüzde eşcinseller heteroseksüel evlilikleri hala kamuflaj olarak kulanırken, belli bir süreçten sonra açık bir eşcinsel hayatı seçmek eşcinsellik gerçeği adına bence çok takdir edilesi. Çünkü insanın eşcinselliğini kabul edip, bunu bir de çevresine kabul ettirmesi bir kahramanlıktan çok, hem kendinin hem de çevresindeki insanların mutluluğu açısından çok önemli. İnsanın hayatında yaşanacak bir ömür varsa zararın neresinden dönülürse kardır diye düşünüyorum. Çünkü içinde eşcinselliğin olduğu heteroseksüel bir yaşamda, mutsuz olan sadece eşcinseller değil. Eşcinseller toplumun, çevrenin baskısıyla da olsa, kendisiyle beraber çevresindeki insanların mutsuzluğunun da sorumlusu. Ne yani "toplum böyle istiyor" diye sen de mi bu hataya, hatta suça ortak olmak zorundasın? Toplum eşcinsellerin açık olmamasından dolayı eşcinselliğe yabancı kalıyor ve kabul etmiyor eşcinselliği. Eşcinseller açık olsa zamanla normalleşir gider görüle-görüle, yaşana-yaşana. Huzurlu bir gelecek kendi ellerindeyken, eşcinseller kendi geleceklerini ve beraberinde çevresindekilerin geleceklerini de karartıyorlar. Heteroseksist bir dünyada eşcinselliği normalleştirecek olan eşcinsellerin önce görünürlüğü, sonra çabası. Çünkü eşcinsellik görünür olup varolmazsa, heteroseksist bir dünya görünmeyen bir şeyi kabul etmez.
Diyebilirsiniz ki, "Her görünür olma ve eşcinsel olarak yaşama mücadelesi kurtuluşla sonuçlanmayabilir." Nereden biliyorsunuz? Siz eşcinselliği çevrenize açıkladınızda mı çevreniz kabul etmedi? Heteroseksist bir dünyada tabiki de kabul edilmeyecek ama kabul edilmeme ihtimalinin fazla olmasına rağmen kabul edilme ihtimalinin olmasını da boşverin, bu hayat sizin hayatınız değil mi? İstediğiniz gibi yaşamak için mücadele etmeye değmez mi? Ailem kabul etmez, ailem üzülür! Bırakın bu ayakları ya! Sen üzül, hayatını yaşayama, ama ailen mutlu olsun, huzurlu olsun, üzülmesinler, başları dik olsun! Dünyada kendilerini düşünmeyen eşcinseller kadar bir kesim var mıdır acaba?
Bu arkadaşımız da başta bilinçsizliğinden dolayı eşcinselliğinin arkasında duramamış ama dönülmesi zor bir yanlıştan başarıyla dönmüş. Ne kaybetti? Hiçbir şey. Ne kazandı? Kendini ve hayatını kazandı, başkalarının hayatının kararmasını da önledi. Aileler mi üzüldü? Aileler senin için üzülmüyor ki, seni heterosesüel yapamadıkları için üzülüyorlar. Yoksa sizde mi "heteroseksüel olamadık" diye üzülenlerdensiniz de gizli bir eşcinsel olarak yaşıyorsunuz? Eşcinsel olarak yaşamak heteroseksüel olarak yaşamaktan daha zor değil. Neden mi? Çünkü bir eşcinselin heteroseksüel gibi davranması ve heteroseksüel olarak yaşamasından hiçbir şey daha ağır olamaz. Çünkü bir eşcinsel olarak kendinin olmayan kaldırılamaz bir yükü taşıyorsun. "Ben böyle mutluyum" diyen eşcinsellere inanmayın. Hem kendilerini, hem de çevresindekileri kandırıyorlar.
Arkadaşımız şu anda bilinçli ve kendi adına eşcinselliğini açıklamak gibi bir karar almaktan ve bunu uygulamaktan hiç pişman değil. Çünkü eşcinselliğin doğal ve doğuştan olduğuna inanıyor. Bunu ailesine de açık-seçik anlatmış. Bazıları kabul etmiş, bazıları da düzelir umuduyla beklenti içindeler ama arkadaşımız kendisi olarak, bir eşcinsel olarak yaşamak adına bütün engelleri göze alarak yola çıkmış artık.
Eşcinseller insanca yaşamak istiyorlarsa, önlerinde aşmaları gereken heteroseksist bir engel olduğunu ve bu engelin kendileri aşmadığı sürece kalkmayacağını bilmeleri, bilmiyorlarsa öğrenmeleri gerekiyor. Çünkü heteroseksist bir dünyada "hazır bir eşcinsel hayat" olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder