İnternete filtre uygulanmak istenmesinin tek sebebi şu anki hükümetin ahlak bahanesiyle pornografiye açık bir şekilde karşı olması ama kitlelerin afyonu televizyon programlarında izdivaç başlığa altında yorgan altında pornografi oynatılmasına görmezlikten geliniyor.
İnsanlar vitrine dizilmişler seçilmek istiyorlar, eş arıyorlar kendilerine görücü usulünün ulusal yayına dönüşmüş şekliyle.
Kaç zamandır kendine ideal eş bulamayan, bu gidişle televizyon programlarından evlenemeden kapıda kalacak olan kadın kendini tanıtırken resmen seks fantezilerini anlatıyor. Diyor ki, "Ben oynak bir kadınım." Zaten her sahneye çıkışında, tanışma koltuğuna giderken veya yerine dönerken oynayarak kendisini ispat da ediyor. "Ben kocamın her istediğini yaparım; Çok güzel ev işi yaparım, cilve yaparım, göz kırparım, çocuk yaparım" diyor.
Bugünkü programda kendisine talip olan aday tam dengiydi ama kadın programın bir figüranı olduğu için tabi bahanelerle gene "hayır" diyecekti ve dedi de. Çünkü programda çiftlerin uygun olup-olmadığını onaylayan bir de jüri grubu var astroloğundan, davranış uzmanına, seyircilerden oluşan çok bilmişine kadar. Onlar da senaryoya uygun şekilde oynuyorlar çünkü. Uzun zamandır görücüde olan figüran eski adayın yeni adayı onaylamasına izin verilmiyor rol icabı. Hakaretlerle yeni adayın üzerine gidilerek çileden çıkarılıyor reytinge de katkı sağlayacak şekilde.
Yeni aday görücüdeki adayın haline-tavrına uygun olarak "Senin aradığın aşk bende. Takıl bana, hayatını yaşa." diyor. Mesleğini anlatırken de elektrik, su her türlü tesisat işi yaptığını ve eski adayın tamir edilecek taraflarını onarmak için geldiğini iddia ediyor. (Bir önceki izdivaç adaylarından birisine de sigortası olup-olmadığı sorulduğunda, etkilenmeye "elektrik alma" demeye o kadar şartlanılmış ki, adam "Şu anda sigortam yok, paravan açılınca-adayı görünce belki sigortam çalışabilir." diyor.
Kadın erkeği tanımak için beklentilerini açıklıyor. "Mesela türkü barda olacağız, eşim "enerji içeceği" içecek, ben fındık yiyeceğim, bu isteklerimi karşılayabilecek misin?" diyor. Adam köyde yaşayan birisi olarak ayakların yorgana göre uzatılmasını savunuyor ve evde "Muz ve fındık dışında her şer var " diyor. Kadın da, "Ben geceleri fındıksız ve çikolatasız yapamam" diyor.
Kadın aday erkek adayı tanımak için sorular soruyor. "Yastığımın altına aşk mektupları mı koyarsın, kirli çoraplarını mı?". İkinci sorusu: "Ben hamile kaldım ve gecenin dördünde canım ananas çekti, gidip alır mısın?". Üçüncü soru: "24 yılık karın amcasının oğluyla kaçmış, senin bir kusurun mu var?" Erkek aday cevap veriyor, "Sırf ceketimi karımın üzerine atınca bile iki kere hamile kaldı" diyor cinsel gücüne güvenini açıklarken.
Ama sırf adam "Eski karımı insan yapabilmek çok uğraştım" dediği için programın sunucusu dahil stüdyodaki herkes tarafından linç edilmekten özür dileyerek zor kurtardı kendini. Oysa kadına neler yapılmıyor ki bu toplumda. Adamı, karısını amcasının oğluna kaptırmakla cahil ilan ederlerken, kadınların erkekleri aldatmalarını onayladıklarının ve kendileriyle çeliştiklerinin farkında bile değillerdi. Aynı şey kendi başlarına gelse tabi ki bu sefer kendileri aldatan kadını suçlayacaklardı.
Fındığın, çikolatanın, enerji içeceğinin, çocuk yapmanın, hamile kalmanın, ceketi kadının üzerine atarak hamile kalmasının ne anlama geldiğini bilmeyen var mı? Cinselliği açık-dürüst yaşarsan pornografi oluyor ama üstü kapalı olmak koşuluyla canlı olarak bütün herkese duyursan da, hangi sınıfa girerse girsin itiraz edilmiyor, biliniyor, onaylanıyor. Sadece açık bir şekilde dile getirilmesin, açık bir şekilde gösterilmesin yeter.
Filtre gibi yasaklar cinselliğe karşı olmak değil aslında, sadece herşeyin heteroseksizmin belirlediği şekilde olmasını istemek. Çünkü cinsellik temel bir ihtiyaç olarak insanları baskı altında tutmak için çok güzel bir araç ve o araçla heteroseksizm ancak izin verdiği ölçüde oynanmasını istiyor. Çünkü insanlar özgürce seks yaparlarsa "bahane-i ahlak" elden gider ve kimseyi egemenlikleri altında tutamazlar.
Ya pornoya karşı çıkmayacaksın, ya da kendinle çelişmeyeceksin. Senin porno usulün sadece ikiyüzlü bir şekilde senin ahlak kurallarına uygundur ve hiç kimse de senin ahlak kurallarına göre yaşamak zorunda değil. Çünkü şeffaf olmayan hiçbir şeyi ahlaklı bulmuyorum. İnsan ne kadar mahrem kalırsa, ahlak da o kadar çıkarcı unsurlar üzerine kurulup baskıya, yasaklara dönüşüyor.
Yani ne kadar yasakçı olursan o kadar ahlaklı oluyorsun! Var mı böyle bir saçmalık? "Bu ben yapamıyorum, sen de yapamazsın." demektir resmen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder