18 Nisan 2011 Pazartesi

Nereye?

İngiltere'de eşcinsel erkek bir çift öpüştüler diye bir bardan yaka-paça dışarı atılıyorlar. Gerekçesi öpüşmekten çok eşcinsel oldukları için ki, eşcinsel olmayıp da öpüşen çiftlerin atıldığına dair ispatta bulunmaları gerekebilirmiş yasalar gereği. Çünkü eşcinsel çift maruz kaldıkları ayrımcılıktan dolayı polise şikayette bulunmuş. Yasalara göre mekan sahiplerinin müşteriyi atma hakkı varmış ama ayrımcılık yapmadan, herkese eşit seviyede. "Sen heteroseksüelsin öpüşebilirsin, sen ibinesin öpüşemezsin." deme hakkı yok yani hiç kimsenin. Derse boyunun ölçüsünü alıyorlar hem yasal, hem de toplumsal olarak.

Çift durumu sosyal paylaşım sitelerinde paylaştıktan sonra, ertesi gün barın önünde 300 kadar kişi toplanmış durumu protesto etmek için. Amaçları barın içine girip öpüşerek protesto etmek olmasına rağmen, o gün bar sahipleri korkularından barı açmadıkları için barın kapısına gökkuşağı bayrağı asmakla yetinmişler.

"Çift "kendimizi aşağılanmış gibi hissettik" diyebiliyor, hem de barda öpüşen eşcinsel bir çift olmalarına rağmen. Çünkü yasalar dahil herkes onların yanlarında. İşletme sahipleri de kendilerini savunamıyorlar haklı olmadıkları ortada olduğu için. Sessiz kalmalarının sebebi de haksız olmaları değil, onlara cesaret veren, onları destekleyen hiçbir kurum ve kişinin olmaması.

Gelişmiş demokrasilerle aramızdaki en büyük fark işte bu; "Oralar" da suçlu suçsuzluğunu ispat etmenin mücadelesini verirken, "biz" mağdur olduğumuz halde masum olduğumuzu kanıtlamaya çalışıyoruz. Bir fark da insan hakları ihlallerine karşı mağdurum yanında örgütlenip protesto cesaretine sahip olabilmeleri vatandaşların. "Burada" daha sokakta öpüşene-koklaşana namussuz gözüyle bakılıp neredeyse linç ediliyor, bir Allah'ın kulu çıkıp da "ne oluyor" deme zahmetine bile katlanmıyor, seyrediyor, "su testisi su yolunda kırılır" muamelesi yapılıyor.

Bedri Baykam bıçaklanıyor ama hiç bir otomobil onu hastaneye götürmek için durmuyor. İdeolojisi ne olursa olsun, sonuçta bir canlı yaralanıyor ve insanlar "Aman bana bela bulaşmasın da ne olursa olsun" der gibi duyarsız davranıyor. Ve bıçaklanma Özgürlük Anıtı'nın yıkılmasına karşı yapılan bir toplantıdan sonra oluyor. Bıçaklanan bir ressam, bir sanatçı, sanatı savunan bir kişi yani. Bıçaklanmanın sebebi önemli olabilir, önemsiz de olabilir ama bir insanın, bir sanatçının ulu-orta bıçaklanması çok vahim bir durum, seyredilmesiyse zavallılık.

Dün Anakara'dan dönerken metro biletleri tek kullanımlık satılmadığı için kartını benim için de kullanıverdi çocuğun biri bedelini almak istemeyerek. Bu aslında "Dünyada hala iyi insanlar var" durumuyla alakalı değil, "Dünyada kirlenmemiş, kirlilikten korunması gereken insanlar var" demekle alakalı daha yaşları çok küçük olduğu için.

Bedri Baykam saldırıdan önce "Sayın Başbakan ülkesinin tüm aydınlarına, sanatseverlerine ve demokrasiye Fransız kalmak istiyor. Duymak istemiyor, görmek istemiyor, dinlemek istemiyor..." demiş. Bedri Baykam'ın sözlerini destekleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran'da “Ne yazık ki günümüzde AKP'li bir belediye başkanı, sanatın içine tükürüyor, Başbakan, heykel yıkılması için emir veriyor. Kültür Bakanı, Devlet Tiyatrolarının kapatılabileceğini ima ediyor ve yardımı kesmekle tehdit ediyor. Ve bugün partimiz üyesi değerli bir sanatçı bıçaklanıyor. Bütün bunlar AKP zihniyetinin sanata ve sanatçıya bakışını yansıtmaktadır." demiş. Söylenecek de bir şey kalmamış zaten.

İstanbul'da da bir belediye otobüsü şoförü, birbirine sarılarak oturan iki sevgili yolcuya, "Burası seks otobüsü değil" diyerek otobüsten inmelerini istiyor, inmeyince otobüsü durduruyor, çıkan arbedede yolcular şiddete maruz kalıyor. Sebebi ne; iki gencin birbirine sarılmalarının bile seks olarak algılanması. Ya birbirine sarılan çift eşcinsel olsaydı, ya bir de dudak dudağa öpüşselerdi? Herhalde linç edilirlerdi, bir de üstelik toplum huzurunu bozucu ahlaksız davranışta bulundular diye suçlu ilan edilip ceza bile kesilirdi.

Peki nerede bu ayrımcılığı protesto edecek duyarlı insanlar? Yoksa herkes mi çiftlerin birbirine sarılmalarına karşı? Ne alıp-veremediği var bu milletin seksle, sevişmeyle, sevgiyle? Bu kadar mı sevgisiz veya sevişmeyi ahlaksızlık olarak gördüğü için sevişmeyen, içi nefret dolu bir toplumuz? Yoksa sevişmek isteyip de yapamadığımız için hazmedemeyenler grubundan mıyız?

Başbakan Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a hakaret edildiği ileri sürülen "Genç Osman" adlı oyunun interaktif-seyirciyle etkileşim bölümü yani "Curcuna sahnesi" kaldırılmış. Bu konuda da söyleyecek hiçbir şey yok. Acaba o oyuna ben gitseydim, o sahnede benimle etkileşimli bölüm yaşansaydı ve ben de şikayetçi olsaydım, acaba yönetmen o sahneyi kaldırır mıydı? Daha önce bu sahne seyircilere karşı hiç oynanmamış mı acaba? Oynandıysa ve gelen şikayetler varsa neden şimdiye kadar oyunun o bölümü kaldırılmamış? Sormak istiyorum şimdi; İnsanlar arası bir ayrımcılık ve ayrıcalıklı durum mu söz konusu burada?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder