18 Şubat 2011 Cuma

Şüpheniz mi Var?

Polisin coplu saldırısına maruz kalıp yaralanan transseksüel için, demokrasi adına en "Radikal" olduğunu iddia eden gazete bile şüpheyle karışık "Begüm' ü polis mi dövdü?" diye soruyorsa her anlamda "Diğerleri" ne düşünür acaba bile-bile?

Sizce ötekinin en ötekileştirilmişlerin de en ötekileştirdiği LGBT bireylerin, can güvenliği olarak dahi hiçbir güvencesi, güvenebileceği hiçbir birim olmadığı ve şiddete maruz kalmamak, cinayete kurban gitmemek için köşe bucak kaçtığı halde, hiç işi gücü kalmadı da bir de yalan söyleyip, iftira mı atacak?

Bunu anlamak için illa ki haksızlığa, ayrımcılığa, şiddete, cinayete mi maruz kalmanız gerekiyor? Yoksa biliyorsunuz da, mağduriyetten malzeme mi çıkarmaya çalışıyorsunuz? Bilmiyor musunuz sistemin farklılıklara bakış açısını, hoşgörünün zavallı görünenlere karşı bir sadaka niyetine gösterildiği halde onun bile farklılıklara çok görüldüğünü? Hadi Begüm'ün şiddete maruz kalmasından şüpheleniyorsunuz, dünyada güvenlik güçlerinin saldırısına maruz kalan ilk transseksüel mi Begüm? Tabii siz karakola mağduriyetiniz için şikayete gidip, saldırgana kral muamelesi yapılıp salıverildiğine şahit olmadınız, kendinizin bir de polisten dayak yiyip hastaneden iz kalmadığı için sağlam raporu aldırılmadınız.

Tabi siz Emniyet müdürlüğüne şikayete gidip "Eşcinsel olarak sokakta ne işiniz var!", valiliğe gittiğiniz de "Siz de topluma uyun!" cevabı almadınız, mahkeme salonunda tiyatro salonundaymış gibi cinsel kimliğinizle yani kadınlığınız ve erkekliğinizle gülüşmelere ve taklide maruz kalarak dalga da geçilmediniz değil mi? Sokakta erkekler ve kadınlar "Ahlaka aykırı veya yanlış örnek oluyorsunuz" diye durdurulup hesap veriyorlar mı, bu yüzden para cezası kesiliyor mu, ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyorlar mı? Bunlar da yalandır değil mi, eşcinseller hep yalan söylüyordur!

Doğru olsa bile münferitdir, genellenemez değil mi devletin de dediği, nefret cinayetlerinde olduğu gibi? Münferit olsa bile "Tahrik" diye komik bir kendini ve kendin gibileri koruma savunusu olabilir mi demoktarik olduğu iddia edilen bir rejimde? Tabii tahrik olmak erkekliğe mahsus bir meziyettir ve haktır erkek egemen toplumda. Erkek tahrik olmazsa erkekliğinden şüphe edilir, bu da namus meselesidir ve ancak kanla temizlenebilir, şiddetle temizlenebilir! Erkek tahrik olmuşsa mutlaka indirmesi gerekir!

Siz heteroseksit giyim-kuşam ve yaşam biçiminin doğru olduğunun kanaatine nereden vardınız? Siz heteroseksist misiniz! Ben de eşcinselim! Ne olacak şimdi peki? Ben eşcinselim ve doğanın bir parçasıyım. Peki sen, sizler neyin parçasısınız? Heteroseksizmin! Eşcinsellik doğanın bir parçası, doğanın yapısında var olduğu için eşcinseller var. Eşcinsellik ne gökten vahiyle indi eşcinsellere, ne de sizin düşündüğünüz gibi bir hastalık ondan-bundan, or'dan bur'dan bulaşan.

Hastalık diye iddia ediyorsanız ancak doğaya aykırı olan ve eğreti duran heteroseksizmin hastalıklı yapısından peydahlanmış olabilir eşcinsellik. Çünkü heteroseksizm eşcinselliği ötekileştirme adına malzeme etmeden, eşcinselleri hasta diye işaret etmeden önce sizin iftira ettiğiniz anlamda eşcinsellik diye bir şey yoktu. Eşcinseller vardı ve kendilerine olan cinsel yönelimlerini, diğer LGBT bireyler de yapılarına uygun bir şekilde yaşayıp gidiyordu. Yoksa eşcinselliğin öyle "Pat" diye ortaya çıkış tarihi falan yok. Çünkü hep vardı. Hatta bazı dönemlerde ve uygarlıklarda eşcinsel yaşam tarzının yüceltildiğini bile biliyoruz. Şimdilerde sadece ötekileştirme üzerinden heteroseksizmin varoluş panzehiri oldu.

Peki sizler, heteroseksistler o dönemde yaşıyor olsaydınız ne yapacaktınız? Eşcinselliğin rüzgarına mı kapılacaktınız? Çünkü kapitalizmin rüzgarına kapılmamak imkansızdır. Hatırlayın çıkarlar için önce kovulup, sonra altlarına kırmızı halı serilmedi mi eşcinsellerin bu toplumda? O günler de yani eşcinselliğin normal karşılandığı günler de gelecek, geliyor da gerçek demokrasilerde şahit olduğumuz gibi.

"Batı" dan, gerçek demokrasiden korkma sebebi sakın heteroseksizmin ölmesinden korkmak olmasın? Yoksa demokrasi iyi bir şeydir. Eşitliktir, insan haklarıdır, söz hakkıdır, baskı altında kalmadan insanca yaşayabilmek, belki de en doğrusu insanca yaşatabilmektir.

Erkekliğiyle övünen, ister kadın olsun, ister erkek, dünyayı cinsel ve hegemonik iktidarlarında döndüren toplumların bilgi toplumu olamadıklarına şahit oluyoruz. Yani ne kadar bilgi toplumu olmuşsan o kadar erkeksindir ve kompleksten dolayı çok erkek olunduğu, abartıldığı için de fazla tatmin edici değildir. Bu da yani "Sözde tahrik olma" da hiddet ve şiddetle tatmin edilmeye çalışılmaktadır. Oysa bilgi toplumu olunsa ne erkeklikle övünülür, ne kompleksten dolayı abartılır, ne insanlar yanılır, ne de şiddet ve ayrımcılıkla, cinayetle tatmin edilmeye çalışılır erkeklik. Yerinde ve zamanında ve gerçekçi bir tahrikle güç gösterisine gerek kalmadan, hayal kırıklığına meydan vermeden herkes tatmin olur, herkes memnun kalır.

Çok şüpheci insanların paranoya gibi dertten muzdarip olduklarına inanıyorum. Ya kendilerinden emin olmadıkları için ya da yabancı kaldıkları durumlara karşı korkudan dolayı şüphecidirler. Ben transseksüellerden, eşcinsellerden ve diğer Tüm LGBT'lerden her anlamda çok eminin ve şüphem yok. Acaba siz kendinizden emin misiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder