Milli Eğitim ve Kaymakamlık onaylı "Çocukların karşı cins gibi davranıp-davranmadığına, karşı cinsten olmak isteyip-istemediğine, cinsel organıyla ne kadar oynadığına, kuran kursuna gidip-gitmediğine ve ailelerin cinsel konulara ne kadar ilgisinin olduğuna" dair soruların içinde bulunduğu anket yapılmaya çalışılmış.
Özellikle referandumdan sonra yani iktidar "Evet" oylarıyla kazığı sağlam bir şekilde çaktıktan, koltuğunu garantiye aldıktan sonra gün geçmiyor ki ister şeriat deyin, ister muhafazakarlık deyin, özgürlüklerin kısıtlanmasıyla, insan haklarını hiçe sayan uygulamalarla ilgili haberlerle karşılaşılmasın. TC Devlet Demir Yollarının aylık yayınında bir yazarının "Erzurum'dan İstanbul'a kalkan trenlerin kızları kız götürüp, kadın getirmesi" cinsiyetçi ifadesinden, ilahiyatçısının "Dekolte giyenlerin tecavüze uğramayı hak eder" yaklaşımına, İzmir'in bir ilçesinde yönetimin okulda kız çocuklarının pantolon giymeleri için velilere dilekçe imzalatmaya çalışmalarına kadar.
Son olarak da okul velilerine çocukların psikolojik gelişimini takip etme bahanesiyle Milli Eğitim ve Kaymakamlık onaylı "Çocukların karşı cins gibi davranıp-davranmadığına, karşı cinsten olmak isteyip istemediğine, kuran kursuna gidip-gitmediğine" dair soruların içinde bulunduğu anket yapılmaya çalışılmış.
Anketin, soruların devletin kurumları tarafından onaylı olması, böyle bir anketin yapılmasının bir sakıncasının olmayacağının tek ve en büyük garantisi. Ama kendilerini sağlama almalarının garantisi asıl. Anketin içeriğinin hangi amaçlı kullanılabileceğinin de bir göstergesi ayrıca bu cesaret verici dayanak. Anket 20 yıldır yüzbinlerce çocuk için yapılmış ama çocuğun "Karşı cinsten biri gibi davranması, karşı cinsten olmak isteyip-istemediğinin" sorgulanmasıyla acaba çocuğun eşcinsel gelişimini mi kolaylaştıracaksınız, eşcinselliğini tedavi mi etmeye çalışacaksınız? Yoksa bu devletin eşcinselliği hastalık olarak gördüğünden haberiniz mi yok?
Sorularla çocukların cinsel gelişimi takip edilecekmiş ama ebeveynlere de cinsel konulara ilgi derecesiyle ilgili sorular soruyorlar; "Cinsel konularla ne kadar ilgiliymiş, cinsel konulara son dönemlerde ilgisi azalmış mı-artmış mı veya cinsel konulara ilgisi tamamen kaybolmuş mu?"
Cinsel konulara ebeveynlerin ilgisi artmışsa çocuğu cinsel yönden iyi takip ediyorlar, azalmışsa takibi biz mi devir alalım diyeceksiniz yoksa ebeveynin cinsel konulara ilgisi çoksa, çocuklar sapık yetişmesin diye müdahale için tespit mi yapacaksınız, azalmışsa "Ohh şükür, bu ailede cinsellik fazla yok" diye şeriat paralelinde derin bir nefes mi alacaksınız?
Peki ya kuran kursuna gidip- gitmediğini öğrenmek hangi akla hizmet ediyor? Erken yaşta dini eğitim vermenin çocuğa yaptığı olumsuz etkileri ortaya çıkarmak değildir amaç herhalde veya hangi dine, mezhebe ait olduğunu? Yoksa amacınız din dışındaki insanlara karşı ayrımcılık yapmak mı? Bu anketin 20 yıldır yapıldığını söylüyorsunuz ama demokratik toplumlarda artık insanların dini konumları sorgulanmadığı gibi kimlik bilgilerinde de din hanesi yer almıyor, cinsiyet hanesi de yer almıyor.
"Biz dünyayı geriden takip ediyoruz ve demokratik toplumların anketleri bizim toplumlara uymaz mı" diyeceksiniz? O zaman biz domokratiğiz demeyeceksiniz ve demokratik yaşamak isteyenlere de müdahale etmeyeceksiniz.
Bir de çocuğun cinsel organlarıyla ne kadar oynadığına dair bir test sorusu var. Peki öğrenildi diyelim. Çok oynasa ne olacak, az oynasa ne olacak? Çok oynarsa sapık mı olacak? Çocuklar cinsel organlarıyla oynarlar ve aileler de ayıp derler. Test sorusunda ebeveynler belki doğru cevap verecektir ama o yaşa kadar zaten bunun ayıp bir şey olduğunu öğrenmiştir ve herkesin gözü önünde oynamıyordur merak etmeyin. Hadi diyelim çok oynadığını tespit ettiniz, "Çocuklar da mastürbasyon yaparlar, bırakın yapsınlar" seviyesine ulaştı mı acaba ülkemizdeki psikoloji bilim dalı? Daha psikologların bile çeşitli bahanelerle iş yerleri kapatılmadı mı? Psikologlar terapi yapar, oysa eşcinsellik ve benzeri durumlar hastalıktır , psikiyatırlar tarafından tedavi edilmelidir heterokapitalizme hizmet amaçlı değil mi?
Klinik uzmanı da soruların zarf içinde gönderilmesinin daha sağlıklı olacağını belitmiş açıkta gönderilmesi eleştirilerine karşılık ama çocukların bu soruları okumalarının ruh sağlıklarını olumlu veya olumsuz etkiler diye genelleme yapmanın doğru olmadığını söylemiş. Olumsuz etkilerse bilahare düşünürler! Zaten amaç insanları denek olarak kullanmak, nabız yoklamak, ruh sağlıklarını kendi istedikleri şekilde biçimlendirmek.
Laiklere soruyorlar "Tedirgin misiniz?" diye. "Değiliz" diyorlar. Hayattan bir haber yaşarsanız, "tuzunuz kuru olursa", bir de heteroseksistseniz, en azından heteroseksüelseniz tabi şimdilik tedirgin olmazsınız. Hatta bu durumu krediye bile dönüştürebilirsiniz iki yüzlülükle. Nasıl mı, ne demek mi istiyorum? Şeriatın modern yüzü olarak şeriata bir süreliğine de olsa alet olup, "Onlar" amacına ulaşana, siz maddi ve manevi konumunuzu sağlamlaştırana kadar. Ondan sonrası da Allah kerim. Bu "kerim"liğin faturası ötekilere çıkmış kimin umurunda. Kader deyip sıyrılırsınız vicdansızlığınızın içinden.
Diyarbakır Valiliği ve İl Eğitim Müdürlüğü'nün ilkokul 4'üncü sınıfı öğrencilerine, "Anneniz, babanınız, dedeniz, nineniz ve diğer aile fertleriniz İslam dinine inanıp ibadet ediyor mu, etmiyor mu?" diye sormasına ne diyorsunuz? Araştırmayı yapan üniversite görevlisinin anne ve babanın din eğitimindeki rolünü öğrenmek amacıyla bu araştırmayı yaptığını, düşünüldüğü gibi fişleme amacıyla olmadığını söylemiş.
Zorunlu din dersi uygulamasına karşı olduğunu açıklayan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeninin Milli Eğitim tarafından cezalandırılılması hangi mantık çerçevesinde açıklanabilir? Dünyada bir gazeteye röportaj verip de cezalandırılan kaç öğretmen vardır? Aynı öğretmen başka bir dersle ilgili yorumda bulunsaydı, gene aynı şekilde cezalandırılır mıydı, ha?
Daha geçenlerde bir hastanede dinle ilgili ahiret sorularının sorulduğu anketi de unutmadık. Dinle ilgili bu yoğun çalışmalar gerçekten tesadüf müdür? Cesaretin kaynağıyla hiç mi alakası yok dersiniz?
Peki Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun, kaç kuşak dinleyici büyüten caz, klasik, opera, rock, pop müzik gibi "Batı" tarzında müzik yayını yapan Türkiye'nin tek müzik kanalının bazı şehirlerde türkü ve haber kanallarına tahsis edilip dinlenememesinin, modernlikle ilgili sanat düşmanlığı dışında mantıklı bir açıklaması olabilir mi? Söylendiği gibi eğer imkansızlıktan, verici sıkıntısı yüzünden böyle bir uygulamaya gidildiyse, başka kanal bulamadınız mı kapatacak? Öncelikli faturalar neden sizin zihninize yabancı olanlara kesiliyor ki? TRT'de zaten yeterince türkü ve şarkı yayınlanıyor mu? Arz-talep meselesi mi diyorsunuz, bizim geleneklerimize opera-caz-rock-klasik-pop uymaz mı diyorsunuz, ne diyorsunuz bilmiyorum ama "Siz" resmen ayrımcılık yapıyorsunuz.
Avrupa Voleybol Lig Şampiyonası'nda üç kadın voleybol takımımız yenilgisiz Avrupa'nın en iyi altı takım arasına girdi ama biz onların maçlarını banttan da olsa izleyemiyoruz. Neymiş Anadolu TV diye uydudan yayın yapan bir kanalları varmış, oradan veriyorlarmış. Peki bu Anadolu TV hangi amaçla kuruldu da kadınlar voleybol karşılaşmaları bu kanaldan veriliyor. Amaç Anadolu kadınına voleybolu sevdirmek mi, yoksa kızların bakireliği bozulmasın diye, kız çocuklarımız voleybola özenmesin diye bu spor dalını göz önünden kaldırmak mı? Aslında bu maçlar yayın hakları alınmasına ve televizyondan verilmesi mecbur olmasına rağmen daha önceleri hiç izlenememesi hep eleştiriliyordu "Yayınlamayacaksınız niye satın alıyorsunuz" diye? Çünkü bırakın bu maçı izleyiciyle buluşturacak özel kanallar satın alsın. Ama şimdi de yayınlama mecburiyetini hiç kimsenin izleyemeyeceği sporla alakası olmayan kanallarından vererek gerçekleştiriyorlar. Son maçlar Türki Cumhuriyetlerine yayın yapan TRT Avaz'dan verilecek yayın akışına göre. Çok mu ihtiyacımız var erkek egemenliğini ve hırsını gözümüzün içine sokan spor karşılaşmalarını ulaşabildiğimiz kanallardan izlemeye? Spor demek sadece futbol demek değildir. Buz patenini de büyük ihtimalle izleyemeyiz artık!
Daha önce Hindistan'da uygulanan ve başarıyla sonuçlanan, şimdi de Pakistan'da bir belediye tarafından hadımları topluma kazandırmak amacıyla tahsildarlık işi verilirken, biz eşcinselleri iş yapamaz diye görevlerinden alıyoruz, mağdur bırakıyoruz, her geçen gün devletinden özeline her alanda heteroseksistleşip bir de mağdur ettiklerimizden neden bize uymuyorsunuz diye hesap soruyoruz utanmadan!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder