12
Aşağılık kompleksi, Alfred Adler'e göre kişinin kendini bazı yönlerden diğerlerine göre eksik hissetmesidir.
Kişinin eksiklerini gidermeye çalışarak bu duygudan kurtulması en doğrusudur. Eğer kapasitesi buna yetmiyorsa da, o zaman hayatla ve kendisiyle barışması, olduğu kadar varolması gerekir. Eğer kişi kapasitesini zorlamak yerine okuyarak bilgiyle kendini tanımaya ve eksiklerini gidermeye çalışırsa; hayatla, kendisiyle ve gerçeklerle daha kolay barışabilir, hayatın diğer taraflarıyla varolmaya ve mutlu olmaya çalışır, böylelikle yaşam fırsatını da kaçırmamış olur. Ama, eğer kişi kendi gerçekleriyle yüzleşmezse ve kabul etmezse; bu sefer kendinde kibir, bencillik, başkalarını küçük görme, beğenmeme, aşağılama, hatta dışlama, ikiyüzlülük, adaletsizlik, hatta hatta vicdansızlık, yalan söyleme, ayrımcılık, kendini kandırma gibi hem kendine, hem de başkalarına zarar veren duygular kendini göstermeye başlar. Bu tür insanlar egosuyla yaşar ve kendilerini en mutlu eden şey birilerini alt etmektir. Eğer alt etmeyi de başaramıyorlarsa, bu sefer uykularını kaçıracak derecede kendine zarar veren nefret duygusunu devreye sokarlar. Sonrasında ise aşağılık duygusundan kurtulmak için hep kendisinden güçsüz insanlarla ahbap olmaya, onları yüceltmeye başlarlar. Tabi bu arada kendi seviyelerini de göstermiş olurlar. Yani kendilerini yüceltmeye çalışırken, daha da aşağıya çekmişlerdir.
HOMOFOBİ GERİ ZEKALILIKTIR!
Öldükten sonra da arkamdan, hatta cenazemde konuşacaklar eşcinselliğimi, hatırladıkları zaman da ilk eşcinselliğim akıllarına gelecek. Acıyacaklar veya dünya bir "t*p"dan daha temizlendi diye sevinecekler. Oysa cahiller hiç umrumda olmadı. Cahillerin dediklerini umursayacak bir göz var mı ben de? Bin defa dünyaya gelsem, Bin defa eşcinsel olmak isterdim. Çünkü ben hayatı ve kendimi kapasitesizler yüzünden sevmeyecek kadar aptal değilim. Ben hiçbir zaman kendimden ve cahillerden kaçmadım.ki. Aptallık nedir biliyor musunuz; başkalarını anlayamamak, kendinden başkasını saymamak, sadece kendinin doğru olduğuna inanmak, hayata bilimsel ve gerçekçi bakmamak vesaire... İnsanlar bilsin ki, homofobi benim için aptalların sinek vızıltısından başka bir şey olmadı. Ben reel olarak kendimi birilerine anlatma ihtiyacı bile hissetmedim. Takozlara ne anlatabilirsiniz ki? Anlayacak olsalar, homofobik olmazlar zaten. Birisi bana demiş ki, "erkek ve kadın güzeldir, peki sen nesin?". Cinsel yönelim farklılığını, biyolojik olarak eşcinsellerin de erkek olduğunu bilmeyene ne anlatabilirsin ki? Cahilce ve nefretle yaşamaya devam etsin zavallıcıklar!
13
Hem dinde zorlama yok derler, hem de; burası Müslüman bir ülke, beğenmiyorsan git derler, oruç tutmayanı namaz kılmayanı ayıplarlar, hatta daha kötü şey yaparlar, alkol günah derler, Ramazan'da sigara içeni yemek yiyeni döverler, herkesi heteroseksüel yapmaya çalışırlar, eşcinselleri lanetlerler, herkesi evliliğe zorlarlar, evlilik dışı ilişkiye zina derler vesaire. Hepsinin gerekçesi dindir. Bu mu dinde olmayan zorlama? Bi' de zorlasaydınız bari. O zaman ne olurdu çok merak ediyorum! Bütün bunlara rağmen, dinin bilimsel bir gerçekliği olmadığı için, bana göre sadece kültürel bir şey olduğundan dolayı; İNANMIYORUM! Çünkü din benim hayatımı karşılamadığı gibi, tam aksine zindan ediyor. Ben adalete, dürüstlüğe, sevgiye, hoşgörüye, eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye inanıyorum. Dinde bunlar yok ki! Var mı? Benim için günahkar diyen bir dine ben niye inanayım? Kendimi sevecek ve sayacak kadar aklım var yani!
KELİMELER DE TUHAFLAŞTI!
Öge: Bütünün parçalarından her biri. Öge'deki g harfinin yumuşak g şeklinde yazılması yanlıştır. Doğrusu öğe değil, "öge"dir. Eskiden eğitim sistemi zayıf diye hayıflanırDım ama vakti zamanında öğretmenler bize bir çok şeyi doğru öğretmişler. meselA "Ne?" soru kelimesini son yıllarda "Ney?" şeklinde söyleyip yazıyorlar? Gerçekten siz deli zekalı mısınız? Nerden öğreniyorsunuz, kim öğretiyor size bunları? İnsanların çoğu apostrof kelimesini bilmiyor. Şimdiler kesme işareti deniyor. Bize mesela hiç "kesme işareti" şeklinde öğretmediler, biz hep apostrof olarak bildik. Kesme işareti dediğin zaman bir çok şekilde anlaşılaibilir oysa. Mesela biz slash diye öğrendik; TDK'nın sözlüğüne baktım; eğik çizgi diyor. Gerçekten siz okulda slash'e eğik çizgi mi diyordunuz? Hele hiç noktalama işareti kullanmadan kelimeleri birbiri ardına ulamıyorlar mı, irrite oluyorum. Bunu belli seviyeye gelmiş, eğitim almış kişilerde yapmıyor mu..? Noktalama işareti olmayınca cümleler yanlış anlaşılmaz mı?
Yobazın biri kalkmış gene, eşcinsellik haram, zararlı vesaire zırvalamış...
Homofobikler dogmatizme meyilli ruh hastalarıdır. Bir insanın homofobik olmasının sebebi; ya gizli eşcinsel olup eşcinselliğiyle barışamamasından dolayı kendi gerçeğini örtmeye çalışmasından, ya da kapasitesizlikten dolayı gerçekleri göremeyip yıkanmış beyniyle nefret politikasına alet olmasındandır. Ben bir eşicnsel olarak heteroseksüellik gibi farklılıklardan bana ne diyebiliyorsam, sağlıklı psikolojiye sahip bir insanın da farklılıklar hiç umrunda olmaz. Soğanın kilosunu düşünmeyip, herkesin kendini bağlayan eşcinselliği kötülemek hangi akıl ve mantığa hizmet edebilir ki? Benim bilmem neremi bilmem ne şekilde kullanmamdan sana ne? Herkes kendi şeyine baksın. Yanardağ patlamış ve bunu cahiliye döneminde Tanrı'nın cezası olarak öngörmüşler. Tanrı böyle bir şey yapabilir mi gerçekten? Tanrı kalkıp da karınca, bitki, insan türünün eşcinseli falan diye ayırım mı yapacak? Dinlerin, egemen sistemlerin ürettiği kültürel bir durum olduğunu Doğu toplumları ne zaman anlayacak acaba? Eşcinselliğin zararlı olduğuna dair bilimsel bir veri mi var? Öyle bir şey olsaydı, insan nüfusu 8 milyara dayanır mıydı? Keşke aynaya bakıp, neler saçmaladığınızı bir görebilsydiniz. Nefret üreteceğinize, çıkın da sokak kedileirnin falan karnını doyurun da bir işe yarayın. Zaten kısa bir süre sonra homofobi üzerindne prim yapamayacaksınız.
15
EŞCİNSELLİK AHLAKSIZLIK OLUYOR DA, İKİ ÇOCUKLU BİR KADIN OLARAK KOCASINI, KOCASININ ARKADAŞI da OLAN ve KENDİSİNE ABLA DİYEN ÇOCUKLU ve EVLİ BİR ERKEKLE ALDATMASI ve O ADAMI KARISINDAN BOŞANMASINA SEBEP OLUP KENDİSİNİN EVLENMESİ Mİ AHLAKLI OLUYOR?
Yandaş medya şarlatanlarından (yazar bile diyemiyorum ben böylelerine, çünkü yazar dediğinin ifadelerinin bilimsel bir dayanağı olur, şeriat üzerinden eşcinsellik gibi doğal ve hayatın gerçeği bir durumu sapıklık olarak lanse edip, belli bir kesimi nefrete hedef göstermez), ismi hiç önemli değil, benzerlerinden biri işte-türbanlı bir kadın olduğunu söyleyebilirim ismi yerine, daha düne kadar eşcinselliği aileyi yıkan bir ahlaksızlık, İstanbul Sözleşmesi'ni de boşanmaların sebebi olarak gösteriyordu. Medya şu anda bu kişinin yaptıklarıyla çalkalanıyor. İddialara göre bu kadın, iki çocuk sahibi olmasına rağmen, evli ve çocuklu bir adamla kocasını aldatıyor, sonra boşanıp kendisine abla diyen ve kocasının da arkadaşı olan bu adamı da karısından boşanmasına sebep olup kendisi evleniyor. Yaa işte böyle; biz eşcinsellerin hemcinsel ilişkisinden başka bir arka planı yok ve bu konuda dürüst oldukları için ahlaksız ilan ediyorsunuz ama o mazbut geçinen kesimlerin arka planlarında neler döndüğünü bilmiyorsunuz! Şimdi bu kadının evliyken aldatıp, ardından boşanıp ve başka bir aileyi de yıkıp kendisine abla diyen birisiyle evlenmesinin sebebi eşcinsellik ve İstanbul Sözleşmesi mi oluyor? Hani eşcinsellik ve İstanbul Sözleşmesi aileyi yıkıyor diyordu ya! Yanlış anlaşılmasın sözüm meclisten dışarı ve de kesinlikle ahlakçı biri değilim; isteyen boşanabilir, aldatma kavramına da inanmam. Çünkü kimse, kimsenin tapulu malı değil. Benim demek istediğim, birilerini eleştirip de kişinin kendisinin eleştirdiği şeyi gerçekleştirmesi ve de başkası yapınca kötü, kendisi yapınca mahrem diye tartışılmasına karşı çıkması; bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu dedirtiyor insana. Başkasınınki ahlaksızlık oluyor da, kendi yaptığını mahrem diye tartışmaya bile kapalı mı oluyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder