8 Aralık 2022 Perşembe

HUZUR

Huzur kelimesinin sözlük tanımı, insanın içinde duyumsadığı rahatlık duygusu diyor. Ben hayatım boyunca hiç aksiyon sevmedim. Her şey, her zaman durgun, dingin, güllük gülistanlık olsun istedim. Çünkü benim hassas psikolojim huzur dışında bir şeyi kaldıramıyor. İnsan hayatta kalabilmek, varoluşu ve kendini gerçekleştirebilme yolunda mücadele verirken, dingin yaşamın dışına çıkmak zorunda kalabiliyor ve huzurunu bozacak kişilerle, ortamlarla ve eylemlerle kaçınılmaz olarak karşılaşabiliyor.  Hedeflere ulaşıldıktan veya insan yaşamını garantiye aldıktan sonra, yaşın da verdiği durağanlıkla, o aksiyonun dışında kalabiliyor ve seçimleir doğrultusunda daha huzurlu yaşayabilme şansını yakalayabiliyor. Ben bireyselliğe önem veren biri olarak, ötekileştirilmeyi göze alarak kendimi toplumsal yaşamın dışında tutabildiğim için, bu konuda daha şanslıyım. Benim öyle toplumsal veya kültürel rutinlerim, ritüellerim yok. Canım nasıl istiyorsa, öyle yaşayabilmek kendi elimde. Çoluk çocuk derdi yok, aile yükü yok, sorumluluk mecburiyetlerim yok. Yok derken, var da, canım neyin sorumluluğunu almak istiyorsa, onun sorumluluğunu alıyorum. Mesela 8 milyar insan türünün olduğu bir gezegende insan türünün sorumluluğunu almak yerine, yaşam kaynağımız çevreyi korumanın sorumluluğunu almayı yeğliyorum. Yani hayvanlar ve bitkiler, benim için insanlardan daha önemli. İnsan türünün başına gelenler vicdanımı zerre sızlatmadığı gibi, doğal seleksiyonun bir parçası olarak da görüyorum. Şu sıralar çok huzurluyum. Toplumsal sıkıntılar da, minimum yaşayan biri olduğum için, hayat meyat meselesi değil. Başımı sokacağım bir barınak ve günlük karnımı doyurmak benim için ölümlü dünyada yeterli. Durumdan şikayetçi olanlar, yaşanılan sıkıntılarda, bütünün bir parçası olarak, herkesin payı olduğunu unutmamalı. Toplumun bir parçası olarak yaptığınız duyarsızlık veya attığınız her bir yanlış adımın geri dönüşü olduğunu unutmayın. Sorunların kaynağını uzaklarda aramayın. Kendinize ayna tutamıyorsanız, zaten çözme de ulaşamazsınız. Duyarsızlık derken, olaylara, kavramlara, düşüncelere; rüzgarı arkanıza alıp sadece kendi pencerenizden mi baktınız, yoksa herkesin penceresinden bakabilme duyarlılığını gösterdiniz mi? Hayatta sadece kendinizi düşünüyorsanız, sıra size de gelecektir mutlaka, siz de gün gelip o düşünülmemekten payınızı alacaksınızdır. Belki alıyorsunuzdur da, anlamıyorsunuzdur. Huzurlu yaşam, bir çiçeği kopartmayarak, bir böceği öldürmeyerek başlayacaktır. İnsanın insandan nefret ettiği, insanın insanın öldürdüğü bir dünyada, bütünsel huzur ütopya olabilir ancak. İşte ben tek hayatımı bireysel yaşayarak huzur bulmaya çalışıyorum. Sobamın başında, kedilerim, bir bardak çayım ve internetim tek huzurum. 7 yıldır TV izlemiyor, ana akım medyayı takip etmiyorum. Bir şeylere zam geldiğini falan veya paranın alım gücünün düştüğünü, hatta bazı ürünlerin tedavülden kalktığını alış verişten alışverişe görüyorum. Şunu öğrendim... Bilinçli olacaksın ama duyarsız bir dünyada, olayları başka bir gezegenden izliyormuş gibi uzaktan takip edeceksin. Çünkü bilinçsiz bir dünyada ne ah vah etmek, ne de olaylara müdahale etmek hiçbir şeyi değiştirmiyor. Bir şeylerin değişebilmesi, tıpkı canlı evrimi gibi, devrimsel değil, evrimsel oluyor ne yazık ki. İnsanlar düşe kalka olmadığı sürece, kendilerine sunulan güzellikleri anlayamıyor ne yazık ki. Bazıları düşe kalka da anlayamıyor ne yazık ki. O yüzden insanlar hakettiğini yaşıyor. Koskoca evrende mutlu ve huzurlu yaşamak dışında kimin ne yaptığı da hiç umrumda değil... Bir birey olarak elbette üzerime düşeni de yapıyorum; yani hiçbir şey yapmıyorum değil. Bulunduğum çevreye elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. Vergimi veriyorum, oyumu veriyorum, çevreyi düşünerek davranıyorum, vesaire. Ama hele şu yaştan sonra, huzurum pahasına, birileri için kendimi yırtamama artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder