
Ünlü televizyoncu Acun Ilıcalı boşandı bilindiği üzere ve büyük bir gündem konusu oldu. Neden ayrıldıklarından çok, Acun Ilıcalı'nın eski eşine ödeyeceği aylık 125 binliralık nafaka dikkat çekti. Yani 125 bin lira az-buz para değil; ünlü sanatçıların, yani star konumundakilerin bile dizilerden aldıkları aylık ücrete denk düşen bir rakam sayılır. Oysa ayrıldığı eşinin sanatsal bir fiiliyatı yok sanırım ama bir sanatçıymış veya bir etkinliği varmış gibi sosyal medya takipçisi olan birisi olsa gerek ki, Bahar Candan bile en çok onu seviyormuş. Oha, baktım da 3 milyon takipçisi varmış. Ben Şeyma Subaşı'nın dışında kalarak ne kaybetmiş sayılırım; bir de insanlar takip ettikleri kişinin nesini takip ediyor acaba? Sanırım fotoğraflarına bakıyordur düz şekilde çekilen. Yani bir faaliyetin ifadesi falan olmasa gerek. Ben de sürekli selfie yapıyorum ama bir şey yaptıysam öyle; tenis oynadıysam, badminton oynadıysam veya arkadaşlarla bisiklet turuna çıktıysam veya coğrafi bir doğallığa gittiysem falan. Halkın hayata bakış açısını, popüler figürleri takip seviyesinden anlayabilir miyiz, diyebilir miyiz? EVET! Toplumun yaşam biçimine, zevklerine falan bakarak, dünya üzerindeki seviye babındaki konumunu çok kolay tespit edebiliriz aslında. Dinlediği müzik, izlediği film, seyahat anlayışı, sosyal medyada yaptığı paylaşımlar, okuduğu kitap sayfası, adeti demiyorum bakın, sayfa bile yeterli bence gelişebilmek için... Aslında ben kimseyi eleştirmiyorum, yanlış anlaşılmasın. Kitleler kendileri belirliyor hayat düenlerini. Tabi üstten bir yönlendirmenin de olumlu etkisi olabilir kullanıldıktan sonra ama, üsttekileri de aynı halk seçiyor ve nasıl olması gerektiğine kendileri karar veriyorlar. Şimdi kol bastı oyun havasını en önemli müzik olarak gören birini, sen opera veya baleye götüremezsin, Leyla Gencer kim? diye soramazsın. Ama Müslüm Gürses yerine Leyla Gencer'in de filmi çekilebilirdi ama yapımcılar da haklı; bir kişi gelir miydi acaba o filme veya slonda filmi oynatacak yeterli seyirci oluşur muydu, ondan da öte o filmi gösterecek salon sahibi var mıdır bu ülkede? Olaylara evrensel bakamadığımızı göstermez mi bu durum, yerel kaldığımızı falan... Türkiye'de en çok izlenen program hangiis; Survivor. O zaman sanattan bahsedebilr miyiz? Kadınlarımız dünya voleybolunun zirvesinde(VNL'de final oynadılar) ama spor denilince Arda Turan'ın magazinde oluşturuduğu gündem aklımıza geliyor. Konuyu dağıtmayalım ve nafakaya dönelim 125 bin liralık. Hukuk dışı bir şey yok, olan bizim züğürt çenemize oluyor... Herkes piyasaya göre iş yapıp köşeyi dönebilir, bunun önünde engel yok. Hukuk da ayrılan eşleri kocanın mal varlığına ortak ediyor, bu kadar. Yani buz dağının görünen ucu, eşittir genelin bir yansıması. Ben TV 8 izlemiyorum, Acun Ilıcalı'nın programlarına da istesem de prim veremem. Çünkü bünyem kaldırmaz bunu. Çünkü insanın bir tane hayatı var ve zaman çok değerli, faydalı bir şekilde kullanmalıyız onu. Ne bileyim sokak hayvanları için falan çalışmak, TV 8 izlemekten daha hayırlı, Tanrı katında bile daha çok makbule geçer. Ama tabiki de burada kişileri rencide etmek gibi bir düşüncem olamaz. Ben kendi bakuş açıma göre yorumladım olayları.
Not: Aylık nafaka, milyonalrca lira nakit ve ev gibi tazminat maddiyatlarının dışında...
Acun Ilıcalı'nın İnstagram paylaşımlarından üçüne aşağıdaki notu yazdım 125 bin liralık nafaka benim hayal gücümü bile zorladığı için...
"Sevgili Acun Ilıcalı... Eski eşinize 125 bin lira nafaka ödeyeceğinizi okuyunca şoka girdim. Ben 2020 Ekim ayında emekli olacağım. Çünkü yaş engeline takılmıştı emekliliğim. 10 bin liram olsa 2020'ye kadar hayatım garanti altına giecek. Rakam ile 10.000 TL, yazı ile sadece Onbin TL. 8 kedim var ve günde 1 kilo kuru mama yiyiyorlar ve 12 lira kilosu.; ayda 360 lira, yılda 4320 lira yapıyor. Spor yapıyorum ama 50 yaşındayım. Yani Survivor'a falan katılsam diyorum ama elemeleri geçemem. Teşekkür ederim!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder