Bugün Cumhuriyet gazetesinde, televizyonda yarışmalarda para ödülü kazanan yarışmacıların paralarının ödenmediğine dair Özlem Güvenli imzalı bir haber okudum. Daha önce de buna benzer haberler okuyorduk zaten. Yarışmacıların büyük ödülü almamaları için televizyoncuların kendi çıkarlarına uygun geliştirdikleri stratejik plan devreye giriyordu devreye eğer büyük ödül kazanıldıysa veya kazanılacaksa. Sözleşmeler hep yarışmacının ödülünü alamayacağı şekilde yapılıyor veya sorular değiştiriliyor veya büyük ödüle bir adım kala soruların cevapları çift seçenekli olacak şekilde hazırlanıp tereddütte bırakabiliyordu yarışmacıları. Ama televizyoncular tarafından hep inkar ediliyordu bu kurnazlıklar. Zaten televizyoncuların amacı yarışmalara katılanları zengin etmek değil, izleyiciyi çekmek adına onları kullanmak. Bu demek değil ki yarışmacılara kazandıkları paralar hiçbir zaman verilmiyor. Ben büyük ödüllerden bahsediyorum. Büyük ödülün kazanılmasının veya kazanıldıktan sonra ödülün alınmasının önünde hep bir engel vardı. Ve öğrendiklerimiz sadece medyaya yansıyanlar. Ya yansımayanlar... Geri planda ve geride kalanlara neler olduğunu, neler yaşadıklarını biliyor muyduk? Hep yarışmacılar büyük parayı kazandılar diye izlemeye devam ediyorduk.
Ben, nedense doğru bile olsa bu ödüllerin kazanıldığına hiç inanmadım. Hatta beni hep uyarmışlardır "Sen de katılsan ya, mutlaka kazanırsın" diye ama ben inançsızlığımdan hiç oralı olmamışımdır.
Okuduğum haber de bu inancımı doğrular nitelikteydi. Bir yarışmacı kazandığı parayı alamamış. Televizyonun gerekçesiyse, ödül kazanılan o yarışmanın televizyon ekranlarında yayınlanmamasıymış. E, yayınlayın o zaman kardeşim! İnsan birisinin hakkını yememek için bile o programı yayınlamaz mı? Tabi parayı vermemek için yarışma programını yayınlamıyor kanal. Sözleşmede de ödülün verilmesi için, ödül kazanılan programın televizyonda yayınlanması gerektiğine dair bir madde varmış. Her neyse yarışmacılardan biri kazandığı ödülü olan parayı faiziyle birlikte mahkemede kazanmış. Çünkü mahkeme, televizyon kanalının programın yayınlanma şartını tek tarafın tasarrufunda olduğuna karar vermiş. Bu yarışmacı avukatmış ve olaylar esnasında başka bir yarışmacının da mağdur olduğunu öğrenip, bu yarışmacıyla irtibata geçip onun için de dava açıyor.
Yarışmacının anlattıklarına göre, çekime geç kalındığı gerekçesiyle sözleşmenin okutulmasına izin verilmemiş. Büyük ikramiye kazanacağı son soruya gelince, yarışmacı sorunun cevabını bildiği halde "haber yayın saati" geldi diye çekime ara veriyorlar. Yayın arasında yarışmacıyla pazarlık yapıyorlar kazandığı paranın yarısından da az miktarda para teklifi yaparak. Tabi yarışmacı teklifi kabul etmiyor. Haber yayınından sonra yarışma programına devam ediliyor, yarışmacı yarışmayı kazanıyor, kutlaması yapılıyor, yarışmacının yarışmayı kazandığı ve kazandığı ödül miktarı alt yazı olarak geçiyor ama yarışma programı bir türlü yayınlanmıyor. Niye; çünkü kanal o para ödülün yarışmacıya vermek istemiyor ve verilmesi için de yarışmanın televizyon ekranlarında yayınlanma şartı var.
Yarışmacı aylarca bekliyor ödül kazandığı yarışma programının televizyonda yayınlanması için. Yazılı ve sözlü başvurularda bulunuyor televizyon kanalı ve yapım şirketine ama bir cevap alamıyor. Sonra ne oluyor; yarışmacının psikolojisi bozuluyor ve intihara kalkışıyor. Üstelik yarışmacının sunucusuna haber de veriyor, "eğer ödülümü vermezseniz intihar edeceğim" diye ama kanal hiçbir şekilde taviz vermiyor borcunu ödeme konusunda.
Şu anda mı; yarışmacı ailesi tarafından kurtarılıyor ve davanın 3. duruşması da 13 Mayıs'ta yapılacak.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/64341/Yarismadan_170_bin_TL_kazandi_hala_odulunu_alamadi.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder