6 Nisan 2014 Pazar

Gün gelecek, eşcinselliğini O da itiraf edecek

Gün gelecek, eşcinselliğini O da itiraf edecek. Etmek zorunda... Etmek zorunda da kalacak... Bir zamanlar George Michael da şarkılarını bile kadınlar için yazdığını söylemiyor muydu? Sonra ne oldu... Anlatmama gerek var mı? Erkek erkeğe sevgilileriyle pozlar, tuvalette erkek erkeğe basılmalar... Ayıplıyor muyum; kesinlikle. Eninde sonun da kişinin gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kaldığını, yüzleşmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Tabi bizde gerçekleri bütün dünya bilse dahi, gerçekler saklanarak tehdit variolmadığı için inkar etmek toplum tarafından en makbule geçen durum olduğundan, iki yüzlülüğe cesaret bulunacaktır. İnkarın bahanesi de toplumsal değerlerin arkasındaki heteroseksist gereçekler olacaktır.

Hiç kimse değişen, ilerleyen dünyasının gerisinde kalamaz. Kalırsa da sağlıksız olunur, mutsuz olunuz. Dünyada doğallığa dönüş süreci başlamıştır. Çünkü insanlar iki yüzlü olarak mutlu olunamayacağını öğrenmişlerdir artık. Her gün gerçeklerden kaçarak yapay dünyanın baskısını üstünde hissetmektense, gerçekçi yaşayarak gün içinde engellerle karşılaşsan da, başını yastığa koyup kendinle baş başa kalınca huzurlu olmayı, kendinle çatışmamayı tercih ediyorsun aklın-mantığın varsa eğer. Şunu kafasına iyice sokmalı eşcinseller; açık eşcinsel olmanın sorumluluğu gizli eşcinsel olmaktan daha fazla değil. Zaten sen kendinle barışıp gerçeklerden kaçmayınca seninle kimse uğraşmıyor. Sen karşı tarafa tereddüt arzetmezsen, karşı tarafı kendi gerçeğin konusunda kararlı olduğuna inandırırsan, kimse seni değiştirmeye cesaret bile edemiyor. Akıl, mantık ve doğal gerçeklerin alt edemeyeceği hiçbir şey yoktur. Yeter ki insan kendisine inansın. İnsanın kendine inançsızlığı engelliyor zaten değişim sürecini. Tutuyorsun kendini, tutuyorsun, tutuyorsun... Belki açılıp huzura kavuşacağın günü bekliyorsun, belki hiç açılmak gibi bir düşüncen olamayabiliyor da. Sonra da kimliğini ifade etmek için farklı ifade yollarına sapıyorsun. Bu kimlik ifadelerine de kulp takıyorsun gerçeklerle yüzleşmemek için.

Eşcinselliğin protipi yok deniyor. Olmaz olur mu hiç. Hangi kültürde yaşadığımızı unutuyorsunuz galiba. Sanki eşcinsellik kabul edilmiş, eşcinseller kendilerini çok rahat ifade edebiliyorlar da, toplumun belli tiplere oturttuğu eşcinseller yokmuş gibi. Evet eşcinseller feminendir. Sen açık eşcinsel olabilirsin, kendini yapay yollarla pörtletmiyor olabilirsin... Bilinçli eşcinsellerin var olan gerçekleri görmezlikten gelmelerini de hayretlikle izliyorum. Bilinçli eşcinsellerin söylediklerine bakanlar da, Türkiye'de eşcinsellerin doğal cinsiyetlerini bozmadan eşcinselliklerini ifade ettiklerini zannedecek. Dazlak ve sakallı erkekler, askeri çizmeler, hatta altı çizilen maskülenlikler. Aslında Avrupa'daki bu tür eşcinsellik de bir pörtlemedir. Çünkü onlar da eşcinselliğin feminenlik olmadığının altını farklı bir şekilde çizmeye çalışıyorlar. Belki belli bir aşamada böyle bir ifadeye de ihtiyaç var heteroseksist dünyanın eşcinsellik konusundaki önyargılarını yıkabilmek için. Ama öyle altı çizilen maskülenlikle de alakası yok gerçek eşcinselliğin. Duyguların belli cinsel ifadelere ihtiyacı olabilir mi?

Evet, kapalı, geleneksel, erkek egemen toplumlarda, toplumsal cinsiyete hapsedilen cinsel yönelimler başta feminenlik ve aksesuarlarıyla dışarıya yansır. Kendisiyle tam anlamıyla barışık olan bir kimlik, ancak özel günlerde falan dikkat çekmek amacıyla cicili kıyafet ve davranışlara yönelebilir. Onun dışındaki yaşamında çok nötürdür. Hatta onun eşcinselliğine inanılmaz bile. Davranış olarak da, kılık-kıyafet olarak da çok iddiasızdır. Buna ihtiyaç duymaz çünkü. Ama kendileriyle barışamadıkları için cinsel yönelimlerini gizleyen eşcinseller, içinde yaşanılan kültürün cinsel yönelime hoşgörü seviyesine veya hoşgörüsüzlüğüne göre kendilerini kılık-kıyafet ve davranış olarak abartırlar.

Kimlik ifadesi ikili ilişkiler kurabilmek ve topluma karışabilmek için mecburi bir ihtiyaçtır. Kendini nasıl ifade edeceğini de işte toplumun yapısı, cinsel yönelime bakış açısı etkilemektedir. Yakıştığı  veya içinden geldiği için değildir ifade şekilleri. Zorunlu bir ihtiyaç olduğundandır. Çünkü mesajını bir şekilde ulaştırman gerekmektedir varolabilmen için. İnsan, duygularını, bedensel ihtiyaçlarını ne kadar çok gerçekleştirme şansına sahip olsa da, içgüdüsel olarak toplumsal anlamda kendini kanıtlayamadığı sürece eksik kalacaktır. İnsan onaylanmak ister. İstediğin kadar hayatını yaşa ama bunun yanlış olduğunu düşündüğün sürece eksik kalacaksındır. Eşcişnselliğin protipsel ifadeleri de kimliklerin tamamlanma aracıdır.

Yazımın başında gün gelecek eşcinselliğini itiraf etmek zorunda kalacak dedim. Çünkü O da değişen dünyanın, natürel dünyanın dışında kalmak istemeyecektir. Evet, gün gelecek doğal olmayanlar dışlanacak, kabul görmeyecektir. Etmek zorunda dedim; "her eşcinsel cinsel kimliğini açık etmek zorunda değil" diye bir şey olamaz. Çünkü bu gizlilik homofobiye cesaret veren unsurların en başta gelenidir. Toplumun eşcinselliğe önyargılı bakış açısını pekiştirmektedir bu inkar. Birileri canını dişine takarak insanlık mücadelesi verecek, beyimiz eşcinselliğini pörtletmekle meşgul olacak! Eşcinsel hakları mücadelesine, eşcinselleri bilinçlendirmekle başlamak en sağlıklı ve de başarıya gidilecek tek yol diye düşünüyorum. Bu dünyada siyasetle bir noktaya varılabiliyor ama o siyaset dediğimiz aracı kullanabilmek için, bilinçli eşcinsel olmak şart. Bilinçli eşcinsellik belki bir çoğuna klişe ve de ukalalık olarak gelebilir ama kapalı toplumlarda bilinçli olmadığın sürece, senin adına bilgiçlik taslayan çok olacaktır. Sen de kuzu kuzu kabul etmek zorunda kalırsın sana dayatılan hayatı.

Not: Bu yazı bir kişiyi kasdederek yazılmadığı için, kimse kişisel olarak üzerine alınmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder