Dün iki ülkede LGBT'lerle ilgili kararlar alındı. Malta eşcinsel evliliği, Hindistan'da da mahkeme transları 3. cins olarak kabul etti. Hadi Malta'nın Avrupa ülkesi olduğu için demokrasi adına eşcinsellere haklarını teslim etmesine çok şaşırmayabiliriz ama Hindistan'da mahkemenin transseksüeller leyhinde kararlar alması bizim gibi kendini muhafazakar demokrat ilan eden ve adını her ne kadar geleneksel değerler dese de dini değerlere göre cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim uygulaması yapan ülkelere örnek oluşturacak cinsten.
Hindistan mahkemesinin aldığı kararlar ve açıklaması şöyle: Cinsiyetini seçmek her insanın hakkıdır. Azınlık konumundaki trans bireyler sosyo ekonomik olarak geri olarak değerlendirilip istihdam ve eğitim konusunda kotadan faydalandırılmalıdırlar. Translar da Hindistan vatandaşıdır ve gelişmeleri için eşit fırsat tanınmalıdır. Üçüncü cinsiyetin tanınması için farkındalığı arttıracak çalışmalar yapılmalıdır. Sağlık hizmetlerine erişimlerinin ve tuvalet gibi tesislerden faydalanmalarının sağlanması gerekmektedir...
Alınan bu kararlar, Hindistan'da her türlü ayrımcılığa maruz kalan ve geçimlerini seks işçiliği ve dilencilik yaparak, dans ederek, şarkı söyleyerek kazanan iki milyon civarında transseksüel için çok önemli.
Peki bizde ne tür gelişmeler oluyor bu konuda; eşcinsel evlilik? Böyle bir karar alınsa kıyamet kopar sanırım. Bizden geri saydığımız ülkelerdeki gelişmeler dudak uçuklatıcı seviyede ama bizimkilere göre eşcinsellere verilecek haklar ahlaksızlıktan başka bir şey olabilir mi? Dinci basın sürekli "sapıklar, ahlaksızlar" diye bahsetmiyor mu LGBT'lerden? İmza kampanyaları düzenlenmiyor mu aleyhlerinde? Hükümet ne yapıyor; sadece seyirci kalıyor nefrete karşı.
Sonra ne oluyor; bir bakan çıkıyor ve eşcinsel ve transseksüeller için özel cezaevlerinin açılacağını söylüyor. Ne için; onları korumak için! Oysa LGBT'ler için dışarıda iyileştirmeler yapılsa, belki hapse bile düşmeyecekler. Önce dışarıdan başlamak gerekmez mi LGBT'lerin yaşam koşullarını iyileştirmeye ve de güvenliklerini sağlamaya? Dışarıda LGBT'ler şiddete maruz kalıyorlar, öldürülüyorlar ve resmi kurumlarda bile apaçık ayrımcılığa maruz kalıyorlar; daha geçenlerde okumamış mıydık bir transseksüele kadın doğum doktorunun bakmak istemediğini. Gerekçesi falan da yok üstelik. Sadece kendi cinsiyet algısına ters olduğu için bakmak istemiyor. Oysa insanı önce insan olarak değerlendirebilse, değerlendirmeyi öğrenebilse bu tür ayrımcılıklar yaşanmayacak ama bu tür insanlar ayrımcılığın ne olduğunu bile bilmiyorlar ki. İnançlarına, değerlerine ters ise, duyarsız davranmak ayrımcılık sayılmaz!
Kısaca LGBT'lerin bu ülkede düşünüldüğüne asla ve asla inanmıyorum. Hak verilirken adımız ağızlara alınmıyor ama cezaevindeki LGBT'lerin güvenliklerini sağlamak için onlara özel cezaevleri açacaklarını söylüyorlar. Ben bu düşüncenin arkasında art niyetten başka bir şey göremiyorum. Evet bunun adı tecrittir. Heteroseksüelleri korumak adına bir tecrittir. Sokaktaki transseksüellerin uğradıkları tacizi, tecavüzü ve şiddeti görmeyen, görmezlikten gelen bir sistemin vicdanından, düşüncesinden, hassasiyetinden şüphe duyarım ben. Evet inanmıyorum bu iyi niyete. Talep varmış bakanın dediğine göre. Dışarıdaki LGBT'lerin taleplerini neden duymuyorsunuz. "Şimdi kalkıp da eşcinsellere haklarını mı vereceğiz?" diyen sizin milletvekillerinizden bir değil miydi? Eşcinselliği hastalık olarak haykıran sizin milletvekiliniz değil miydi? "Eşcinseller haklarını ancak 100 yıl sonra konuşabiliriz" diyen de sizin milletvekilinizdi. N'oldu da eşcinsellerin, transseksüellerin güvenliğini düşünmeye başladınız?
Eğer LGBT'ler için iyileştirme yapılacaksa, önce karakollardan başlasınlar, önce polisleri bu konuda bilinçlendirsinler. Eşcinsel, transseksüel olup da, sırf cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden dolayı polis jopuna, şiddetine maruz kalmamış kaç LGBT vardır? Kalmış demiyorum, kalmamış diyorum, dikkatinizi çekerim. Eğer LGBT'leri düşünüyorsanız, öncelikle yasal olarak bizi tanıyacaksınız, başımıza gelen saldırıları da nefret suçları kapsamına alacaksınız ki yargı da bizi sapık olarak değerlendirmeyecek, başımıza gelen olayların nefret suçu olduğunu kabul edecek. Mahkeme şu anda LGBT'leri ne olarak görüyor; tahrik unsuru. Dolayısıyla saldırganların suçunu ağırlaştırmak yerine hafifletiyor. Eşcinselleri düşünmeye buradan başlamak gerekmez mi bakan bey. Hadi mahkum LGBT'leri korudunuz diyelim, ya dışarıdaki bizler ne olacağız? Bizi kim koruyacak? Hatta diyebilirim ki bizi sizden, devletten, muhafazakar iktidardan kim koruyacak? Bizi heteroseksizmin lanetinde korumaya var mısınız bakan bey?
Eğer biz LGBT'leri bu hükümet, devlet düşünüyorsa, çalışma hayatından eğitim hayatına, sokaktan aileye LGBT'ler için bir şeyler yapsın. Biz öyle hemencecik evlilik-mevlilik istemiyoruz. Sadece bizi tanısın ve her türlü ayrımcılığın önüne geçsin, ayrımcılıkları önleyecek yasalar çıkarsın. Bizleri hedef gösterecek söylemlerde bulunmasa bile olur. Çalışabilelim, şiddete ve cinayet maruz kalmayalım. Yani öyle çok şeyler istemiyoruz. Bize öcü muamelesi yapılmasın. Çıkıp bir hükümet yetkilisi "eşcinseller de insandır" desin yeter. Ama Bakan bey, "Farklı cinsel tercihler..." diye başlıyor cümlesine. Sanki biz heteroseksüelliği bırakıp da eşcinselliği, homofobik dünyaya göre sapıklığı tercih etmişiz gibi. Bizi korumaya çalışırken bile ötekileştiriyor, nefret tohumları saçıyor. Koruyacaksanız bizi yasalar çerçevesinde koruyun, samimiyetsiz bir şekilde olmayacak yerden değil.
Biri bana bu hükümetin eşcinsellik karşıtı olmadığını söyleyebilir mi; koskoca bir hayır. O zaman neyin koruyuculuğu bu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder