Ünlü Türk asıllı İtalyan yönetmen Ferzan Özpetek de (Türk asıllı dedim, çünkü bütün dünyada İtalyan olarak biliniyor. Zaten de İtalya'da İtalyanca film çekiyor sonuçta.) Roma'daki bu homofobiden rahatsızlığını dile getirmiş. Papa'nın, "Ben kim oluyorum da eşcinselleri yargılayabilirim" sözünü de yasa değerinde bulduğunu ifade eden Özpetek, siyasileri de eleştirmiş, "Eşcinsellerle ilgili siyasilere oy kazandıracak bir düzenleme olsa bunu hemen oylayıp, kabul ederler." diyerek.
Sorulan bir soru üzerine, sürekli eşcinsel film yaptığı için bu konuda etiketlenmekten korkmadığını söylemiş ama eşcinsellik kelimesi de hoşuna gitmiyormuş. Çünkü o duyguları ve hayatı anlatıyormuş filmlerinde.
Doğru ama eşcinseller durduk yerde eşcinsel çığırtkanlığı yapmıyor ki. Eşcinsellik normal karşılansa, eşcinseller neden ölümü göze alarak enerjilerini bu konuda harcasınlar ki hayatlarını engelsiz bir şekilde yaşamak varken? Sessiz kalındığı sürece, homofobinin bitmediğini, bitmeyeceğini bildikleri için eşcinsellik kelimesinin altını çiziyorlar.
Heteroseksist dünyada homofobi niye var? Heteroseksist dünya eşcinselliği kabul etmek istemediği için. Peki eşcinseller açıkça eşcinsel olarak varolmazlarsa, kabul edilirler mi? Kabul edilmedikleri sürece de ötekileştirilmeye, nefret kurbanı olmaya devam edeceklerdir.
Eşcinsel olarak kategorileştirilmeyi kim ister ki? Ama heteroseksist dünya bu kutuplaşmayı yaratıp, eşcinselleri de en uca yerleştirmişken, biz eşcinsel kelimesini, kendimizi niye sevmeyelim, niye bunu homofobik dünyaya karşı göstermeyelim? Biz eşcinseller eşcinsel kelimesini sevmezsek, eşcinsel karşıtları eşcinselleri niye sevsinler, eşcinselliği niye kabul etsinler?
Ferzan Özpetek'in tabi ki de hiçbir şekilde homofobisi yoktur. Öyle olmasa eşcinsellikle ilgili film mi çeker? Ama heteroseksist dünya, eşcinsellikle ilgili en küçük negatif sözden bile eşcinsellerin, eşcinselliklerinden nefret ettikleri anlamını çıkarmaya çok müsait.
Bütün eşcinseller, eşcinsel olarak işaret edilmeden hayatlarını yaşamak ister ama bütün eşcinseller Ferzan Özpetek değil ki. O yüzden ben heteroseksist dünyada homoseksistlik olarak algılansa bile, eşcinselliğin kelime olarak bile arkasında sevgiyle durulması gerektiğine inanıyorum. Hem erkek egemen dünyada heteroseksüellik yüceltiliyorsa, bununla gurur duyuluyorsa, eşcinsellik niye sevilmesin, niye bununla gurur duyulamasın? En azından eşcinsellik kabul edilene, homofobi bitene kadar eşcinselliğin her şekilde yanında durulması gerekiyor. Çünkü çok önemli olsa da eşcinsel haklarının siyasilere havale edilmesiyle, sinemada işlenmesiyle homofobi bitmeyebilir. Eşcinsellik heteroseksüellik gibi sıradanlaşmadığı- normalleşmediği sürece, daha çok telaffuz edilmeli, daha açık eşcinsel olunmalı. Açıkçası heteroseksist dünya, eşcinsel hakları için, eşcinsellik konusunda daha çok rahatsız edilmeli ki, eşcinsellik onların insiyatifinden kurtulabilsin.
Ne yalan söyleyeyim, ben bazı kişilerin, özellikle ünlü kişilerin, belki çıkarları doğrultusunda heteroseksist dünyaya rahatsızlık vermeden homofobinin bitmesini istediklerini düşünüyorum. Bu herkes için geçerli olmayabilir, doğru da olmayabilir ama bana öyle geliyor. Ferzan Özpetek'in de sözlerinden dolayı Papa'yı överken, kendisinin eşcinsellik kelimesini sevmemesinin yaratığı çelişki umarım yanlış anlaşılmamıştır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder