Biz Kimin Meyvelerini Yiyeceğiz?
İçimdeki enerji dışarıya çıkmak istediği zamanlarda kendimi daha samimi ifade ettiğime inanıyorum. Libidom inişe geçtiği zaman o anki heyecandan eser kalmıyor ve kendimi ifade etmem de önemini kaybediyor. Sabahleyin kalktığımda eşcinsellere kendilerini haykırmak istemiştim gene. Çünkü gece yatmadan önce bir eşcinselin hayattan vazgeçmişliğine dair sözleriyle uyumuştum. Arkadaşımızın derdi heteroseksüeller gibi mutlu çift, mutlu beraberlik oluşturamamasıydı. Suçu hep karşı tarafa yüklüyordu. Çünkü eşcinseller ona göre ilişkilerini duygudan yoksun ve sadece cinsellik üzerine dejenere bir şekilde yaşıyorlardı. O ise tek eşli mazbut ve uzun süreli bir ilişkinin hayalini kuruyordu. Bunun neden böyle olduğuna çok da kafa yormuyordu ki, suçu tamamen eşcinsellerin hovardalığına veriyordu. Yani eşcinsel aşkların, ilişkilerin normal karşılandığı bir dünya vardı da, sanki eşcinseller bunun değerlendirmiyordu. Sakın buradan da bu durumun faturasını, direkt ve sadece heteroseksizmin eşcinsel karşıtlığına çıkartacağımı zannetmeyin. Sabah-sabah kendimi ifade etme ihtiyacımı hissettiren de buydu zaten. Eşcinsellerin eşcinselliğe olan duyarsızlıkları ve daha bir çok şeyleri ve bunları görmemeleri, görmek istememeleri.
Bana Türkiye'deki eşcinselleri ve eşcinselliği anlat deselerdi öyle karamsar bir tablo çizerdim ki, eşcinsellik adına çok utanırdım. Çünkü bu karamsar tablonun mimarları eşcinsellerin kendileri. Eğer o tabloyu sen elinde olmasına rağmen kendin boyamazsan, renklendirmezsen, eşcinsel karşıtları tabiki de fırçayı alıp kendi çıkarlarına, kafalarına, öğrendiklerine uygun boyayacaklar, seni de o karanlık tabloya hapsedeceklerdir. Sen de tembelliğinden dolayı senin adına oluşturulan eşcinsel tabloyu kuzu-kuzu kabul edersin, sonra da hayatını istediğin gibi yaşayamamanın suçunu başkalarına atarsın. Hiç iyi ve güzel yaşam adına, elini taşın altına koydun mu? Ondan önce hiç kendini tanımaya çalıştın mı? Hiç kendinle barışmaya çalıştın mı? "Dinimiz kabul etmiyor, ailemiz kabul etmiyor, burası Türkiye ve eşcinseller duygudan yoksun sadece cinsellklerini yaşıyorlar" bahanesinin arkasına sığındın-ız.
Dolayısıyla hiç çabalamadıkları için de kendi hayatlarından, eşcinselliklerinden vazgeçiyorlar. Zannediyorlar ki çok mutlu eşcinsel bir dünya var ama birileri buraya ulaşmamıza engel çıkartıyor. Oysa heteroseksist bir dünyada eşcinselleri bekleyen mutlu bir eşcinsel bir dünya yok. Hayal edilen o dünyayı kurmak sadece ve sadece eşcinsellerin kendi elinde. Sen bunun için çaba sarf edersen ancak o zaman kurulur mutlu eşcinsel dünya. Belki şu anda mücadele etmeye başlasan bile sen o mutlu eşcinsel düzeneği göremeyebilirsin. Batı'da, 40-50 senenin mücadelesini etmiş önceki eşcinsel kuşakların meyvelerini yiyiyor şimdiki eşcinseller. Biz kimin meyvelerini yiyeceğiz? Bizden önce kaç kuşak eşcinsel hakları için mücadele etmiş. 90'lı yıllardan itibaren yapılan mücadele de çok az kişiyle yapıldığı için, istenilen hızda ilerleyemiyor ne yazık ki. 100 kişinin çabasıyla 10 milyon kişinin çabası bir olur mu? Oysa haklarına sahip çıkması gereken milyonlarca eşcinsel var.
İşte duygudan yoksun yaşanılan eşcinselliğin sebebi, eşcinsellerin kendi haklarına sahip çıkmamasından. Eşcinsellerin mutlu eşcinsel hayat sürememelerinin sebebi de bundan. Hep birilerinin bir şeyler yapmasını bekliyoruz kendimiz için. Olmayınca da kendimizden de, hayatımızdan da vazgeçiyoruz ve heteroseksizme teslim oluyoruz. Yapımızsa uymayacak şekilde altından kalkamayacağımız heteroseksüel evlilikler gerçekleştiriyoruz. Hayatımız boyunca bize uymayan heteroseksüel rolü oynamak zorunda kalıyoruz. Hem kendimize zehir ediyoruz hayatı, hem de başkalarına. Bunun sorumlusu heteroseksizm falan değil, kendimiziz.
Arkadaşımız diyor ki, "Bir kızı öperken tiksiniyorum." Ama buna rağmen terapi görüp, kendi tabiriyle mantık evliliğini kendisine en uygun olarak görüyor. Mantık evliliği dediği de, eşcinsel olmasına rağmen, tiksinerek öpüşeceği karşı cins evliliği. Yani heteroseksizmin kendisine uymayan formülü mantıklı oluyor eşcinsellere göre. Kendisine eşcinsel hakları için mücadele etmesi gerektiğini hatırlattığımdaysa, tüm eşcinsellerin sığındığı geleneksel bahaneye "Kim yapıyor ki ben yapayım" diyrerk o da sığınıyor.
Bana eşcinsellerin en önemli özelliği ne deseler, gerekçesi her ne olursa olsun, eşcinsellerin ikiyüzlülükleri derim. Çünkü şu hayatta eşcinseller kadar kendilerinden kaçan, kendilerinden korkan, kendilerinden utanan, kendileriyle yüzleşemeyen, kendileriyle barışamayan başka hiçbir kesim yoktur. Tamam heteroseksizm gibi haklı gerekçeleri olabilir ama buna bahane gözüyle bakmak daha mantıklı geliyor bana. İnsanlar yapıları gereği yani daha olgun bir evreye ulaşamadıkları için, kendi egemenliklerini kurmak isteyeceklerdir, öyle de yapıyorlar zaten. Peki bu senin kendin olmaman için bir sebep midir? Seni aklın-fikrin yok mu? Eşcinsellik bir yönelim. Onun dışında heteroseksüellerle aynı yetiye sahip değil misin? Heteroseksüeller çatır-çatır erkekliği savunurlarken, senin eşcinsel olarak varolmaya çalışmaman teslimiyetçilikten başka bir şey olabilir mi?
Homofobiye madolyanın heteroseksizm tarafından değil de, eşcinsellik tarafından baktığımız zaman, eşcinsellere diyebiliriz ki; Gizli bir eşcinsel oldukları için iki yüzlü, eşcinselliklerinin arkasında durmadıkları için korkak, eşcinselliği savunmadıkları için kimliklerine saygısız, eşcinselliklerine sahip çıkmadıkları için sorumsuz, hakları için mücadele etmediklerinden dolayı hazırcı ve tembel, eşcinselliklerinin arkasında durmadıkları için özgüvensiz, daha eşcinselliği bilmedikleri için bilgisiz, kendilerini tanımlayamadıkları için bilinçsiz, eşcinselliğin yanlış tanımlanmasına rağmen seslerini çıkarmadıkları için duyarsız, (dolayısıyla bu yanlış tanımlamadan dolayı eşcinsellerin başlarına gelen şiddet, nefret, cinayet ve ayrımcılık gibi her türlü ötekileştirmeye de duyarsız kalıyorlar), eşcinsel olarak varolmak yerine heterosekiszme dahil olmaya çalıştıkları ve de direkt veya dolaylı olarak heteroseksizme katkı sağladıkları için heteroseksist...
Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Peki neden eşcinseller böyle? Bunun tek suçlusu gerçekten heteroseksizm ve unsurları mı? Ben biraz önce dediğim gibi, insanlık daha olgunluk evresinde olmadığı için, insanlar varolurkan mutlaka birilerinin üzerine basarak acımasızca varolmaya çalışacaklardır. Öyle de olmuyor mu? Peki bunu göre-göre nasıl olur da homofobiye kendimizden de bir pay çıkarmayız ki? Tamam yapısal olarak güçlü olana karşı mücadele edemeyecek zayıf bir karakterimiz olabilir (veya zayıf bırakılmış da olabilir, öyleyse eğer bu daha iyidir kendimizi bu zayıflıktan kurtarabilmek için) ama eğer kendimizi gizli-saklı da olsa gerçekleştirmeye çalışıyorsak, içimizde kendimizi gerçekleştirme konusunda bir arzu varsa, bu kendimizi tutmakla veya saklamakla bir çelişki yaratmıyor mu? İnsan inanmadığı bir şeyi niye gerçekleştirmeye çalışır? Ya inananacaksın, ya da inanmadığın şeye karşı arzu duymayacaksın. Eşcinsellerin olumsuz özelliklerinin en büyük sebebi de kendi içlerindeki çelişki ve bunu bile idrak edememeleri veya etmek istememeleri. Yani gerçekleştirmek istedikleri bir kimlikleri var ama bu kimliklerine çok da inanmıyorlar. İnsanın kendisine, eşcinselliğine rağmen heteroseksizme inanması benim anlam veremediğim bir şey, eşcinseller adına tıkandığım nokta. Tamam karşılarında çok güçlü bir heteroseksizm var ama heteroseksizmi güçlü kılan da bizim kendimize inanmamamız. Heteroseksizm gökten zembille inmemiş ki. Sadece bazılarının çıkarları adına dayattığı dayanaksız ve doğa dışı zalim sözde bir güç.
Çok ukalaca gelecek ama ben niye korkmuyorum heteroseksizm ve değerlerinden? Ben açık bir eşcinsel olarak diğer eşcinsellerden çok mu dışlanıyorum? Hem dışlansam ne olacak? Gerçeklerden yoksun bir ortama karşı zavallı olmak yerine elimden geldiğince kendimce yaşamaya çalışıyorum. Kimse beni ne zorla evlendirmeye kalkışabiliyor, ne de kendim olduğum için birilerinin bana olan sevgisi veya saygısı daha az oluyor. Zaten beni ben olarak kabul etmeyenin sevgi ve saygısını ne yapayım ben? Heteroseksüel olarak varolmak ve o şekilde sevilmek-sayılmak ne derece tatmin edebilir ki? O sadece eşcinselliğe karşı çıkan heteroseksizme gösterilen bir saygı-sevgidir? Bundan tatmin olanlar zaten heteroseksist olmuş sayılmazlar mı? Ben eşcinselliğinin arkasında durmayanları heteroseksist olarak görüyorum. Bu ister göstermelik olsun, ister korkaklıktan olsun, bir şekilde heteroseksizm tarafında durulmuyor mu, bu heteroseksist olmaktan başka bir şey değildir. Evet açık olunmayan her eşcinsellik bence heteroseksist yapar insanı.
Homofobiye sadece heteroseksizmin eşcinsel karşıtlığı penceresinden bakarsak, homofobiyi bertaraf edemeyiz. Biraz da homofobinin oluşmasına sebep olan unsurlara bakmamız gerekiyor. Eşcinsellerin korkaklığıyla heteroseksizme cesaret vermesi, homofobinin oluşmasının en büyük etkenidir. İnsan korkağa mı güç yeterliliği yapar, kedini savunana mı? Ve eşcinsellerin korkuları heteroseksistçe olduğu için bana çok yersiz ve anlamsız geliyor. Neymiş ailem beni dışlarmış, toplum beni dışlarmış, şiddete maruz kalırmışım, cinayete kurban gidermişim... Sanki korkunca ve gizli eşcinsel olunca bunlar başımıza, eşcinsellerin başına daha mı az geliyor? Bence daha fazla geliyor. Açık bir eşcinsel olarak ben kendimi daha güçlü ve güvenli hissediyorum. Çünkü ben açık olmakla baskı unsurlarının hepsini bertaraf ediyorum. Bana homofobiklik yapacak bir insan kaybedeceklerini ve kazanacaklarını gözönünde bulundurarak davranıyor. Kazanacağı hiçbir şey olmadığı gibi, bilinçli bir eşcinsele karşı bir şeyler kaybedebileceği de aklına geliyor. Açık bir eşcinsel olarak ben ne kaybederim peki? "Belki canımı" diyeceğim ama gizli bir eşcinsel olunca korkaklığımızdan dolayı bıçak darbeleri daha derin olmuyor mu? O yüzden açık eşcinseller hiçbir şey kaybetmezler. Eşcinsellerin açık bir eşcinsel olarak her mücadelesi eşcinsellik adına bir kazanımdır. Gizli bir eşcinsel olarak itibarınızı falan kaybetmediğinizi zannetmeyin. Sadece kendinizi kandırıyorsunuz. Toplum-heteroseksizm gizli eşinselleri kontrolü altına aldığı bir öteki olarak görüyor. Bizi, kendimizden daha iyi biliyorlar. Zaten saklanacak bir tarafımız da kalmamış toplumsal cinsiyeti kendimizi gösterecek şekilde içselleştirdiğimizden dolayı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder