Bir boksör eşcinsel olduğunu açıklamış, hem de Porto Rikolu ve spor hayatı faal şekilde devam edenlerden olması aldığı kararın ne kadar cesur olduğunun da göstergesi. Hani bazıları yaptığı işten emekli olur da maddi-manevi bir kaygısı kalmamıştır ve ne olduğunun artık önemi yoktur ya, öyle bir durum değil bu sporcunun yaptığı. Aslında maddi dünyada insanların para kazanırken maske takınmasını da anlayabiliyorum. Heterosesküel olarak bile ayakta durmak bir mücadele gerektirirken, eşcinsellerin maddi fırsatları değerlendirmek adına kimliklerini gizlemelerini çok da anormal bulmuyorum. Çünkü popüler bir kimlikle kim hayatını yüksek rakamlarla idame ettirse, aynı yolu tercih edecektir büyük ihtimal. Kendimi idare ettirecek kadar birikim yaptım, artık bundan sonra kendim gibi olayım demek kolay olmayabilir herkes için. Çünkü o heteroseksist sistemin alışkanlıklarından, ötekilşetirilmiş eşcinsel dünyaya geçmek herkesin alacağı karar değildir. Bu, karar alınamamasından değil de, insanların genelde kolay yolu seçmesinden kaynaklanır. Zaten herkes kendisi olabilmenin mücadelesini verecek olsaydı, en baştan beri hak mücadelesinin bilincinde olur ve mümkün olduğunca dışında kalmamaya çalışırdı bu mücadelenin. Burada kimseyi suçlayacak değilim ama insanın hiçbir şey yapmadan da kendi konumundaki insanlara verebileceği zararları göz önünde bulundurması gerekir diye düşünüyorum.
En basit örnek, mesela herhangi bir alanda bir eşcinsel düşünelim. Bu eşcinsel çok ünlü bir şahsiyet olsun ve eşcinsel olduğunun tahmin edilmesi, dedikodusunun yapılmasına rağmen eşcinsel olduğunu söylemediği gibi inkar da ediyor, heteroseksist bir sistemi destekleyecek şekilde yaşıyor, hatta heteroseksüel rolüne bürünüp heteroseksistleşiyor, aile gibi, evlilik gibi, çocuk gibi heteroseksist değerleri savunuyor, üstelik pratik olarak kendisi hiç uygulamadığı halde. Bu bir nevi varolabilmek için insanları, getirisi olan çevresini oyalama taktiğidir. Böyle olunca da insanlar eşcinselliğe nasıl normal gözüyle bakacaklar. Eşcinsellik varsa bile gizli olmalıdır diye bir önyargı oluşacaktır. Zaten gizli eşcinseller de eşcinselliğin gizli olmasına inanıyorlar ki, aynı yolda devam ediyorlar. Tamam açık olmak isteyip açılamayanlar da var ama isteyip de bunu uygulamamak da bana göre apayrı bir acayip durum. İnsan hayatını istediği gibi yaşayıp, istediği gibi davranma hakkına sahiptir ama yaptıkları ve yapmadıklarıyla kendisi dışındakilere de verdiği zararı gözardı etmeme sorumluğunun bilincinde olmalıdır. Sen hayatını gizli bir eşcinsel olarak iyi bir şekilde sürdürme fırsatı yakalamış olabilirsin ve heteroseksist dünyada bu konumunu kaybetmek istemeyebilirsin ama, insanlık sadece kendini düşünmek midir? Eşcinsel olduğunu saklamayanlar kendilerini düşünmedikleri, gözden çıkardıkları için mi saklamıyorlar acaba? Gizli olmayı, kendileri olmadan yaşamayı kaldıramama gibi kişisel psikolojik sebepleri olabilir ama ben açık eşcinsellerin eşcinselliği ve diğer eşcinselleri de düşündüğüne inanıyorum. Ayrıca keşke kişisel tatminler hep böyle olsa da doğanın gerçekleriyle heteroseksizmin yüzleşmesine cesaret verse, eşcinsellik gibi bazı kabul edilmeyen gerçeklerin varolduğunu çekinmeden gösterebilse, kabul edilmesine katkı sağlayabilse.
İnsanların gerçek kimlikleriyle varolmamalarının toplumsal, maddi ve konumsal vesaire sebepleri olabilir ve bunu kişisel cesaretsizliklerinden dolayı anlayabilirim ama bu kişilerin yani eşcinsel olan bu kişilerin eşcinselliklerini gizli olarak da olsa yaşayıp, eşcinselliğe yanlış bir şeymiş gibi tutum takınmalarını anlayamam. Bu kişiler resmen heteroseksizmi savunuyorlar, eşcinelliği yanlış buluyorlar, bulmasalar bile yanlışmış gibi davranıyorlar. Heteroseksüel görünme çabaları da kendileriyle barışamamalarından kaynaklanabilir ama heteroseksist değerleri savunmalarına ne diyeceksiniz?
Neden bazı topraklarda eşcinseller kimliklerinin arkasında duruyor da, bizim ülkemizde eşcinsellik bu kadar inkar edilir ki? Biz çok mu heteroseksist, çok mu maço bir kültüre sahibiz? Heteroseksist ve maço olabiliriz ama daha çok ikiyüzlülükle gemisini yüzdürme alışkanlığına sahibiz. "Kol kırılır, yen için de kalır" diye atasözümüz yok mu? Bırak bilen bilsin, ne düşünen düşünsün ama sen itiraf etme gerçekleri! Toplumsal erkekliğini yerine getirirsen iş tamamdır. Çünkü bundan daha güçlü ispatı yoktur erkekliğin ve dolayısıyla toplumsal anlamda varolmanın, kabul edilmenin. Sahte hayatlarımızı, gerçek hayatlarımızın önünde tutmamızın sebebi de bu toplumsal dayatmalara direnmek istemeyişimizden kaynaklanan kolaycılık. Hayatını kamera arkasında yaşamak varken, eşcinsellik gibi gerçekleri açıklama zahmetine girmeye ne gerek var. Hem burası Türkiye! Türkiye diyince sanki bütün doğal gerçeklerimizden vazgeçmemiz gerekiyor.
Konuyu bağlamak gerekirse, eşcinsel karşıtlığını bitirecek olan yaşamlarıyla, davranışlarıyla, kimliklerinin arkasında durmalarıyla, en önemlisi kendilerine dürüst olmalarıyla eşcinsellerdir. Zaten eşcinsellerimizin genelinin heteroseksist sistem ve yöneticilerinden eşcinsellikleri için ne beklentileri var, ne de talepleri. Eşcinsel hakları babında hiçbir arzuları olmayınca da değişen bir şey olmuyor ve ikiyüzlü ayrımcı yaşama devam etmek zorunda kalıyoruz.
Homofobinin temel sebebi ikiyüzlülüktür. Çünkü homofobikler bu ikiyüzlülükten, eşcinsellerin kimliklerinin arkasında durmamasından cesaret bulmaktadır. Eşcinsellerin açık eşcinsel olmaları ve "Ben eşcinselim" diyebilmeleri bitirecektir homofobiyi. Dolayısıyla eşcinselliğin kabul edilmesini sağlayacaktır bu açıklık. Ama bizim eşcinsellerimiz ne yazık ki utanıyorlar eşcinselliklerinden, utanılacak bir şeymiş gibi saklıyorlar eşcinselliklerini. Tamam can güvenliği gibi, maddi-manevi kayıp gibi korkular, kaygılar da yatıyor bu gizliliğin arkasında ama asıl sebep eşcinselliğin arkasında durmak istememeleri, kendilerine, eşcinselliklerine inanmamaları!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder