Zaman zaman mail gelir bloglarımda yayınladığım haber ve yazılarımın kaldırılmasına dair. Haber ve yazılarım da genellikle şiddet, gasp, cinayet gibi eşcinsellerin başlarına gelen olaylarla ilgilidir. Kaldırılmasını isteyenler de ya eşcinsellerin yakınları, ya da eşcinsellerin bizzat kendileridir. Eşcinsel yakınları nefret cinayeti kurbanı çocuklarının öldükten sonra bile eşcinsel olarak bilinmesini istemedikleri için, eşcinseller de iş ve her türlü çevreye karşı mağdur olmamak için haber veya yazı konusu olmak istemezler. Haklılardır da. Ölen öldüğüyle kalır ama eşcinsel çocukları olan aileler, eşcinsel ailesi olarak bilinmek, tanımlanmak istemezler. Çünkü o çocuğu onlar yetiştirmişlerdir ve toplumun gözünde eşcinselliğin yanlış yetiştirilme gibi sebeplerden dolayı sonradan olan bir durum olduğuna inanıldığı için, bunun sorumluluğunu almak istemezler. Ondan da öte eşcinsellik gibi heteroseksizmin en öteki bir durumun kavramıyla anılmak ve yüz göz olmak istemezler. Gizli kalmak konusunda eşcinseller de haklıdır. Çünkü eşcinsellere karşı yapılan ayrımcılıklar malumdur. Açık bir eşcinsel olarak ne iş yerinde barınmak mümkündür, ne de toplumsal alanda insan gibi yaşayabilmek. Böyle olunca da kim eşcinsel olarak haber konusu olmak ister ki?
Heteroseksizmin istediği eşcinselliği yok etmek için eşcinselleri sindirmek olduğuna göre, amacına ulaşmış olur eşcinsellerin geri adım atması ve gizliliğiyle. Ama eşcinsellik vardır ve gizli veya açık olarak doğası gereği yaşanacaktır ama hiçbir eşcinsel de yara almadan eşcinsel hayatını sürdüremeyecektir cinsel yönelimleri konusunda açık olmadıkları sürece. Buna rağmen eşcinsellerimiz haklarının mücadelesini yapmak yerine, homofobiyle karşılaşıncaya kadar homofobiye karşı duyarsız kalıyorlar. Başlarına bir şey gelince de gene mücadele etmek yerine en kolay şekilde homofobiden kaçarak kurtulabilmenin yollarını arıyorlar. Çünkü biliyorlar ki onları koruyacak, destekleyecek ne bir aile, ne bir çevre, ne de bir Devletleri vardır. Peki kaçmak çözüm müdür? Ne kadar koruyabilir bu yöntem eşcinselleri?
Eşcinseller homofobiye karşı mücadele edilmesi gerektiğine inanıyorlar mı bilmiyorum. İnansalar mücadele safında yer almazlar mı? Bu düşünce "eşcinseller eşcinselliklerine inanıyorlar mı?" sorusunu akla getiriyor. İnansalar eşcinselliklerinin arkasında durmazlar mı? Eşcinsellerde mi eşcinselliğe heteroseksizm kadar inanıyor acaba? Galiba öyle. Eşcinsellik var ama yanlış, doğaya ters! Neredeyse tamamına yakını "keşke eşcinsel omasaydık" diye düşünüyor eşcinsellerin. Böyle bir düşünce de heteroseksizmin eşcinsel karşıtlığını destekleyen en güçlü referansı oluyor .
Eşcinseller kendilerince haklı sebeplerle açık eşcinsel olmuyorlar ama bu kapalılığın sonucunun eşcinselleri nereye götürdüğünün, başlarına neler getirdiğinin farkında değiller mi? Homofobinin asıl sorumlusunun eşcinsellerin eşcinselliklerini isteyerek veya istemeyerek inkar etmeleri, eşcinselliği kabul etmemeleri olduğunu düşünemiyorlar mı? Düşünemeyen de vardır ama düşünenler de ne yazık ki suya, sabuna dokunmadan zahmetsizce gizli de olsa bir eşcinsel hayat sürmek istiyorlar. Bu da durum itibariyle mümkün olmuyor doğal olarak. Kısaca eşcinseller eşcinselliğe inanmıyor, inananlar da mücadele zahmetine girmek istemiyor. Çünkü kafalarının içinde içselleştirilmiş köklü bir heteroseksist inanç var. Bu inancı beyinlerde kırmadıktan sonra toplumsal hayatta ayrımcı sisteme karşı mücadele vermek ve hak kazanmak kolay olmayacaktır.
Eşcinsel hakları için mücadele eden eşcinseller de, eşcinsellerin geneline göre sanki birer sözde kahramanlık yapmaktadır. Koskoca heteroseksist bir sistemle eşcinsel hakları için mücadele etmek akıl harcı değildir onlara göre. Dünyadaki eşcinsel hakları mücadelesinde başarılı olmuş örnekler de, amaçlarına mücadeleyle ulaşmamıştır. Çünkü onların toplumsal yapısı eşcinselliğe yatkındır, bizimki değil. Bu yüzden Türkiye'deki eşcinsel aktivistlerin yaptıkları boşa kürek çekmektir. Aslında bizim eşcinsellerimiz eşcinsel yaşamın o kadar dışındalar ki, eşcinsel dünyada neler olup bittiğine dair ne haberleri var, ne de umurlarında olup biten. Onlar heterosekseül olarak yaşayan birer eşcinsel.
Tabi olanlar da, (yani genellikle homofobiye kurban gidenler) eşcinselliğinin bilincinde olan, haklarının mücadelesini veren açık eşcinsellere oluyor. Onlar da hadlerini aştıkları için başlarına gelenleri hak ediyor! Öyle düşünülmese nefret cinayetlerine karşı daha fazla bir duyarlılık olmaz mıydı? Eşcinsel ayrımcılıklarına karşı eşcinseller birlik beraberlik içinde olmaz mıydı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder