..."Evli misin, ne iş yapıyorsun, ne'yle geçiniyorsun?"
ve anal muayene!
Eskisi gibi kalkmayan-sertleşmeyen penisimle ilgili tedavi sürecim stresli bir şekilde devam ediyor kaldığı yerden. Bayramdan önce Devlet Hastanesi doktoru sevk etmişti ya Üniversite Hastanesine, Bayram ertesi gittim ama kalabalık olduğu için sıra alamadım. Saat 7:30'da orada olmak gerekiyormuş sıra alabilmek için. Bugün gittim, sıra numaramı aldım, tam kayıt ettireceğim, sekreter, "Yeşil kartlıların Üniversite Hastanesi'nde tedavi olabilmeleri için sevk edilmeleri gerekiyor" dedi. Doktorun reçete kağıdına yazdığı sevk kağıdını gösterdim, "Bu olmaz" dedi ve olması gereken sevk kağıdı örneğini gösterdi. Atladım bisikletime, tekrar mueyene olduğum Devlet Hastanesi semt polikliniğine geldim. Doktor da maşallah 9:30'da geldi ve benimle yüz-göz olmadan içeride işlemi halledip, sekreteri Baş Hekime imzalatmam için elime verdi sevk kağıdını. Başhekim'e kağıdı imzalattırırken sevk etme işlemindeki hatayı anlattım, Başhekim. "Doktorun bilgisizliği, istersen zabıt tutayım yaptığı yanlıştan dolayı!" dedi. Ne diyebilirim ki! İnanın şu semt polikliniğinden bir gün de olsun problemsiz çıktığım olmadı. Mesai saatinde kahve falına bakanı mı ararsın, bilgisayarlara giriş kaydını yapamayacak kadar beceriksizini mi ararsın, yaptığı işin garantisini veremeyeceğini baştan söyleyen doktorunu mu ararsın, say-say bitmez.
Üniversiteye gittim ve tekrar sıra aldım. İlk hastalar çabuk geçti ama 15. sıraya bir takıldı numaratör, kurtarabilene aşkolsun. Sinirlendim, köpürdüm ama nafile. 20 sene sağlık sektöründe çalışan biri olarak bilirim Üniversite Hastanesi görevlilerinin burunlarından kıl aldırmadığını. Bu stresle insan nasıl muayene olabilir ki. O kadar bekledikten sonra çekip gidemezdim. Aslında biliyor musunuz, gerçekten sorumluluklarım olmasa o kadar sinirlenmem beklemekten dolayı. Çünkü yanımda hep kitapla dolaşır ve zamanı okuyarak değerlendiririm ama evde kahvaltısını beleyen 83 yaşında alzheimerli bir annem var. Neyse mesai saatinin sonuna doğru sıra geldi ve odaya girdim, öfkeli-öfkeli cevap verdim doktorun sorularına.
Sorunumu sorduğunda, "pat" diye ereksiyon olamadığımı söyleyince, rahatlığımdan dolayı küçük bir irkilme oldu sanırım doktorda. İşte, ne zamandan beri ereksiyon olamadığımı falan sordu ama ben doğru tespit için eksik bir şey bırakmamak adına sağlık problemlerim ve gördüğüm tedavilere dair her şeyi anlattım.
İnsanın içinde yaşadığı heteroseksist kültürde hiç yanılmaması ne kadar acı. Bu doktor da ne yazık ki ereksiyon olabilmeyi sadece toplumsal erkekliğe bağlıyor ki, ilk sorduğu soru evli-olup olmadığım oldu. Cinsel ilişki yaşayıp-yaşamadığımı, en son ne zaman yaşadığımı sordu. "Dün gece yaşadım" dedim. "Ereksiyon olamıyorsan nasıl yaşadın?" dedi. Yaşayamadığım için derdime çare arıyorum ya. "İlişkisiz seviştim" dedim. ilişkinin de tek bir şeklinin olmadığını bir öğrenseler. Boşalıp-boşalmadığımı sordu. Boşalıyorum ama çok sertleşemediğim için çok sağlıklı orgazm olamıyorum ben. "Sertleşemiyorsan nasıl boşalabiliyorsun?" dedi. Boşalmak için illa ki çok sertleşmek mi gerekiyor acaba? Bir kemik gibi olmuş penisle boşalmak var, bir de sünger gibi penisle boşalmak var. (Yalnız doktora verdiğim cevaplar buradaki iç sesim gibi ukalaca değil, daha net ve "hasta" gibi.) Sabahları kalktığımda penisimde sertlik olup-olmadığını sordu. Hayatım boyunca sabah kalktığımda kendim istemedikten sonra bende kendiliğinden bir sertlik olduğunu hatırlamadığımı söyledim. "Olmuş-olmuştur" dedi. Birileriyle cinsel temasa geçmediğim sürece geceleri kendiliğimden boşaldığım, yani hamamcı olduğum oldu ama doktorun dediği gibi kendiliğinden sertleşme hiç olmadı gerçekten. Çünkü mastürbasyonla da olsa sık-sık seks açığımı gideriyordum 11-12 yaşımdan beri.
Ne iş yaptığımı sordu. Şu an çalışmadığımı söyledim. "Ne'yle geçiniyorsun?" dedi. Sosyal Hizmetler'den faydalandığımı söyledim. Beni muayene odasına aldı. Donumu indirmemi istedi. İndirdim. Ellerine plastik muayene eldivenlerini taktı. Muayene edeceği eline iki tane eldiven taktı. Sanırım delinip hastalık bulaşır falan diye düşündü. Çift eldivenli parmağına kayganlaştırıcı sürdü ve domalmamı istedi. Anüsüme parmağını soktu ama en azından 10 saniyeden fazla parmağını bastırdı. Sanki beni boşaltmak istiyor veya deliğimin çapını ölçer gibiydi. Umarım ben öyle algılamışımdır. Sormadım bu şekilde bir muayene ile neyi anlamak ve öğrenmek istediğini. Acaba mesleğimi mi öğrenmeye çalışıyordu? Çalışmıyordum ya! Muayene esnasında ben hiç tepki vermedim ama o anlamak istediğini anlamıştır umarım ki, tedaviye yardımcı olabilsin bu muayenesi. Sonra dönmemi istedi. Döndüm. Penisimin kafasından parmaklarıyla tutup havaya kaldırdı, sonra da testislerim-taşaklarımı kontrol etti. "Tamam" dedi. Kan ve idrar tahlili, ve de ultrason istedi. Sonuçları toplayı tekrar görüneceğim doktora.
Unutmadan, ne Devlet Hastanesi'nde, ne de Üniversite Hastanesi'nde eşcinselliğime dair bir şey sormadılar, ben de söylemedim ama eşcinselliğim feminen olmasam da anlaşıldığını biliyorum daha önceki tecrübelerimden. Eşcinselliğime dair tavırlar önyargılarımdan dolayı bir yanılsama değil, ayrımcılıklarla direkt veya dolaylı da olsa karşılaşmamın tecrübesi.
Hadi ben yanılıyorum diyelim, gerçekten düzenli bir seks ilişkisi veya evli olup-olmamakla, hatta insanın mesleğiyle ne alakası olabilir penisin sertleşmemesinin. Benim psikolojik problemimin olup-olmadığını soruyor. Artık heteroseksizmin erkekliğinin cinsel işlev bozukluklarından psikolojiyle sıyrılmaya çalışmasından ve psikolojinin de bundan rant sağlamaya çalışmasından ikrah geldi. Ya insanın ağrıyan yeri başkadır, acıkan yeri başkadır. Psikolojinin senin metabolizmanı etkileyebilmesi için travma geçirmen gerekir. Ben yiyip-içebiliyorken, uyuyabiliyorken, canım deli gibi sevişmek istiyorken benim çükümün kalkmamasının psikolojimle ne alakası olabilir? Psikolojim ancak Devlet Kurumlarında bozuluyor görevlilerin eksik iş yapmalarından, ağır-aksak gönülsüzce çalışmalarından ve heteroseksistçe davranmalarından dolayı.
Gerçekten ben hastanelere tedavi olmak için değil, sorunlarımın nedenlerini öğrenmek için gidiyorum. Son noktaya kadar da onların önerdiği tedavileri uygulamayacağım. Mesela mesane boyun bölgesi yüksekliğini alçalttırmayacağım tamamen işeyemeyinceye kadar. Çünkü aletle muayenesinin acısı bile hala geçmedi. Açıkçası ve kısacası doktorlara da güvenmiyorum. İlaç tedavilerine razı oluyorum. Çünkü kimyasalların birer aylık zararlarını bedenim tolere edebilir diye düşünüyorum Bu esnada zannetmiyorum ama bakarsın-umarım faydası da olur. Tıbbı red mi ediyorum, haşa!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder