8 Temmuz 2012 Pazar

"Kendiniz olmanın suç sayıldığını hayal edin"

Bazen bir cümlenin bin cümleye bedel bir anlatım ve doğru ifade gücü vardır. Kaleidoscope Trust sivil toplum kuruluşunun eşcinsel hakları için hazırladığı dijital kampanya için çekilen video filminin sonunda görünen

“Kendiniz olmanın suç sayıldığını hayal edin. Şu an 78 ülkede insanlar eşcinsel oldukları için şiddete maruz kalıyor. Bu ülkelerden beşi ise eşcinselleri ölümle cezalandırıyor”

cümlesi çok etkileyici geldi bana.

Gerçekten eşcinseller sırf doğuştan gelen doğal yapılarından, cinsel yönelimlerinden-eşcinselliklerinden dolayı şiddete maruz kalıyorlar, öldürülüyorlar. Sebebi ise yok. Katiller ve saldırganlarsa sadece bahanelerle kendilerini aklamaya, kurtarmaya çalışıyorlar. Gerekçeleriyse, kendi inanç şekilleri, kültürleri ve ahlak anlayışları. Oysa bu gerekçelerin hiçbir bilimsel dayanağı ve haklılığı yok. Ayrıca toplumdan topluma değişen göreceli kavramlar da.

Eşcinsellik ahlaksızlıksa, seks de ahlaksızlık sayılacağından, heteroseksüellik de ahlaksızlık sayılır.

Din eşcinselliği yasaklıyormuş. Peki ben inançsızsam bu dünyada yaşama hakkım yok mu? Herkesin günahı kendi boynuna, kime ne benim eşcinselliğimden.

Herkes egemen kültüre dahil olmak zorunda mı? Heteroseksüellerin kültür yapıları bir eşcinsel olarak benim yapıma çok ters ve ben heteroseksüel kültürün bir parçası olmak zorunda değilim.

Aslında kısaca "Bize benzemeyenler bizden değildir ve yaşayıp-yaşamamaları önemli değil" denmek isteniyor ki, ülkemizde ve bir çok ülkede eşcinselleri koruyacak hiçbir yasa çıkarılamıyor ve bazı ülkelerde eşcinsellik suç sayıldığı için eşcinseller Devlet'in emriyle öldürülüyor, öldürülmelerine seyirci kalınıyor, saldırganlara öldürmeleri için cesaret veriliyor.

Bundan daha büyük bir vahşet olabilir mi?

Gerekçesiz ve dayanaksız sırf cinsel yöneliminden dolayı bir insanın öldürülmesinden daha utanç verici bir ahlaksızlık olabilir mi?

Ahlak kelimesini ağızlarına alıp eşcinsellere karşı ahlakçılık yapanların mantıklı düşünme yetileri var mıdır acaba?

Hem ikiyüzlülüğü ahlaksızlık olarak tanımlarlar, hem eşcinselleri kendileri olmalarından dolayı üzerlerine vazife olmadığı halde cezalandırırlar.

İnsanın doğasında, yapısında olmasa niye kendi cinsine aşık olsun ki?

Bu dün ortaya çıkmış veya belli bir kesime ait özellik değil ki? Canlı tarihinden beri ve cins, tür ayırımı olmadan her canlı türünde varolabilen bir gerçek. Eşcinsellik bu kadar nefrete, şiddete, cinayete, her türlü ayrımcılığa rağmen hala varolabiliyorsa, aklı olan bir insanın düşünmesi gerekmez mi eşcinselliğin gerçek, doğal olduğunu?

Hayvanlar arasında eşcinsellik tepki görmediğine göre, hastalık olan ve tedavi edilmesi gereken de kendine benzemeyenlere karşı korkuya dayalı nefret, homofobidir?

Empati kurmak gerçekten söylendiği kadar kolay olsaydı, şu anda eşcinselliğe karşı nefret ayrımcılığı olmazdı.

Empati kurulamamasının sebebi de, sistemin kısırdöngüye dönüştürdüğü heteroseksist politika; Heteroseksizm insanları bilgiden yoksun bırakmak için elinden gelen her türlü çabayı gösteriyor; İçi boş değerlerle insanları çocukluktan itibaren şekillendirmeye devam ediyor. Bu sistematiği kırma gücü yetersizliğinden dolayı da süreç kendini besliyor, pekiştiriyor. En kötüsü de, heteroseksist sistemin sürekliliğini mağduriyetlerinden dolayı kırması beklenen eşcinsellerin de bu abluka sürecinden paylarını almaları, kendileri olmalarının suç sayıldığını kabul etmeleri.

Ben heteroseksist dünyanın kendileri olmalarının suç sayıldığını hayal edebilecek kapasitelerinin olduğuna inanmıyorum. O kadar kapasiteleri olsaydı, hala savaş tam-tamları çalmaz, barış hakim olurdu dünyaya. Çünkü savaşları çıkaran da, çoğalarak nefret yüklü zalim bir güce dönüşen bireysel kapasitesizliğe bağlı duyarsızlıklardır.

Şu aşamada empatiden bahsetmek, empatiye güvenmek bana daha bir hayal gibi geliyor. Heteroseksizmden empati kurmasını beklemek yerine, öncelikli olarak "eşcinsellerin eşcinselliklerine inanmaları, kendileriyle barışmaları sağlanmalı" diye düşünüyorum. Çünkü haklı bir davanın önündeki en büyük engel, insanın kendine olan inançsızlığıdır.

Eşcinsellerimiz daha "İyi ki eşcinsel doğmuşuz" diyemiyorlar, sabah uyandıklarında heteroseksüel olmayı bekliyorlar. Çocuklarının kesinlikle eşcinsel olmasını istemiyorlar ki, toplumsal baskı bahanesiyle "Belki düzelirim" umuduyla heteroseksüel evlilik gerçekleştiriyorlar doğalarına aykırı olduğu halde.

Eşcinselliğin kabul edilerek eşcinsellerin eşit bir şekilde insanca yaşayabilmeleri için, önce kendi içimizdeki, yani eşcinselliğe karşı olan eşcinsellere karşı savaşımızı kazanmalıyız.

Eşcinsellere tavsiyem de başlığın aksine, "Kendiniz olmanın suç sayılmadığını hayal edin" olabilir ancak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder