Hiç düşündünüz mü homofobiklerin neden üniversite bitirenler de dahil kelli-felli muhafazakar, gelenekçi, dindar, milliyetçi insanlarıardan çıktığını?
Bunları, farklı olsalar da her insanın eşit, özgür ve insanca yaşama hakları olduğuna inandırabilir misiniz?
Neden bu insanlar içlerinden geldiği gibi keyiflerince yaşamak varken hayatı kendilerine zindan ettikleri gibi başkalarına da zehir ederler ki?
Neden kısıtlamaları, engelleri, yasakları özgürlük olarak algılarlar ki?
Neden körü-körüne, insan doğasına uygun bir yaşam anlamında kendilerine hiçbir getirisi olmayan bağnaz ideolojiler için hayatlarını feda ederler ki?
Bireysel olamayıp, cemaat kültürünün hegemonyasına mahkum olmaları sadece çevresel, yani yetiştirilme tarzlarıyla, bağımlı hale geldikleri bağnaz ideolojilerin çocukluktan itibaren dayatılması ve içselleştirilmesiyle açıklanabilir mi?
Ben de geleneksel bir toplumda ve eğitim seviyesi çok düşük bir ailede yetiştirildim. Benim de heteroseksist değerlerim vardı ergenlik dönemime kadar. İnsanın kendini tanıması ve keşfetmesinin önünde bir engel midir çevresel faktörler?
İnsanın öğretilen korkuları üzerinden atamamasının sebebi genetiksel yatkınlığından mı kaynaklanır?
Korkulacak bir şey değilse, o şeyden korkulmayacağını öğrenmek çok mu zordur, imkansız mıdır?
Mesela bir ağacın ısırmayacağını öğrenmek ve buna inanmak çok mu zordur? Biz eşcinseller ısırmıyoruz da!
Veya bir şeyin zararsız olduğunu bile-bile, birileri "öyle diyor" veya "öyle istiyor" diye zararlı, kötü bellemek ne kadar akıl harcıdır?
Doğruyla yanlışı ayırt etmek için bazen empati de yetmeyebiliyor, yanlış tanımlanan sınıfta yer almak da. Çünkü "doğru mu yanlış mı?" diye düşünülmesine izin verilmeyen öğretilen ve tabulaştırılan bir "doğru-yanlış" sistematiği var. İşte ben, bu bazı insanların neden özgür iradeleriyle karar veremediklerini soruyorum.
Ben cevabını biliyorum ama söylesen ne olacak, söylemesen ne olacak;
Tanıdığım bir Biyokimyacı demişti ki, "Okumuş-etmiş insanlarız ama bizden o kadar da özgürlük beklemeyin. Biz adı üstünde sofu insanlarız!"
Bildiğim en önemli şey de böyle insanlara asla ve asla taviz verilmemesi gerektiği. Böyle insanlara yüz verirsen kendilerini haklı zannederler çünkü.
Sonra da seni yok sayarlar. Varolmak istediğin zaman da yok etmek için çaba sarf ederler insan haklarını ihlal ederek. Çünkü insan hakları sadece onlara benzeyenler için geçerlidir. Farklı olmak ahlaksızlıktır, sapıklıktır ve ne yazık ki günahtır!
Peki bu insanlar hep böyle hayatları boyunca özgürlükleri kısıtlanmış şekilde mi yaşarlar?
Yoo! Duyuyoruz, görüyoruz ya ahlaksızlık olarak tarif ettikleri davranışlarda kendilerinin de bulunduğunu. Yani kendilerini daha fazla bastıramayıp saman altından su yürütebiliyorlar.
Mesela muhafazakarlardan eşcinsel çıkmayacağını mı zannediyorsunuz? Tabiki de zannetmiyorsunuz. Hatta bir keresinde bir muhafazakarla seks yaptıktan sonra bana teşekkürü "Allah razı olsun!" şeklinde olmuştu.
Çelişkili olduklarının kendileri de farkında ama kurtulamıyorlar sanırım bu çelişkiden.
Korkuları yenemeyecekleri kadar çok büyük ki, hep baskı ve müdahale halindeler farklılıklara karşı.
Bu korku yüzünden nefret söylemlerini ifade özgürlüğü olarak falan düşünüyorlar. Cinayetlere sebep olabilecek olan, hatta olan hedef gösteren nefret söylemleri nasıl ifade özgürlüğü sayılabilir ki? Yani sana benzemiyor diye nefretini kusacaksın, sana benzemeyen eşcinseller gibi o birileri de öldürülecek ve sen hiçbir şey olmamış gibi bunun adına "ifade özgürlüğü" diyeceksin. O zaman herkes kendine benzemeyeni nefret yoluyla hedef göstersin.
Gerçekten bir insanın kendini bilmemesi, kendini tanıyamaması ve dolayısıyla kendisi olamaması hem kendisi için, hem de başkaları için çok zor ve çok kötü bir şey.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder