24 Temmuz 2011 Pazar

Sensiz Hiç İyi Olmayacağız Amy


"Huzur içinde yat güzel kız, artık özgürsün!"

Amy Winehouse'ın ölümü bazıları için ne anlam ifade ediyor bilmiyorum ama ölüm haberini okuduğumda ilk defa bir ünlünün ölümüne bu kadar çok üzüldüm. Çünkü onun sesi ve yorumunun anlamı benim için çok büyüktü. Onu dinlerken içimdeki acı, hüzün sanki onun sesi ve yorumuyla kendi makamımdan isyan ediyordu. İzlerken sanki ben şarkı söylüyormuşum gibi hissediyordum. Hiç aklımın ucundan bile geçmezdi omun bir gün öleceği!

Onu ilk defa müzik kanallarının birinde gördüğümde "Ne çatlak bir kadın, ne manyak bir ses." demiştim. Çünkü acayip bir tondan şarkı söylüyordu. Sarhoşmuş gibi, nazlanarak şarkı söylüyormuş gibi veya "Kime ne istediğim gibi söylerim." der gibi.

Zaten istediği gibi de yaşamaya çalıştı. Ne için, nasıl öldüğünün hiçbir önemi yok benim için, nasıl yaşadığının hiçbir önemi olmadığı gibi. Başaramasa da kendisi gibi olmak için mücadele etti ama keşke susmasaydı istediği gibi yaşarken.

Uyumsuzlardan değil, sisteme-çoğunluğa uyamayanlardandı. Hata ve yanlışlardan çok yanlışların nedeninin sorgulanması daha önemli bence.

Sesi ve yorumu kadar, saçıyla, dudağının üstündeki küpesiyle, kendine has göz makyajıyla, dövmeleriyle, aşırı derecede zayıflığıyla görsel olarak da görsel bir ikondu. Amy Winehouse dendiği zaman "pat" diye hemen insanın beyninde şablonlaşıyordu. 

27'ler Klübü'nün 27 yaşında benzer şekilde ölen 40. sanatçısıymış Jimi Hendrix, Janis Joplin, Kurt Cobain, Jim Morrisson gibi. İnsanın "Bu kadar tesadüf olamaz, gökten inen bir yıldız daha sanat adına misyonunu tamamlayıp gitti." diyesi geliyor.

O 27 yaşındaydı ama biz onu "You Know I'm No Good" dan, 5-6 yıldan beri tanıdığımız için çok küçük yaşta kaybettik diye düşünüyorum bir sanatçı için. Daha söyleyecek bir şeyleri olmalıydı mutlaka.

Onu tanıyıp da şarkılarını, sesini sevmeyen var mıydı acaba? Tanımayanların mutlaka tanıması gerekiyor bu ilahi ses ve yorumu.

Bir şey itiraf etmek istiyorum. Ben "You Know I'm No Good" u o kadar çok sevmiştim ki, kişisel olarak bana sanki eşcinsel marşı gibi geldiği için eşcinselliği anlatan Türkçe sözler yazmıştım. Hep elimde gitarımla bu şarkıyı akustik bir şekilde yorumlamayı hayal ettim ama ne yazık ki şarkıcı olmadığım ve olamayacağım için Amy hep benim yerime de söyledi, kendim söylüyormuşum gibi beni mutlu etti her dinlediğimde.

Her tanıdığıma Amy'i dinletiyordum. Dinlettiğim herkes sevdi ama bir arkadaşımdan "Back to Black" klibini izlettiğimde çok abarttığım için azar işitmiştim. O arkadaşıma da duyurulur. Amy Winehouse öldü. Amy Winehouse ölmüş. Gerçekten ölmüş müdür? Bazen şakaya ne kadar çok ihtiyacımız oluyor.

İnsanın sevdikleri gerçekten hiç ölmüş gibi gelmiyor. Hiç aklından çıkmıyor, sanki enerjisi yanı başımızdaymış gibi hissediliyor. Ki o iki albümüyle de olsa, hatta sadece "You Konw I'm No Good" la bile zaten ölümsüzlerden olmayı başarmıştı.

Ama ne insana, ne de sanata saygımız var ki, gelişmiş kültürlerin sanatsal temsilcilerine bile, uzaktan da olsa dil uzatmadan duramıyoruz. Heteroseksizm damarlarımıza öyle nüfuz etmiş ki, erkeği şöyle dursun, kadını-eşcinseli bile cinsiyetçilik yapmadan duramıyor. "Huzur içinde uyu Amy" demek çok mu zor? Bunu herkes diyebiliyor da, bir biz diyemiyoruz ne yazık ki. İyi ki bu topraklarda konser vermeden gitmişsin Amy. Çünkü bizler seni hiç hak etmemiştik. En güzel sözü de Ricky Martin söylemiş Amy için; "Huzur içinde yat güzel kız, artık özgürsün!"

Psikiyatrist, Tomas Chamorro-Premuzic'e göre, diğer popçulardan daha özgün ve ortalamanın üzerinde yetenekli olması magazin malzemesi olmasına neden olduğu için kendisiyle çatışmasına, dolayısıyla Amy'i yaratıcılık olarak tıkanma noktasına getirmiş. Ayrıca yaşlandıkça konfor bağımlılığı nedeniyle de sanatçıların yaratıcılıkları azalıp daha az yenilikçi oluyorlarmış. Şöhrete kavuşup markalaşmaları asi ve özgür ruhlarının karşı oldukları sisteme köle olması da onları tükenme noktasına getiren diğer sebepmiş. Kısacası Amy'nin anarşist ruhu karşı olduğu sistemde şöhret markalaşması sağlayıp, hem ruhunun, hem de yeteneklerinin tükenmesine sebep olmuş, bu da Amy'nin bunalmasına tabii.

"Bizimkiler"e göre su testisi su yolunda kırıldı, uzmanlara göre tüketim toplumunda markalaşmanın kaçınılmaz sonu, kimine göre 27 lanetinin son kurbanı. Ama asıl suçlu onu sevenler, sevdiğini söyleyenler ona sahip çıkmadıkları ve kazanmak için çaba sarf etmedikleri için. Amy'i "biz" tükettik! Maddi-manevi kullandık, kaybedince de üzülüyoruz. Ne ikiyüzlüyüz değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder