19 Temmuz 2011 Salı

Eşcinsel Olmayan mı Var!

Kitap ve müzik marketler nefes aldığım tek yer alış-veriş merkezlerinde. Takıntılılığım var ve bunu ne yazık ki en çok sevdiğim müzik üzerinde yapıyorum. Sonraki takıntılarım da gene sanatla alakalı tabi ki. Okumak, yazmak, fotoğraf, dans gibi. Ve de zayıflık takıntılılığı.

Bütün eşcinsellerde görülen özellikler mi bunlar diyeceğim ama değil tabi ki ama genele vurduğumuzda eşcinseller daha takıntılı gibiler. Özellikle kendilerini beğendirme konularında. Narsistler desek iftira atmış sayılmam galiba.

Ama bu aslında, yani takıntılılık kontrol edilebildiğinde mükemmelliyetçilik olarak nitelendirilebilir ve başarıya götüren yollardan birine dönüştürülebilir. Çünkü bir şeyin en iyisini yapma, en azından yapmaya çalışmak emeğin karşılığını mükemmellik açısından mutlaka diğerlerine göre daha fazla verecektir, kendini, fark ettirecektir.

Eşcinsellerin narsistliğine gelince, tabii ki bu da bir yapı meselesi. Nice eşcinsel var pasaklı ve görgüsüz, kendisini umursamayan

Aslında eşcinsellerin kim ve ne olduğunu aklıma getiren, alış-veriş merkezinde kimi görsem sanki eşcinsel gibi olmaları veya benim öyle hissetmem, en azından yarı-yarıya. Ben herkesi eşcinsel yaptığım için veya bazı arkadaşlarımız benim gibi düşündüğü için eleştiriliriz ama eleştiren arkadaşlar da homofobik olduğu için erkekliğe hiç toz konduramazlar. Mesela benimle aynı düşüncede olan arkadaşa yolda karşılaşıp eşcinsel olduklarını hissettiklerimi söylediğimde, "Eşcinsel olmayan mı var" diyor. Aslında bu söz ne kadar doğru bir söz herkeste farklı seviyede de eşcinsellik olduğu göz önünde bulundurulursa, heteroseksist bir toplumda yanlış anlaşılsa da, asla kabul edilmese de.

Bugün gene alış-veriş merkezine gittiğimde o kadar çok eşcinselle karşılaştım ki. İnkar edecekleri gibi belki kendileri de bastırılmış eşcinsel olarak büyük ihtimalle daha eşcinsellikleriyle yüzleşememişlerdir ki, aksesuarlarla yansıtıyorlar kimliklerini.

Şimdi şu kıyafet, şu aksesuar diyeceğim, "Hadi ya!" diyeceksiniz. Tamam herkes o şekilde giyinebilir, o şekilde aksesuar takabilir ama, bunu bir takış ve taşıyış biçimi vardır diğerlerinden ayıran ve bunu da ancak eşcinseller kendileri anlayabilirler. Belki heteroseksüeller de anlıyordur aksesuar ve giyim biçiminden eşcinselleri ama, yakıştıramayıp metroseksüelliğine veriyorlardır. E, o kadar çoklar ki, heteroseksüellere göre de o kadar eşcinsel olamaz, olsa-olsa metroseksüellerdir günümüz tarzına uygun olarak giyinmiş olan.

Bu anlattıklarım varsayım olarak gelecektir tabi eşcinseller dahil bir çoğuna, özellikle homofobik eşcinsel ve transseksüellere ama internet çağında, sohbet siteleri gibi referansı nasıl yok sayacağız. Üstelik bu internet, eşcinselliğini giyim-kuşam, davranış gibi dışarıda anlayamayacağın erkek görünümlü eşcinsellerin de referans noktası artık. Çünkü herkes açılabildiği kadar açılıyor internette ve yılların bastırılmışlığını internet üzerinden atıyor, kendini internet üzerinden gerçekleştriyor.

Eskiden gay barlarda karşılaşırdı-mış gündelik hayatta erkek geçinip ama geceleri gerçek kimliklerini sergileyen eşcinseller ve birbirlerinden kaçarlardı-mış birbirleini utandırmamak ve gerçek kimliklerinin öğrenilmemesi için. Hala da karşılaşıyorlardır belki canım, barlar olduğuna göre. Mış diyorum, çünkü ben ne öyle barlara gittim şehrimizde gay bar olmadığı için, ne de öyle şoke karşılaşmalar yaşadım, karşılaşsam da şoke olmam zaten. Karşılaştım mı hatırlamıyorum da. Bizim zamanımızda 90'larda sinema vardı bir tane popüler olan eşcinsellerin buluştuğu, o da kapandı zaten.

Ama internet ez azından saati 1 liradan veya 50 kuruştan  neredeyse tüm kesime hizmet verebildiği için, bu kadar kalabalık eşcinsel aleminde karşılaşma riski de düşük oluyor ve daha rahatlar eşcinseller artık kendilerine güven bakımından. Gören de alem sonradan eşcinsel olmuş sanacak. Hem karşılaşsalar ne olacak ki? Yapımız ne kadar muhafazarlaşıyor gibi görünse de, iletişim çağında artık heteroseksizmin manevi unsurlarını kimse o kadar kafaya takmıyor galiba, en azında geceleri, en azından sanal alemde, ikiyüzlü bir şekilde olsa da.

Son olarak bir de, ben nasıl eşcinselleri diğerlerinden ayırabiliyorsam farklılıklarında dolayı, diğer eşcinseller de beni veya diğerlerini hemen fark ediyorlar ve bunu bakışlarıyla belli ediyorlar. O bakışlar da ne yazık ki öyle sıradan ve yabancı bakışlar değil. Bu gencinden yaşlısına, açığından bastırılmışına kadar içgüdüsel olarak aynı.

Ha bir de, hatta en önemlisi, giyim-kuşam ve davranış olarak maço olanlar var ama bir yerlerinden öyle pırtlıyor ki eşcinsellikleri. Çünkü onlar da kendilerini ne kadar maçovari giyinip gösterseler de, günümüz tarzından uzak tutamıyorlar. Renkler biçimsel şekilde siyah-lacivert-giri olsa da  gömlek ve pantolonlar dap-dar olabiliyor veya tavırlar maço olsa da rengarenk cicili-bicili gömlekler-şortlar giyilebiliyor.

Diyebilirsiniz ki, "Batıda düşünceler özgür kaldıkça cinsel yönelimlerin veya cinsiyet kimliklerin bir kalıbı kalmıyor." ama daha bizim toplumumzda o renk cümbüşü ve biçim erkekği bozacağı için, o kadar renkler ve biçimler katergorisiz değil daha. Sadece bastırılmışlıkların yansıması olarak pörtlüyor azıcık ucundan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder