4 Temmuz 2011 Pazartesi

Bütün Dünya Yanlış Biliyor Eşcinselliği! Kendimi Seviyorum Yetmez mi?


Eşcinselliğiyle barışamayanı, "Eşcinsel misin?" diye sorarak onurlandırmanın hiç lüzumu yok. Bırakın kurtarılma-kazanılma umudu kalmayan homofobik eşcinseller de eşcinselliği anormal, sapıklık, hastalık olarak görmeye devam etsinler ama bari sussalar, kendi mezarların kazmasalar, eşcinselliğin adını moklamasalar bi'de.

Neymiş, "Ben eşcinselin açık olmayanına saygı duyarım." mış. Kendini göstermediği takdirde olmayan-yok sayılan bir kavramın gerçek de olsa kabul edilmedikten sonra saygısı mı olurmuş? Olsa-olsa nefreti olur, şiddeti, cinayeti olur, en sonunda da, cenazesi olur.

"Bütün dünya kabul etmiyorsa bir bildikleri var" mış. "O bütün dünya" sizin kendi kafanızdaki "Ya eşcinselliğim öğrenilirse, itibarımı kaybederim" korkusu olmasın? İki yüzlü toplumlarda iki yüzlü olmak, açık-kendin olmaktan daha muteber tabi.

Bir insanın eşcinsellikten bu kadar gocunmasının sebebi ne olabilir acaba; Sadece para-pul, şan-şöhret, saygı-itibar, aile-çevreyi kaybetme korkusu mudur? Bütün sorun onlara sahip olmaksa, onların ne kadar sahibi olabiliriz ki ölümlü dünyada veya arkamızda bırakabileceğimiz onurlu bir yaşam mücadelesi midir dünyevi kazanımlar?

Sanat güzel bir vesiledir insanların hatırlanması için ve de çok önemlidir ruhu-enerjiyi pozitif hale getiren, yaratıcılığa ilham kaynağı olan. Ama sanatın toplumsal yaşamı dönüştürebilmek için kullanılmasının, insanın insanca yaşayabilmesine aracılık etmesinin ne sakıncası olabilir? Sadece para kazanmak için yapılan iş sanat değildir, iştir. "Ben sanatımla bir yerlere geldim" diyorlar. Hangi sanat ayol!?

Ayrımcılığa maruz kalanların aktörlüğünü yapanlar ne kaybetmişlerdir? Kaldı ki ayrımcılığa maruz kalanların sınıfındaysan bir de, kendi dahil olduğun grubun kimliğini kötülemenin bir mantığı olabilir mi? Yaşanılan bireysel olumsuzluklarda eşcinselleri kötülemek, yanlış karakteristiği cinsel yönelime yüklemek akıl harcı olmadığı gibi kendinden-eşcinselliğinden korkmanın bahenesidir sadece. "Eşcinseller şöyledir-böyledir" diye tanımlamak, "Kadınlar, erkekler şöyledir-böyledir" demekten başka bir şey değildir. Eşcinseller, dolayısıyla eşcinsellik, dolayısıyla cinsel yönelim kötüdür demek, erkek-kadın herkes kötüdür demektir. Bu kadar mı bilgiden yoksunuz, yoksa çemberin dışında kalmamanın tek çıkış yolu mudur bu bahaneler?

İtiraf etmediği halde eşcinsel olduğu bilinen kişilerin toplum nezdinde bırakın saygı görmeyi, kabul edilebilmesi için illa ki kendilerini maddi-manevi ispat etmeleri mi gerekiyor? Toplumu memnun edecek marifeti olmayan insanlar cinsel yönelimlerini ne yapacaklar? Bastırsınlar, saklasınlar mı? Çoğunluk kabul etmiyorsa vardır bir bildikleri ama çoğunluğun bildiklerinin doğruluğunun garantisi var mı? Yanlışların faturasını hep doğru oldukları ve bilindiği halde çoğunluğa dahil olmayanlar mı ödemek zorunda? Yıllar sonra bir özür dilenerek hakları iade edilir, olur biter değil mi?

Eşcinsellerin cinsel yönelimlerinden dolayı başlarına gelen olumsuzlukların sebebi ilk önce kendilerine sahip çıkmadıkları için, kendileridir. Sen kendine saygı duymazsan heteroseksizm mi saygı duyacak, kabul edecek? Parasını senin sırtından kazandıktan sonra, o dönemki toplumsal yapıya, iktidara, çıkarlara ters düşünce basacaklardır kıçına tekmeyi tabii. Sonra da eşcinselliğe özenti yaratıyor bahanesiyle kısacaklardır sesini. Üstelik heteroseksizmi besleyen terennümlerine rağmen.

Önce "kadın gibi" olarak, sonra "erkek gibi" olarak toplumsal cinsiyet rollerinin altını çizerek erkek egemen sisteme yamanmaya çalışacaksın ama ikisinde de kredin kalmayınca dım-dızlak ortada kalacaksın. Oysa en baştan ne isen o olsan da, ortada kendin olarak kalsan daha iyi olmaz mı? Bari "Bu oymuş, değiştiremedik" diyerek cinsel yönelimler, cinsiyet kimlikleri toplum nezdinde tescillenir yanlış da bulunsa, hastalık-sapıklık olarak da görülse.

Ne olduğu bilinen ama bilinmezlikten gelinerek istenildiği şekilde muamele edilmek yerine, eşcinsel kimliğimizle dışlanmak, aşağılanmak, şiddetlere maruz kalmak daha asil bir duruş sayılmaz mı? En azından "İbine olduğu için başına bunlar geldi" denir de masumiyetimiz, gerçekliğimiz ortaya çıkar ve suçluymuş gözüyle bakılmayız. Utanması, düşünmesi, yargılanması gereken eşcinsel düşmanları da, eşcinseller, eşcinsellik suçluymuş gibi davrandıkları için en azından kayıtlara geçer.

Kendimizden kaçarak, kendimizi inkar ederek, saklayarak kendimizi kandırmanın hiçbir alemi yok. Aç kalacaksak da eşcinsel olarak aç kalalım, öleceksek de eşcinsel olarak ölelim. Dünyanın bildiği de eşcinselliğin yanlış olduğu değil, kendine benzemeyenleri kendine benzetmek, benzemeyenleri de sindirmek, yok etmek. Acaba eşcinseller bunu ne zaman idrak edebilecekler merak ediyorum?
 
Bütün dünya yanlış biliyor eşcinselliği, eşcinseller de dahil. Çünkü onlara da yanlış öğretiliyor çocukluktan itibaren dolaylı da olsa. İnsanın kendini tanımaması, bilmemesi, bir suçluymuş gibi kendinden kaçması ne büyük bir acizlik. Hele ki gerçeklerden haberdar olup da çıkarları için kişisel davranan, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimin sorun haline getirilip de çözülmesi için, toplumsal yapının dönüşüp eşcinsellerin sırasını beklemesini savunan homofobiklerin, yaptıkları düpe-düz sorumsuzluktur ve eşcinsellik adına suçtur ama heteroseksist yapı niye yargılasın ki onları-destekçilerini.
 
Eşcinsellerin hiç-işi gücü yok da, sonsuza kadar yaşayacakmış gibi heteroseksizm düzenini bozmasın diye sıralarını mı bekleyecekler? Bu kafayla eşcinseller insanca yaşama kuyruğunda değil, eşcinsel olmanın canlarıyla faturasını ödeme sırası beklerler ancak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder