Dünyada kendi sorunlarının çok büyük sorun olduğunu iddia edenleri aslında aç bırakacaksın. Din, dil, ırk, renk, cinsiyet, kültür gibi farklılıkları sorun ederek heteroseksist ve kapitalist şekilde çözüm bulmaya çalışanların inanıyorum ki, bel bölgelerinin kalınlığı sağlık sınırı olan 90 santimden fazladır. Yoksa insan açken, uykusuzken, bedensel fonksiyonlarını yerine getiremiyorken, güvenlikleri yokken, yaşamak için bir damla suya hasretken, hatta susuzluklarını gidermek için kendi idrarlarını içerlerken, sorun olarak görülen şeylerin bırakın sorun olmasını insanın aklına bile gelmez. Karınları tok, sırtları pek, can sıkıntısından yarattıkları ideolojilerle, yaşam biçimleriyle zafer kazanmaya çalışarak egolarının derdine düşüyorlar. Neyiniz sığmıyor, derdiniz ne? Bir tarafta insanlar açlıktan ölüyor, bir tarafta insanlık ölmüş hırsları yüzünden!
Materyalist dünyada herkes her şeyini maddeye-paraya dönüştürme derdine düşmüş. Eleştirirken kendimi eleştirdiklerimin pek de dışında tutmuyorum yanlış anlaşılmasın. Zaten insan bilinçliyse eleştirilerde kendisi de vardır ki aklına gelir bu eleştiri, dürter bu yanlışı insanı. Tabi sorunlardan kaçan, kolaycı yollarla çıkarına uygun çözümlerin peşinden koşanların dünyasında yaşadığımız için dünyanın derdi çok ve gerçek sorunlar bencilce kişisel sorunların, maddesel sorunların çözümü için basamak olarak kullanılıyor.
Biz de ekonomimizi daha çok güçlendirmek için utanmadan daha çok çocuk yapmaya kalkışıyoruz. Bu açlık-susuzluk karbona dayalı daha fazla üretim-tüketim yüzünden doğal dengelerin-doğanın dengesinin bozulmasından değil mi? Dünya ekonomisinin 1 numarası olsak neye yarar ki insanlığımızı kapitalizme teslim ettikten sonra?
Çok çocuk yapmak yerine Afrikadaki aç çocukları evlat edinmeye, onlara kapılarınızı açmaya yüreğiniz var mı? Tabi siz ancak kendi kanınızdan-canınızdan olanları evladınız gibi bağrınıza basabilirsiniz, kendinize benzeyenleri sevebilirsiniz. Komşularınızı bile ona göre seçmiyor musunuz? Sahi en ötekiniz kim? Ben biliyorum aslında!
Bazıları-mız hayvanları bile çocukları gibi sevebilirken, çocukların açlıktan ölmelerinin seyredilmesi, bilmezlikten gelinmesi içinde yaşadığı dünyaya ait olup-olmadığını sorgulatıyor insana!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder