Moda sitelerinde 2012 İlkbahar-Yaz kreasyonları görücüye çıkmaya ve kadınsı olmakla veya eşcinsel olarak algılanmakla hiç kaygısı olmayan estetiksel açıdan standart üstü modeller (Bizim görsel figürlerimiz tam aksine topluma kötü örnek olmamak adına feminenlikten-eşcinsellikten ısrarla kaçınırlar veya karşı çıkarlar, erkeksileşirler hatta abartılı bir şekilde) tüm zamanlarda gördüğüm en feminen renk ve desenlerle podyumlarda arz-ı endam eylemeye başladılar.
Bu renksel-çizgisel estetik özgürlük Batı'da sanki heteroseksizmin çöküşünün habercisi olduğuna dair bir his yaratıyor bende. Belki de eşcinselliğe dair umudum yanıltıyor da olabilir bilemeyeceğim ama umut etmek, istemek de başarmanın yarısı olduğuna göre yanılsam da olumlu düşünmenin bir sakıncası yok çekim yasası gereği.
Özgürlüğün olduğu yerde estetizmin de tatmin edici boyutta olduğunun, herkesin içinin dışarıya yansımasının bir zararının olmadığının göstergesi bu rengarenk giyim-kuşam. Cinsiyet ayrımcılığını, cinsel yönelim farklılığını bitirecek olan da insanların içini dışına yansıtması, kendini heteroseksizmin dayatmacı şekilciliğinden kurtarmasıyla mümkün olacak. Heteroseksistlerimiz homofobileri yüzünden "Batı'ya özenmeyin, karı gibi giyinmeyin" diyorlar, metroseksüel olarak tanımlanan bakımlı olmayı-içimizdeki renkleri keşfetmeyi eşcinselliğe yoruyorlar ya.
Batı'da her şey-insanın içi de dışıyla birbirine parelel gidiyor-ilerliyor. Zihinler özgür ki, bu modaya da yansıyor. New York Eyalet Senatosu eşcinsel çiftlerin evlenmesini kabul etmiş çünkü. Bizde ise birazcık ucundan pörtlüyor yapılarımız, bastırılmışlıklar bir şeylerin arkasına sığınılarak-kaçamak bir şekilde ifade ediliyor.
Daha eşcinsellerimiz bile "eşcinsel olarak anlaşılacağız" diye sağ kulaklarına küpe takamıyor, ısrarla bundan kaçınıyorlarken, sol kulağa takmakla eşcinselliklerinin anlaşılmayacağına dair kendilerini kandırırlarken, o özgür zihniyete kafalarımızın içinde yer açmadığımız sürece, eşcinsellik ve eşcinselliğe dair farklılıklar, renkler, yerler heteroseksistler tarafından kaçınılmaz olarak eleştirilecek, reddedilecek, küçümsenecektir. Onurlu bir hafta ve ayda da kendimizle yüzleşemeyeceksek, Batı'da moda olan özgürlük rüzgarları bizim buralarda hangi baharda-yazda esecek acaba?
Ben küpe takan veya akseuarsal bir yaşamı takıntı haline getirmiş ifade biçimlerini eşcinsellikle itham etmiyorum. Sadece eşcinsel olduğunu inkar etmeyenlerin şekilsel olarak erkek olduklarını iddia ediyormuş gibi, erkekliğin arkasına saklanarak kendilerini koruduklarını zannetmelerine itiraz ediyorum.
Çünkü erkekliğin arkasına saklanmak korkmaktan çok, eşcinselliği onaylamamaktır. Eşcinselliğe en çok zarar veren de bir insanın kendisinden-kendi kimliğininden özellikle dolaylı olarak kaçmasıdır. Direk kaçsa "Eşcinsel olduğu için korktu" derler ama egemen kimliğin arkasına saklanmak, "Eşcinselim ama aslında istemiyorum, çaresizim" anlamını taşır, eşcinselliği acizlik olarak gösterir.
Eşcinsellik acizlik mi, eşcinseller aciz mi gerçekten? Kendilerini yarım mı görüyor eşcinseller heteroseksüel olmadıkları için?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder