Eşcinselliğin altının çizilmesi heteroseksüellere belki eşcinsellik çığırtkanlığı gibi gelebilir ama eşcinsellere heteroseksüellerle eşit muamele yapılıncaya ve kendilerini kabul ettirinceye kadar eşcinseller kendilerini göstermeliler. Ayrımcılığa maruz kalmayan hiçbir eşcinsel de "layloylom" olsun diye erkekler gibi kendilerini ortaya atmaz zaten. Atanın da kişisel problemidir, hamurunda veya çevresel sebeplerden dolayı cinsiyet ayrımcılığı yapmasına sebep olan bir problemi vardır.
Belki yanlış imaj da yaratsa kabul edilinceye kadar varoluş için kötü temsillere toleranslı davranılabilir, rötuşlarla eşcinsel mücadeleye kazandırılabilirler bile. Eşcinselliğiyle barışmış doğru örnekler olsa ve bunlara gölge düşürse itiraz edilebilir toplumsal eşcinsel figürlere ama açılım olmayınca, meydan kendilerini toplumsal yapıyı rahatsız etmeyecek şekilde kendini gösterenlere kalıyor. Bu örnekler görsel olarak erkeklik figürüyle, cinsel yaşamı çelişmeyenler oluyor yani. Feminen bir eşcinsel maskülen bir eşcinsele havada-karada tercih ediliyor anlayacağınız. İran'daki gibi eşcinsellerin ancak transsekseüel olurlarsa maddi ve manevi olarak hiç yoktan iyidir denilebilecek seviyede desteklendiği gibi. Bizim toplumumuzun düşüncesinin de bundan bir farkı yok ki toplumsal cinsiyeti tehdit etmediği için. Cinsiyet kimliği biyolojik cinsiyetle çelişenler transseksüel oluyor ama daha eşcinsellikle transseksüelliğin daha ayırdına varılabilmiş değil.
Toplumsal cinsiyetin eşcinselleri şekillendirdiği gibi transseksüelleri de şekillendirdiği düşüncesi, transseksüellerin inandıkları-savundukları cinsiyet kimlikleriyle çelişiyor olabilir ama LGBTT'lerin kendilerini toplumsal cinsiyetten soyutlamaları, kendini hiçbir toplumsal cinsiyete ait hissetmemeleri mümkün değil midir? Varoluş için toplumsal onay kalıpları değiştirilemez mi? Sanki transseksüellik varsa, toplumsal cinsiyet de vardır demek gibi bir şey oluyor cinsiyet kimliğinin toplumsal cinsiyetle örtüştürülmesinden dolayı. Biyolojik veya cinsiyet kimlikleri toplumsal rollerden-cinsiyetten soyutlanamaz mı? Kadınlık veya erkeklik dediğin ne ki? Şu bizim bildiğimiz kendini erkek veya kadın gibi hissedip, kendini hissettiklerine uygun imajlayıp sergilemek değil mi genel anlamda?
Şimdi burada şöyle bir soru aklıma geldi. Heteroseksist bir toplumda kadın olmak mı zordur, erkek olmak mı, eşcinsel olmak mı, transseksüel olmak mı? Bu bakış açılarına, duruma göre değişiyor tabi. Toplumsal roller çok belirginse eşcinsellik zor, transseksüellik kolay, görünür olmalarından dolayı transseksüellik zor eşcinsellik daha kolay cinsel yönelimleri anlaşılmadıkları için. Kadınlık zor olmayabilir teslimiyetçi olmasalar; Fırsat eşitliği için de eşcinseller kadar mücadele etsinler artık. Belki tek yükleri çocuk doğurmak ama o da, doğanın bir lütfu onlara. Erkek olmak kolay zannedilebilir ama heteroseksizmin tüm sorumluluğu onlara ait olduğu için, kukla gibi bütün kötülükler için erkeklerin görevlendirilmesi, erkekliğim hiç de kolay olmadığının göstergesi. Bu sistemde ayrımcılığın sona ermesi için en çok görev, erkekliğe haddini bildirmek de ne yazık ki ayrımcılığa maruz kalanlara, bu duruma hiç itiraz etmeyenlere, kadınlara ve LGBTT'lere düşüyor.
Nükhet Duru 80'lerde çığırıyordu "Her Şey Yeni" albümünde ben erkek olsaydım diye dünyayı değiştireceğine, erkekler adına yapabileceklerine dair. Oysa erkekliğin kaba kuvvetinden başka üstün bir tarafı yok ki. Günümüz teknolojik çağında da şiddet uygulamak dışında hiçbir işe yaramıyor bu güç. E, kadınlar ve LGBTT'ler ne duruyorlar peki dünyayı değiştirmek ve erkekliğin elinden eşitsizliği almak için. Aslında bu erkekliğin elinden almak bile değil, kendi gücünü vermemek diyebiliriz kesinlikle. Kadınlar ve LGBTT'ler haklarına sahip çıksalar, erkekliğe güç, destek vermeseler erkeklik en güçlü olabilir mi? Zannetmiyorum. Galiba biz erkliğe tapıyoruz. Bir an önce bu içselleşmeden kurtarmamız gerekiyor biz ayrımcılığa maruz kalanlar olarak.
Eşcinsellerin açılımı için gördüğüm bir tişörtün arkasındaki yazı ezilmişlerin heteroseksizme karşı hiç direnmedikleri için bu durumu hak ettikleri değil de, bunun sebebi olmaya katkılarından dolayı, önce ayrımcılığa maruz kalanların sorgulanması gerektiğini, önce onların uyandırılması, kazandırılması gerektiğini hatırlattı.
Şu anda ayrımcılığa maruz kalanların-kadınların, eşcinsellerin kendilerini göstermesi, ortaya atması gerekiyorsa yapmalılar bunu. Kendini geriye çekenler, ikinci-üçüncü sınıf hissedenler olduğu sürece birinci sınıf hissedenler, bilhassa hissettirildiği için egemen olmaya çalışanlar olacaktır erkeklik gibi.
Tişörtün arkasındaki yazıda, eşcinsel olduğu için Tanrı'ya teşekkür ediliyor. Ayrımcılığa maruz kalanlar neden cinsel yönelimlerinden ve cinsiyet kimliklerinden dolayı doğaya veya neye inanıyorlarsa ona teşekkür etmiyorlar da, erkek olarak doğmadıkları için isyan ediyorlar. Toplumsal cinsiyeti şekillendirecek bir çoğunluğa sahip değiller mi acaba ayrımcılığa maruz kalanlar? Biz kendimiz mi istemiyoruz acaba eşit bir dünya? Hep erkekler tarafından fırsat eşitliği yaratılmadığından dem vuruluyor. "Biz" de biraz kolaycı ve içselleşme sebebiyle de olsa heteroseksist olmayalım sakın? Kendimizle, eşcinselliğmizle barışamamamızın sebebi de bu kolaycılık olmasın? Doğada mücadele etmeden kolay yaşam var mı acaba? Güçlü olan kazanıyor, mücadele eden yaşamda kalıyor. Güçsüzsek mücadele edeceğiz öyleyse.
Hayatta hiç eşcinsel olduğum için isyan etmedik bütün ayrımcılıklara, haksızlıklara, şiddetlere rağmen. Çünkü bunların sebebinin cinsel yönelimimin olmadığını, heteroseksist yapının olduğunu biliyordum. Hep kendimi sevdim, hep kendimle barışıktım. Çünkü kötü olan, yanlış olan heteroseksizmdi. Kendileriyle barışamayanların barışanlardan ne eksikliği var öyleyse. İnsanın kendini sevmesi için illa ki fiziksel olarak güçlü, dünyaya hakim mi olması gerekiyor? Her şeyin başı sevgi denir ya, galiba biz de sevgi de eksik veya sevmeyi de yanlış içselleştirmişiz.
Not: Yazdıklarım ifade özgürlüğü kapsamında kişisel olup bilimsel verilerle çelişebilir ama doğrusunu öğrendikten sonra bunu değiştirmekte hiçbir behis görmem. Kendini bir ifade ediş, hayatı sesli şekilde öğreniş olarak kabul edin lütfen. Yanlışlarımdan dolayı rencide ettiklerimden, yaraladıklarımdan özür dilerim.
İkinci not: Heteroseksist toplumsal yapıdan zarar görmemesi için çocuğunun eşcinsel olmasını istemeyenleri eşcinsellikle barışamama konusuna dahil de edilebilir, edilmeyebilir de samimiyetlerinden dolayı. Ama "herkes eşcinsel olursa insan soyu kurur" düşüncesi homofobi dahiliyetindedir. Çünkü herkes heteroseksüel olmadığı gibi, eşcinsel olmayabilir.
Üçüncü not: Eşcinsel olduğum için teşekkür etmememin sebebi eşcinselliğin ayrıcalıklı bir kimlik olduğu cinsiyetçiliği değil tabi. Sadece diğer kimliklerden hiçbir eksikliği olmadığı için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder