10 Mayıs 2011 Salı

Sanat Sosyal Sorumlulukla Gelişir

Cem Adrian'la ilk tanışmamızdan aklımda kalan, ülkemiz sınırları dahlinde ve soundunda olmadığı için yaptığı müzikten çok oktavının genişliğinden dolayı sesini her perdeden kullanarak sanki "akrobasi" yapıyor algısı yaratmasıydı ama benim için bir ilkti ve çok hoştu yapılması-olması gereken yüksel kalite operavari müziğe tepeden giriş yapma cesaretinden dolayı. Çünkü ister batı yansıması olsun, ister kültürümüzün yansıması olsun sanatın ruhuna uygun özgün ve de deneysel melez çalışmalara rastlamak milyonda bir bile olmuyor ülkemizdeki müzikapitalizm yüzünden. Bunda talep kitlesini suçlamak söz konusu bile olamaz. Eğer talepler sanatı geliştirseydi kitle, kitle olmaktan çıkardı, sanatçının da sanatsal sorumluluğu kalmazdı. Sanatçı özgürlük, değişim ve dönüşüm adına farklılık ve özgünlük sergilemek zorundadır. Evet, sanat halk için olduğu zaman, sanat olmaz. Önemli olan  kitleleri tek düzelikten sıyırtıp dönüşmüş, değişmiş, daha önce tanışılmamış sanata dahil edebilmektir. Çünkü sanat da heyecan yaratabilmelidir öğrenme gibi toplumsal değişim için. Yoksa yeniliğe kapalı olanların savunduğu gibi "aslını bozmayalım tutuculuğuyla" duya-duya, göre-göre aşina olduğumuzdan dolayı sağırlaştığımız, körleştiğimiz tek seslilikle kültürümüzün mozaikliğini nasıl evrenselleştirebiliriz ki? Afrikanın en ücra "tamtamları" bile aslını koruma kaygısı olmadan kültürlerini uluslararası arenaya taşıyabiliyorlarken, biz hala ilkel tınılarla var olmaya çalışıp anlaşılmadığımzı iddia ediyoruz. Sen oryantalizmi Avrontalizme dönüştürmeye cesaret edemezsen, batı sounduna belli-belirsiz duyulabilen doğu "sample" ı olmaktan öteye gidemezsin. Bir de Batı kültüründe yetişmiş gen-ç-lerimizi ithal edip tek seslileştiriyoruz, oryantalleştiriyoruz tıpkı yıllar önce popüler olmuş Avrupalı şarkıcılara Türkçe söyletmeye çalıştığımız gibi. Müziğin dilinin evrensel olmasına rağmen biz hala "Ne anlıyorsun da dinliyorsun ki o covurca şarkıları?" ayaklarındayız. İşte o yüzden vokalsiz müzik de gelişememiştir ya bu topraklarda. Bir tarafından hangi milliyetten olduğu belli olmalıdır yapılan iş ne olursa olsun. Japonya'dan Kitaro'lar çıkar, nüfusu on milyon diye küçümsediğimiz Yunanistan'dan Yann'iler çıkar ama bizim ülkemizde bir Ahmet Koç çıkar, o da gene bağlamalı şekilde. Oysa 60'larda, 70'lerde müziğimizin orkestra gruplarının kum gibi kaynadığı altın çağını yaşadığı dönemlerde enstrümantal diye adlandırılan vokalsiz çalışmalar o kadar yapılırmış ki, star olan orkestralarmış, şarkıcılar vokal olarak onların bir parçalarıymış. Günümüzde sadece popstarlar var artık müziği, müzisyeni olmayan. Oysa bir şarkıyı şarkı yapan onun düzenlemesidir, orkestrasyonudur. Tabi vokal çok önemli ama iyi kullanabildiğin güçlü ve güzel bir sesin varsa. Şimdi günümüzde aranjeler de dijital, vokaller de. Yakında onlara da gerek kalmayacak. Çünkü Japonya ilk sanal  pop starını üretti, kitlelere konserler veriyor turnelere çıkarak. Belki sahte popstarlardan daha iyi olabilir, en azından neyi ve kimi dinlediğimizi bilerek. Çünkü bir şarkıcının para kazanmak için pop star geçinerek afyon etkisi yaratmasının dönemi çoktan geçti. "Aynı nakaratı""Single'ım çıktı" diye asgari ücretli bir emekçinin bir günlük yövmiyesine kakalamaya çalışıyorlar, sonra da korsanı suçluyorlar, interneti suçluyorlar "satmıyor" diye. Konserlerden götürdükleriniz ne olacak? Albümleriniz de reklamınız olsun. Medyaya reklam için para ödenmiyor mu, müzik kanallarında klipleriniz dönsün diye sponsorları aracı etmiyor musunuz? Ha albümleriniz de bedava olsun da, halkı eğlencesiz bırakmayın. Villalar yerine dairelerde yaşayıverin, pahalı arabalarla hava atmak yerine ucuz arabalarla sadece ulaşım için yolculuk edin, yaşamınızı daha ucuza getirin dünyanın kaynaklarını ziyan etmek yerine. Zaten kazandıklarınızı gerçek sanata yatırma sorumluluğunuz olsaydı "cıstak-cıstakların" esiri olmazdı  müzik bu topraklarda. Unutulmasın ki sanat lüks bir yaşamla değil, sosyal sorumlulukla beslenir, gelişir ve bir işe yarar.

Konu Cem Adrian' dı ama uzadı. Cem Adrian'ı televizyonlarda, or'da-bur'da fazla değil hiç görmüyoruz hatta. Kliplerine bile rastlamadığımıza göre yaptığı işlerin pek kitle popüler kültürüne hizmet etmediği açık. Ama buna rağmen Facebook'tan anladığımız kadarıyla gizliden gizliye en büyük hayran sayısına ulaşanlardan biri olması aslında, yeniliğe açık bir zeminin olduğunun da göstergesi. Demek ki yıldızlığa giden yol bilindik, öğrenilmiş yollardan geçmeyebiliyor. Müziğin-sanatın da sadece talep edilenin olmadığı, sunulanın da kabul edilebildiğinin kanıtı, Üstelik ne olduğunun, kim olduğunun öneminin olmadığı.

Sanatçı kendi olabilmelidir topluma ters de olsa. Çünkü özgüvenli bir duruş evrensel bir saygıyı da beraberinde getirecek, ne olduğundan, kim olduğundan çok "faydacı olan" ne yaptığına değer verilecek, yaptıkların hakim güç tarafından reddedilmeni engelleyecek, kendi varoluş için ifade zorunluluğundan kurtaracaktır. Varoluşun reddedilen kimliğinden olmamalı enerjinin boşa gitmemesi için. Yaptıklarınla, yapacaklarınla alakalı olmayabilir doğanın genetiksel kimliği. Bunun mücadelesini vermeden reddedilmeyiş sanatla mümkün olabildiği için, sanatçıların heteroseksizme rağmen sahte olmayan samimi-gerçek duruşu çok önemli, çok gerekli. Çünkü sanat bu anlamda çok güçlü bir ifade aracı. Onun için sanat yok sayılıyor, yok edilmeye çalışılıyor ya.

"Sen şu musun, bu musun?" sorularına "Evet ben o dediğindenim" demek de farklılıkların reddedildiği bir toplumda ayrımcılığın önüne geçilmesi için gerekli ve önemli ama senin ne olduğunun öneminin kalmadığı bir konumdaysan ve kim olduğundan dolayı bir zarar görmüyorsan, doğanın gerçeklerini-doğanın yapısını savunmak bir kaçış değil en güzel tanımlama, en güzel ifade ediştir. Zaten asıl mücadelemiz de kim olduğumuzdan çok bizi var eden hamurumuz-doğal gerçeklerdir. Yok sayılan zaten bireyler değil heteroseksizme ters düşen doğanın inkar edilemez yapısıdır. Kim olduğunu haykırmadan neyin parçası-doğanın parçası olduğunu anlatabilmek evrenin verdiği fırsatları değerlendirebilmekle mümkündür. Cem Adrian'da yeteneklerini orjinaline uygun değerlendirebilenlerden olduğu için tektir, hak ettiği değeri fazlasıyla görecektir kendisi olmaktan ödün vermediği için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder