İtinayla Eşcinsellik Görünür Kılınır
Ülkenin en büyük müzik-market zincirinin memleketim şubesinde Türkiye'nin gay ikonu Cem Adrian'ın son albümü "Kayıp Çocuk Masalları"ı büyük ihtimal öpüşen iki erkeğin resmi eşcinselliği çağrıştırdığı için olsa gerek, arka kapağı önde olacak şekilde rafta ters çevrilmiş olarak gördüm. Ben de homofobiye inat bütün aynı albümün ön kapağı önde olacak şekilde bütün rafa sıralamaya karar verdim ama sadece iki tane kalmıştı albümden. Olsun, iki albümü de Cem Adrian öpüşürken görünecek şekilde yerleştirdim , homofobinin altında kalmadım ya.
Bu albümün ön kapağını ters çevirerek görünmez hale getiren mağaza çalışanlarından biri olma ihtimali neredeyse yok gibi düşünürsek, hangi yaş grubundan, hangi cinsiyetten, hangi eğitim seviyesinden, hangi kültürden birisi yapmıştır acaba? Bence içselleştirilmiş homofobiye sahip bastırılmış bir eşcinsel olma ihtimali çok yüksek. Çünkü eşcinselliği bilmeyen, orta yaş grubundan muhafazakar birinin bu mağazada işinin olmayacağını düşünüyorum hemen-hemen her gün müzik-kitap marketlerinde dolaşan biri olarak. Eşcinselliğinden kurtulma derdi olan, kendisiyle barışamamış gençlerden-üniversitelilerden biri olma ihtimali yüksek öpüşen iki erkek ona ayna tuttuğu için. Önce kitap-müzik mağazası olduğu için eğitim seviyesinin düşük olmadığı konusunda uzlaşalım. Çocuklarının eşcinsel olmasından korkan anne-babalar yapmış olabilir bu işi kötü örnek olmasın diye. Kadın mı-erkek midir? Erkek egemen toplumda erkekler daha homofobik zannedilse de, kadınların daha derinden ve daha sinsi homofobilerinin olduğuna inanıyorum. Ne kadar erkeklerden muzdarip olsalar da, heteroseksizmi besleyen zemin kaynağı olarak kadınlar erkekliğin daha bir savunucusu. Bakmayın kadınların eşcinsel dostu göründüğüne, onlar da heteroseksizmin dişi versiyonları olduğu için kendi yakınları eşcinsel olmadığı sürece eşcinselliğe karşı çıkmıyormuş gibi görünüyorlar sessiz kalarak. Oğlu, sevgilisi, kardeşi eşcinsel çıktığı zaman farkı kalmıyor erkeklikten. Tabi heteroseksizmi içselleştirmiş kadınlıktan bahsediyorum.
Aslında homofobinin yaşla, cinsiyetle alakası tabii ki yok. Bu tamamen heteroseksist kültürün egemenliğiyle, baskınlığıyla, toplumdaki seviyesiyle alakalı. Bu kültürden kendini soyutlayabilmiş eşcinseller dahil hiç kimse yok denilebilecek kadar-istatistiki veri oluşturamayacak kadar düşük. Eşcinselliğin görünürlüğüne en az heteroseksüeller kadar eşcinseller de karşı ne yazık ki. En acısa da bu-insanın kendine karşı olması ya. Sen kendine düşman olursan, düşmanların seni ne yapmaz ki? "Al silahı, öldür beni" diyor sanki eşcinseller.
80'li yılların ortalarında başlayıp, 90'lar boyunca eşcinsellik konusunda daha görünür ve mücadeleci olan kuşağın, son on yıldır hakimiyeti altında yetişmiş muhafazakar dönem kuşağından daha cesur olduğuna inanıyorum. "Bizler"e eşcinsellik mücadelesi adına önceki kuşaklardan hiçbir miras kalmamasına rağmen ailelerimize er veya geç açılabilmiştik. Ama şimdi kuşak bırakın aile ve çevreye açılmayı, kendilerine bile açılmayı iptal etmiş durumdalar. Ondan da ötesi bilinçli bir eşcinsel olmak gibi kaygıları bile yok. Gizli-saklı yaşanan cinsellikten ibaret eşcinsellik ne kadar kolay ve daha çok yaşansa da. Ama yaşanılan sadece yasak bir cinsellikten ibaret işte.
İnternet eşcinsellerin kendilerini gerçekleştirmek için kaçırılmaz bir fırsattı ama kolaycılığından dolayı yer altına ittiği için de görünürlüğü sonlandırdı, mücadelenin somutlaşmasını engelledi. Çok baskı altındaki toplumların veya daha fazla özgürlük isteyen batılı toplumların sokaklara dökülmek için organizasyonun bir aracıydı internet olması gerektiği gibi ama insanın içinde olmadıktan sonra özgürlük, dışarıya yansıması veya kazanılması için teknoloji bile yetersiz kalıyor, hatta baskıların-bastırılmışlıkların gazını alıp, "insanların canlarına tak" etmesini engelliyor, özgürlük mücadelesine gerek kalmıyor.
2000'li yıllara gelindiğinde eşcinsel hakları konusunda epeyce yol alında ama toplumsal geriye gidiş mi desek, olunması gereken noktatada olunmadığı için yavaş mı ilerledik desek, işte bu geri kalmışlıktan dolayı eşcinsellik mücadelesi de olması gerektiği yerde olamadı. On yıllık muhafazakar bir dönemi yaşamasaydık, eşcinsellik ve eşcinseller farklı konumda olabilir-miy-di! Baskılar özgürlük mücadelesine ucundan-bucağından bulaşmışlar için itici güç olabilir ama özgürlüğü poşette uzaktan seyredenler için hiçbir anlamı olmayabilir.
"Ben eşcinselliğimi ancak çevremden uzak bir şehirde yaşayabilirim. Ailem asla kabul etmez. Eşcinsellik içinde ailemi kaybetmeyi göze alamam." Bu düşünceden farklı düşünen eşcinseller var mı acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder