İnsanın sinüsleri iltihaplanıp hafif bir üşütmede kafası zonkluyorsa, yan tarafta inşaatta çakılan onluk çivilere indirilen çekiçler sanki beynine indiriliyormuş gibi oluyor. Yapılacak öncelikli işlerin sürekli ertelenmesiyse en huzursuz edeni, kaygılı bir yapı için. İnsanın kendini tatmin etmesi en öncelikli olması gereken belki ama, sürekli ego mastürbasyonu da bıkkınlık verebiliyor.
Yazı yazmanın da plan-program çerçevesinde olmasına inanmayanlardanım deneyimledikçe. En güzel yazı da ,insanın kendini en güzel ifade edebilmesi diye düşünüyorum. Anlatacakların seni tatmin etmedikten sonra, hep eksik hissediyorsun ifadeni.
Bugünlerde ise içimdekileri dışarıya aktarmak pek içimden gelmiyor. Kendimi dinlemek, miskin-miskin mevsime uygun yorgunluğumu dinlendirmek istiyorum yaza enerjik olabilmek için. Çünkü yapılacak daha çook iş var!
Bugün değinmek istediğim tek konu, Halil İbrahim Dinçdağ'ın çeşitli bahanelerle eşcinsel olmasından ve görevini yapamamasından dolayı maddi-manevi zararlarının tanzimi için futbol federasyonuna açtığı davanın görüşülmesine az bir zaman kala, İstanbul Lambda Eşcinsel Derneğinin hepimizin Halil İbrahim olmamız gerektiğine dair yaptığı çağrı.
Yeryüzünde, ülkemizde milyonlarca eşcinsel var ama kaç tane "eşcinseliz" diyebilecek kapasitede eşcinsel var ki, Halil olabilsinler? Kendi başlarına bile bir olumsuzluk gelince, "eşcinselliğimiz duyulacak, el aleme rezil olacağız" diye korkanlar mı Halil İbrahim'in yanında yer alacaklar? "Eşcinselliğimiz öğrenilecek" diye bir araya gelemeyen eşcinseller, bir eşcinselin başına gelen ayrımcılık için mi bir araya gelecekler, güç oluşturup destek verecekler?
Son on yılda gelinen nokta heteroseksizmin, "erkeklerin çok eşli olması" gerektiğine dair meydanda-medyada çığırtkanlık yapabilme noktasıysa, eşcinsellerin veya heteroseksim mağdurlarının bu duruma sessiz kalarak veya direkt olarak destek vermesiyse çok zavallıca.
Hep derim, hep derler ya uzmanlar bile, "Heteroseksizm tarafından işlenen suçların, cinayetlerin, yapılan ayrımcılıkların sorumlusu sadece erkeklik değil, buna zemin hazırlayan sessizlik" diye, bunun her gün bir çok heterosesksit hareketle tescil edilmesi sorunun önce kendi içimizde-kendimizde halledilmesi gerektiğinin göstergesi.
Önce kendimiz, kendimizi insan yerine koymuyoruz, koymamız gerektiği halde. Sen kendini üçüncü sınıf olarak görürsen, iktidarı elinden bırakmayan heteroseksizm de senin haklarını elinden alır tabii. Bu dengesizlikten, adaletsizlikten heteroseksizmi direkt destekleyenlerden çok sessiz kalarak iktidar ve sözcülerine cesaret veren, ezile-ezile ayrımcılığa maruz kalanlar sorumludur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder