Bu gün Pazar;
Üniversite eğitimi alabilmek için öğrenciler kendileri için ayrılan kontenjana dahil olabilmek adına yarışıyorlar. Oysa herkesin yapısı, karakteri farklıdır ve kendilerini geliştirebilecekleri bir eğitim alan vardır, mutlaka olmalıdır da. Dışarıda kalanlar eğitim haklarından yoksun kalacaklar. Bu sistemin savunulabilecek bir tarafı var mıdır gerçekten?
Sen mi çözüm bul diyorsunuz? O kadar kolay ki. Önce bilim dışı ideolojilerinden, İdeolojilerine alet edeceğin eğitimsiz çoğunluktan vaz geçip nüfus planlaması yapacaksın daha çok kişiye eğitim verebilmek için. Bu kadar basit. Az insan ama eğitimli, bilgili, bilinçli bireylerden oluşan bir toplum. Bunu başarmak çok kolay, başaranlar olduğuna göre.
Bir devlet bütçesini eğitim önceliğine göre ayarlamalıdır. Gerisi kendiliğinden çorap söküğü gibi gelecektir. Bilim yoksunluğundan dolayı adalet duygusu gelişmeyip eşitlikçi olmadıktan "Hep bana, hep bana" dedikten, hep banacılığı normalleştirdikten sonra, önce ekonomini düzeltsen neye yarar ki. Tabi böyle olduktan sonra eğitimi düşünenler bile, karnını doyurma mücadelesinden dolayı önceliklerini mecburiyetten değiştirecektir. İstenen de bu değil mi zaten!
Lady Gaga "Ben Böyle Doğdum" dediği şarkısının Malezya'da yasaklanmasına sert tepki göstermiş. Ünlü Şarkıcı Lady Gaga, "Born This Way" şarkısının Malezya’da sansürlenerek radyolarda çalınmamasına sert tepki gösterip Malezyalı hayranlarından seslerini yükseltmelerini isteyerek protesto talebinde bulunmuş. Yasaklanan şarkıda "Gay, lezbiyen veya transeksüel farketmez, ben doğru yoldayım" sözleriyle eşcinsel haklarına dikkat çeken Lady Gaga, "Bu sözlerin radyolarda çalınmasını isteyen tüm gençler sesinizi yükseltip, duyurmak sizin göreviniz. Kendi toplumunuzun özgürleşmesini istiyorsanız yapabileceğiniz her şeyi yapmalısınız. Çağrıda bulunmalı, durmamalı, barışçıl şekilde protesto etmelisiniz" demiş.
Fransız sanatçı Eric Simone'da "Nue York" adını verdiği projesiyle "Çıplaklık hakkını elde etmeden özgürlük olmaz" diyerek gönüllü model bulamayınca kendisinin çıplak poz verdiği New York sokaklarında çekilmiş pozlarından oluşan çalışmalarının sergisini açmış. Bu çalışmasının Paris Moda Haftası'na eleştiri olduğunu söyleyen sanatçı “Çıplaklık hakkımızı elde etmeden diğer özgürlüklerden konuşamayız. Sosyal sınıfımızı ortaya koyan en belirgin durum kıyafetler. Onlar olmadan daha eşitiz” demiş.
Güneydoğu Asya ülkesi Myanmar’da bir kişiye doğaya zarar veren plastik torba stoku bulundurduğu için 15 gün hapis cezasına çarptırılmış.Bu haberi okuyunca hala marketlerden plastik poşetlerle alış-veriş yaptığımız için utandım. Çünkü doğa sentetik maddeleri ancak bin yılda eritebildiği için her yıl milyonlarca hayvan ölüyor bu poşetler yüzünden.
Kanada'da ise fok katliamı devam ediyor. Fok öldürme kotasına bugüne kadar ki en yüksek rakam olan 468 bine çıkarmış hükümet.
Bazılarının toz kondurmadığı Libya'da vücudu yara-bere içinde olan bir kadın yabancı gazetecilerin kaldığı otele gelerek kendisine 15 Kaddafi askerinin iki gün göz altında tutarak tecavüz ettiğini söylemesinden sonra apar-topar deli muamelesi yapılarak polis tarafından bilinmeyen bir yere götürülmüş. Bizim askeriyede de iki ere tecavüz edilmiş. Birine komutanı tarafından, birine de askeriyede kim olduğu tespit edilemeyen üç kişi tarafından.
Bodrum'da da turizmin kalitesini düşürdükleri gerekçesiyle jigololuk yaptığı iddia edilen 6 kişi tutuklanarak gözaltına alınmış. Jigolo avına çıkan polis yetkilileri yaz sezonunun gelmesiyle birlikte bu tür operasyonların artacağını söylemiş.
Şairim-yazarım Küçük İskender'de Türkiye'de eşcinsel şairler antolojisi çıkaramaması yüzünden çok üzgünmüş. "Kendisi hayatta değilse ailesi karşı çıkacaktır ya da adım geçmesin diye kendisi rica edecektir. Anadolu’nun bir şehrinde yaşayan bir gay gencin tutunabileceği kim var Allah aşkına? Biz kendimizi saklarsak, bu insanı tek başına bırakırız. Hepimizin cinsel kimliğini açıklaması bu noktada gerek." demiş.
Demek ki eşcinselliğin saklanmasının mahremiyetle falan hiç alakası yokmuş. Bastırıldıkça daha cinsiyet ayrımcılıkları, tecavüzler, katliamlar, duyasızlıklar gırla gidiyor. Ne zaman çırılçıplak kaldık, ne zaman mahremiyet diye bir şey kalmadı, o zaman tam anlamıyla özgürlük ve demokrasi olacaktır kendi gerçeklerimiz bize mahremiyet bahanesiyle baskı unsuru olarak dönmeyeceği için, bastırılmışlıklar bomba etkisiyle masumların üzerinde patlamayacağı için.
Howard Melton şöyle diyor: "Kadının dekolte giyim, makyaj vesair unsurlarla erkekleri cezbedişini doğru bulmayan ve bu cazibeyi kadının başına gelebilecek cinsel taciz ve tecavüzü makul gösterecek bir neden olarak kabul eden erkek davranışı klinik bir vakadır. Bu davranışta, kadının cezbetme gücünü şiddetli kıskanma duyguları yer almaktadır. Bu durum 'latent homosexuality' denilen gizli eşcinselliğin en belirgin özelliğidir. Özellikle kapalı ve muhafazakâr toplumlarda yetişen ve kendileri bizzat taciz ve tecavüze uğrayan erkeklerin ileri yaşlarda bu klinik bulguları göstererek kadınların cazibesini aşağılamaları yaygındır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder