26 Ağustos 2023 Cumartesi

HAYIRLI CUMARTESİLER!

Bugünlerde Türk Hafif Müziği sayfama çok zaman ayırdığım için, diğer sayfalarımı ihmal ediyorum. Biraz manevi duygulardan bahsetmek istiyorum bugün. Herkesin manevi anlayışı yetiştiği ortama ve yapısına göre farklılıklar gösterir. Tabi belirleyici olan insanın genetiksel yapısıdır. Çünkü, mesela bazıları dağ başında yaşar dine inanır, bazıları dini bir ortamda yetişir ama hayata daha bilimsel gözlerle bakar, çevrenin baskısı bile şekillendiremez onu. Zaten etrafınıza şöyle bir bakarsanız; dine inananların bilimsellikten ve özgürlükten uzak, inanmayanların ise daha demokratik, daha özgürlükçü, daha bilimsel ve gerçekçi, hayatlarını dinden bağımsız yaşadıklarını görürüz. Hatta şöyle ki, dine inanmayanların daha vicdanlı, daha duyarlı, daha adil, daha eşitlikçi olma durumu söz konusudur. Dine inanan bir kişi hayvan ölümünü normal karşılarken, dine inanmayan bir kişi bütün canlıların eşit yaşama hakkını savunup, onları korumaya ve kurtarmaya çalışır. İnançlıların gözünde hayvan bir maldır mesela, inançsızların gözündeyse hayatın bir parçası, doğayı var eden unsurlardan biri.  

Bugün günlerden Cumartesi. Cumartesileri çok severim. Çünkü kapitalizmin dışında bir zaman dilimidir. Bugün çalışmayarak köle olmazsınız, okula gitmeyerek keyif yapabilirsiniz, kısaca tatildir, hayatı keyfince yaşamaktır, tabi sömürgeci sistemin işçileri Cumartesi günü çalışmaya zorladığı bir coğrafyada yaşadığımızın da farkındayım, onun için değerlidir şahsım adına, hatta kutsalımdır! O yüzden Cumartesilerime saygı gösterilmesini isterim.

Ben öte dünyaya, cennet-cehennem kavramlarına, dine inanmayanlardanım. İnsanlarda şöyle bir algı var; eğer bir insan inançsızsa, vicdansızdır, duyarsızdır, kısaca kötü bir insandır. Oysa ne alaka. Eğer bir insan akıllıysa bilinçlidir, ve dolayısıyla erdemlidir. Ama bilinçli insanlar şekilci-toplumsal olmayıp mantık çerçevesinde hareket ettikleri için, vicdansızlıkla itham edilebilirler, edilirler de. Çünkü çoğunluğa uymuyorsan, nefrete hedef olmaktan kurtulamazsın. Diyebilirsiniz ki, sen de çıbanbaşı olma ve herkese uyuver. Yani bu şu demek oluyor; sen kendin olma, kendin olmaktan çoğunluk için vazgeç. Vazgeçe vazgeçe bireysellik diye bir şey kalmamış zaten. Benim kaç tane hayatım var; başkaları için fedakarlık yaparak niye mutsuz olayım ki? Beni, ben olarak kabul etmeyenler, benimle hiç görüşmesinler.

Ben cennetin de, cehennemin de bu dünyada olduğuna inananlardanım. Bu dünyada her türlü kötülüğü yapacaksın, her türlü sevgisizliği, saygısızlığı, anlayışsızlığı, hoşgörüsüzlüğü yapacaksın, sonra bir çok şeyi öte dünyaya bırakacaksın. Nasıl bir şey bu gerçekten? Bu dünyada ne yaparsan, sen o'sundur. Eğer bu dünyada erdemli yaşamamışsan; öte dünya beklentileri, dilekleri sadece bir kendini kandırmadır.

İnsanlar din çerçevesinde bir şeyler yapıyorlar. Mesela kurban kesiyorlar. Ne için? Tanrı için! Tanrı'nın buna gerçekten ihtiyacı olduğuna mı inanıyorsunuz? Hangi Tanrı diye sormuyorum bile. Fakirleri doyurmak için mi kurban kesiyorsunuz? Niye 3/2'sini dağıtmayıp deepfreeze atıyorsunuz, kıyma yapıyorsunuz, kavurma yapıyorsunuz? Benim gördüğüm kadarıyla, kurban demek bol bol et yemek demek. Hadi inkar edin, çarpılısınız bak! Eğer amacınız insanları sevindirmekse, gelirinizin 3/1'ini yardım olarak dağıtın. Tabi sıkar değil mi? İki yüzlüler sizi! Bakınız ben işçi emeklisiyim ve maaşımın en az 3/1'ini sokak hayvanlarına mama olarak dağıtıyorum. Bazen hayvanlar için ek giderlerle bu oran daha da yükselebiliyor. Bakınız ben geri zekalı değilim. Dine de inanmıyorum ama vicdanlı biriyim. Ben bir insan ölünce falan arkasından güzel temenniler bulunmayı beceremem. Çünkü içimden gelmez. Çünkü toprağa karışıp humus olacak. Bir insan bu dünyada ne ise, o. Ben bir insanla ne kadar sevgi saygı içersinde olduysam, sonrası yoktur benim için. Onun dışındaki yapılan her şey benim için akıl dışılıktır. Bu benim kendi düşüncelerim. İnsanlar istedikleri şekilde nasıl mutlu olacaklarsa, o şekilde maneviyat yaşayabilirler ama benim manevi anlayışım, benim cennetim cehennemim sadece yaşarken. Ölenlerin arkasından yapılanlar, benim için sadece geride kalanların vicdanlarını rahatlatmak için yaptıkları bir tatmin şeklinden başka bir şey değildir. O yüzden maneviyatınızı yaşadığınız süre boyunca gerçekleştirin. Bugün bir hayvanın karnını doyurup başını okşadıysanız, benim için en kutsal ibadet şeklidir. Bir yaşlının size selam verip sizinle sohbet etme isteğini kırmadıysanız ve onun yaşama umudunu tazelediyseniz, bir insanın öldükten sonra arkasından okunan duadan daha değerlidir bu. Şahsen ben bunları yaptım bugün. Tamam sokak kedilerine mama vermek benim bir rutinim, becerebiliyorsanız sizin de rutininiz olsun ama beceremezsiniz siz yaa, çünkü böyle bir duyarlılık yok sizde, ama ama bir yaşlı kadın bana selam verdi ve beni durdurdu ve benimle sohbet etti. Pozitif bir enerji oluştu ortamda. Çünkü onu dinledim, o da mutlu oldu. Sonra yaşlı bir insanı daha kırmadım... Yaşlı demişken, sadece anne-babanıza bakmaktan ibaret değildir bu sorumluluk, gerçi onu da yapmıyorsunuz da... Bugünkü ikinci yaşlı dedi ki, evlatlarım kabul etmiyor, yaşlılar yurduna gitmeyi düşünüyorum. Bana imkan versinler sadece kedilere değil, bütün yaşlılara da bakarım. Eğer vicdan yoksa, ebeveynleriniz de sizin yanınızda yaşlanıp hayata veda etmedilerse, dediklerimi anlamak isteyeceğinizi sanmıyorum. Ben bir çoğuna göre vicdansız, duyarsız, günahkar, hatta deli biriyim; keşke binde birim olabilseydiniz. Vicdan ve duyarlılık konusunda niye mütevazi olayım ki, takdiri niye duyarsız bir topluma bırakayım ki; bana deli gözüyle bakan bir topluluğun onayına ihtiyacım yok; asıl onlar benden ders çıkarmalı. Hayırlı Cumartesiler!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder