Ne tuhaf değil mi; 22 senedir Türkiye'de ekonomi ve demokrasi her geçen gün daha kötüye gidiyor ve buna rağmen iktidar ve seçmen bu kötü gidişatta ısrar ediyor. Burada bir yönetememe ve yanlış seçme durumu söz konusu ve bunun görmezlikten gelinmesi, bu kötü gidişatın artık kanıksanması ve normal olarak algılanmasıyla alakalı olsa gerek.
Seçimlerin tutuğun parti yarışı değil de kendi kendini eşit, özgür ve sağlıklı bir şekilde yönetebilme olduğunu bilseydi keşke insanlar. İnsanlar bilmiyor kötü gidişatın sebebinin yanlış yönetimler ve yanlış seçimler olduğunu. İnsanlar bilmiyor ki dövizin yükselmesinin ve dolayısıyla yaşam koşularının ekonomik olarak kötü olmasının sebebinin yönetenler olduğunu. İnsanların kötü yönetime boyun eğişinin sebebinin cahillikten başka bir açıklaması olamaz. Ama insanlar cahil olduklarını da bilmiyor. Çünkü cahil olmayan bir insan boyun eğmek yerine sorgular. Yöneticiler kendisinin 10-15 katı maaş alırken ve de başa geçmeden önce sıfırken, sonrasında trilyoner olurken; insan kendisinin açlık sınırının altında yaşamasına şükür diyorsa, yaşasın kral diyorsa; bu gerçekten sağlıklı bir durum değil. Siyaset iktidar olup cebini doldurmak yeri değil, tam tersi toplumun refah durumu yükseltmek için talip olunan bir yer. Niye hayır diyemiyorsunuz ki, niye itiraz edemiyorsunuz ki? Korkunuz ne? Dünyanın bir çok ülkesi çok kısa sürelerde refah düzeyi yüksek toplumlara dönüşürken, insanın barınma yani ev ve beslenme güvencesinin bile olmamasının ve buna eyvallah demesinin akıl ve mantıkla hiç alakası yok. Tabi onlara sorsan bizi kıskanıyorlardır, bütün dünya bizi kıskanıyordur. İktidarların en büyük afyonu din elden gidiyor, vatan elden gidiyor, aile ve ahlak elden gidiyor yaygarasıdır. Oysa insanlar sağlıklı beslenemedikleri için beden ve kafa sağlığı bile olmayan bireylere dönüşmüşler. Nasıl sağlıklı beslenebiliriz diye düşünmemiz gerekirken, bari ekmek pahalanmasa diye dua ediyoruz. Aslında istenilen durum tam da bu; daha kötüsü olacak diye insanlar hallerine şükrettiriliyorlar. İnsanlar kötü yaşama alıştılıyorlar ve yavaş yavaş her geçen gün bile isteye kötüye götürülüyorlar. Çünkü insanlar iyi yaşarlarsa, itiraz ederler. Dolayısıyla insanlar daha iyi yaşama umudu ve daha kötüsü olmasın diye şükrettirilerek ömürlerini tüketip gidiyorlar. Bazıları saraylarda yaşarken, bazıları barakalarda yaşamıyor bile, sadece ömürlerini tüketiyorlar. Oysa her insan kendisine yetebilecek kadar üretiyor ama onlar sadece birer köle muamelesi görüyor, yöneticiler de günlerini gün ediyor. İnsanlar o kadar cahiller ki, destekledikleri sistemin kendilerini zerre kadar bile düşünmediğini, kendilerine birer köle gözüyle baktığını göremiyor. İnsanlar ömürlerini kirada geçiriyor ya da ev taksidi ödeyerek. Sonra bir bakmışsın, yemek yiyecek diş kalmamış ağızlarında, yürüyemiyorlar bile. Ama gene de yaşasın kral demekten vazgeçmiyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder