Baştan kimsenin manevi duygularını rencide etmemek olduğunu belirteyim de, zaten çiçeğin böceğin bile kendisiyle eşit yaşama hakkına inan biri olarak, benim insanları üzmek gibi bir derdim olabilir mi, bir kaç gündür sosyal medyada deli bir kızın hayvan taklidi yaptığı videosu dönüyor ve altına yapılan yorumların neredeyse tamamının dogmatik olması, gökyüzünden şifa dilenmeis falan, gerçekten şartellerimi attırıyor. Arkadaşlar, kardeşler, güzel insnalar... Biz 21. yüzyıldayız ve artık bazı bilimsel-genetiksel gerçeklerin olduğunu akıl edelim, bu kadar maneviyatınızdan muzciler beklemeyelim. Biliyorum, dogmatik olmak da genetisel bir durum ama insan bilgilenerek kendini maneviyata-dogmatizme-gerçek dışılıklara bu kadar kaptırmayabilir. Çözüm aramak, hatta gerçekleri kabul etmek bile, bir şeyleri gökyüzüne havale etmekten daha çok işe yarayacaktır. Bir şeylerin iyileşmesi, iyi olması için isteyelim ama bu istekleri misal dilek ağacına çaput bağlamak şeklinde değil de, eğer çözümü varsa bunun için çabalayarak veya değiştirilmesi mümkün değilse de onu-o şeyi, kendi seviyesinde en iyi yaşatmaya çalışalım.
Evrenim herkese sevgi ile mutlu olmanın ne kadar kolay ve paha biçilmez olduğunun ışığını yaksın... Sabahları bir kuble meleklerin sevgisinden alırsanız, o gün akşama kadar pozitif enerjiniz yüksek kalır. Sendromsuz Pazartesiler, iyi hafta başları...
Sevgili İrem, bilirsin seni sevgi arsızı olduğun için değil, akılını sevdiğimiz için severiz; dolayısıyla çok gerçeksin. Bu sevgilinmiş öğrendiğimiz kadarıyla. Sana göre yakışıklı, ben ise kaslı erkekleri kaportasını yamultmuş olarak görürüm. Sen de sevilmeyecek biri olmadığın için, bu adamın sana olan sevgisinden şüphemiz yok. Sen de görsellk konusunda bir türlü komplekslerinden kurtulamadığın için şekilcisin. Adeta bakın ben seviliyorum, nahan da seviliyorum demek istiyorsun. Amaaa, insan aklına, bu delikanlı da şöhret olmak istiyor duygusunu getirmeden edemiyor. Zaten uzun süreli bir aşk falan dilemiyorum; hayat kısa, ve aşklar da tükenir. Yaşa kız dibine kadar yaşa! Havanı da at görgüsüzce!
Evrenim vicdanımı körelt benim. Bu sene sokaktan hamileyken getirdiğim ve doğuran kedilerin kısırlaştırılması için hayvan hastanesiyle konuştum. Yüreğim parçalandı. Doğaya müdahale edilmesi çok canımı acıtıyor. Canlarının yanmasından çok psikolojileri, korkuları üzüyor beni. Araba kaportasından çıkarttığım ve 6 aylık olan yaramaz kız Monik göndermek daha çok üzüyor. Keşke onların yerine defalarca benim kısırlaştırılma şansım olsaydı... Kalbime bir tane balyoz indiresim geliyor sertleşmesi için...
İnsan anlamaz mı yaa bir eşcinsel olarak insanların homofobik-eşcinsellik karşıtı tutumlarını; o insanlarla karşılaştığım zaman beynimde negatif enerjiler depreşiyor ve kimyam bozuluyor. Dolayısıyla onlara öküz gibi bir bakış fırlatmaktan kendimi alamıyorum... Ah vicdanım kanamasa, onların aklını başına getirmesini öyle bilirim ki, beni görünce iliklerini düğmelemek zorunda kalırlar. Ama takozları insan etmek için uğraşmaya bile değmez. Benim korkum sadece vicdanımdan. Yoksa aklın alt edemeyeceği hiçbir şey yoktur hayatta... Akıl ve vicdan birarada olunca, insan kötülük yapamıyor, eli kolu bağlı kalıyor... Yoksa insanların anlayacağı dilden intikam almasını benden daha iyi beceren olamaz şu dünyada... Homofobik insanlara bakıyorum da, aslında o kadar korkak ve zavallı insanlar ki... Üf desen sinecek delik arayacak türden. Ama ben bana bahşedilen hayatı zehir etmek istemiyorum kendime... Bana yaşatılanlardan dolayı evet kalbim taş kesildi insanlara karşı ama kendime olan sevgi ve saygım, işte o sınırda durduryor beni... Bende de bardağın taşma noktası olur ve ne yaptığımı bilmeyecek kadar kendimi kaybeder, gözüm döner mi bilmiyorum...
Fotoğraf gibi resim, bana göre resim değildir. Kişiye özel fırça darbeleri, bizim beynimizde-hayal gücümüzde sanat eserine bir estetik bakış açısı katabilecek bir pay bırakmalı.
Devletin en yüksek mercileri, son yıllarda ve özellikle seçim sürecince eşcinselliği sapıklık gibi göstermekte hiç sakınca görmediler. Oysa...
Eşcinsellik de heteroseksüellik gibi bir cinsel yönelimdir. Her insan ya eşcinsel, ya da heteroseksüel doğar; insanların cinsel yönelimlerini sonradan seçtiğine mi inanıyorsunuz? Peki siz niye heteroseksüelliği seçtiniz, eşcinseller niye eşcinselliği seçmiş olabilir? Milyonlarca eşcinsel yanılıyor olamaz, doğa yanılamaz çünkü. Eşcinseller de birer insandır, eşcinsellerin de birer ailesi vardır, eşcinseller de vergisini veren, askerliğini yapan, avukat, doktor, öğretmen, vesaire olan ve toplumsal faydası olan insanlardır. Ki vasıfsız da olsalar eşcinseller de insanca yaşama hakkına sahiptirler. Gerçek demokrasilerde insanları cinsel yönelimlerinden dolayı nefrete hedef göstermek bir suçtur. Çünkü eşcinseller bu nefret söylemleri yüzünden öldürülmektedirler. Sizin tanıdığınız biri veya çocuğunuz sırf eşcinsel olduğu için öldürüldü mü? Benim bir çok arkadaşım, kimseye bir zarar vermediği halde sırf eşcinsel oldukları için şiddetlere maruz kaldı ve öldürüldüler ve onların da anneleri, babaları vardı; çünkü onlar eşcinsel gezegeninden ışınlanmadılar; onlar da hayatın çocuklarıydılar. 21. yüzyılda insanların çıkarları için iktidarda kalmak adına politikalarına eşcinsel nefretini-eşcinsel karşıtlığını-homofobiyi alet etmeleri; çağ dışı, insanlık dışı, demokrasi dışıdır. Ve eşcinselliği karalayarak politikalarına alet edenleri destekleyenler de çağ dışı, insanlık dışıdırlar.
23 M
Çok az inan demokrasi için siyaset yapar, çok insan ise çıkarları için. Türkiye'de siyasilerin mal varlıkları niye sorgulanamıyor, milletvekili koltuğundaki kişiler neden milletin sözcüsü olamayıp partilerinin sözünden çıkamıyor? Milletvekili olmak birilerinin sözünden çıkmayıp ömür boyu yüksek maaş almak için mi? İnsanlar emekli olmak için komik rakamlarla karın tokluğuna yıllarca çalışırken, Milletvekillleri niye 4 yılda emekli oluyor? Topluma 4 yılda çok şey kattıkları için mi? Oysa çoğu zaman meclise bile gelmediklerini ve geldikleri zaman da sadece oturduklarını veya oylama yapılırken el kaldırmaları veya karşı partilerin sesini susturmak için bağırmaları dışında bir şey görmüyoruz... Bence milletvekillleri bağımsız seçilmeli, özellikle din üzerinden siyaset yapmaları falan yasaklanmalı. hele insan haklarına hizmet etmeyen milletvekili olmamalı. Mitinglerde baktığımızda, siyasiler resmen nefret söylemlerinde bulunuyorlar, halk için orada değiller de iki kutubun savaşçıları gibiler, toplum da aynı kafadan, yani kutuplaşmış şekildeler ve iyi yönetilmek için değil de taraftar olmak için destekliyorlar siyasileri-partileri. İyi yönetilmek kimsenin umrunda değil; herkes desteklediği partiye körü körüne oy veriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder