Daha düne kadar devlet nerede, çoluğumuz çocuğumuz göçük altında bağıra bağıra can verdi, iktidar kurtarma çalışmalarını engelledi diyordunuz; ne oldu? Bunları hatırlatanlar suçlu mu oldu? Kimse CHP'ye oy versinler diye değil, içlerinden geldiği için yardım etti. Kimsenin amacı yardımların hesabını sormak falan değil, saptırmayın konuyu. Anlaşılamayan; dün iktidara tepkili olanların, şimdi sessiz kalması, niye destekçisi olduğu... Avrupa'dan, dünyadan Türkiye'ye bir Afganistan, bir İranlı gözüyle bakılıyor. Çünkü insan hakları yok, demokrasi yok, eşitlik-özgürlük yok... Tabi yandaşlara göre vardır; çünkü aynı zihniyette olursan, körü körüne desteklersin tarafını. Bakınız, ben bir eşcinselim ve bu ülkede eşcinseller sadece gökkuşağı renkleri taşıdığı için bile tutuklanabiliyor. İstanbul üniveristesi olaylarını hatırlayın. Muhafazakarlar her türlü hakareti, eylemi yaparken sessiz kalınıyor ama insanlar, insanca yaşama haklarını savununca suçlu ilan ediliyor. Eğer konuların dışında olursanız, elbette gerçeklerden bihaber olursunuz. Yobaz-gerici medya her gün eşcinselleri sapıklar diye nefrete hedef gösteriyor. Bu ülkenin en üst merciileri eşcinsellere nefret üzerinden oy toplamaya çalıştı. Oysa bu yapılan Batı'da suçtur. Tabi Batı, bu kesime göre ahlaksız bir kültür ve coğrafyadır. Twitter'da yobazların paylaşımlarını ve cahilliklerini görüyorum da, yemin ederim midem kaldırmıyor, hasta oluyorum... Eşitlik-özgürlük, sadece senin yaşamını karşılayan bir şey değildir; sana benzemeyenleri de kapsarsa, öyle demokrasi olur. Burası İslam ülkesi diye savunma yapamazsın; kimse dogmatik olmak zorunda değil. Artık dünya insanı olmanın zamanı gelmedi mi? Niye hayata hala kapkaranlık bakılır ki? İnsan haklarını, demokrasiyi boşverin; bu iktidar açlık sınırının altında yaşatıyor bizi göremiyor musunuz? Seçim promosyonu olarak yeni 7500 lira yapıldı emeklilik maaşları. Daha düne kadar 3 bin liraydı. Biraz gerçekçi olun; yaşadıklarınızla söyledikleriniz çelişmesin. Örneğin eriğin kilosu kaç lira haberiniz var mı? Tarım ülkesinde mevsiminde erik yiyemiyoruz. Ayrıca 22 senedir aynı kişilerin ülkenin başında kalması kadar adaletsiz bir şey olabilir mi? İkitdarda kalabilmek için meclis çoğunluğuyla sürekli yasa değiştiriyorlar. Şunu da son olarak hatırlamakta fayda var; bu ülkedeki yabancılardan şikayetçi olanlar da, açlıktan şikayetçi olanlar da, hayatın zorluklarını çeken ve standart altı yaşayanlar da gene yandaşlar değil mi? Sanırım kötü yaşamak kanıksandı ve normalleşti. Batı'da kuruşluk zam oldu mu insanlar sokaklara dökülüyor, biz aynı ürünü 2. defa almaya gittiğimizde bile fiyat sabit kalmıyor. Şimdi bütün bunlara razı gelip, çok güzel yaşıyoruz diyenlere beter olun değil de ne denir?
Daha düne kadar elbirliğiyle toplanan milyarlarca para için bu ülkenin zor zamanda güç birliği yaptığından bahsedilip müteşekkir olunuyordu; şimdi ne oldu da "yardımınız batsın" diye yapılan bu yardımlar küçümseniyor. Gerçekten biz unutkan bir milletiz. Acılarımızı da, yapılan haksızlıkları da, iyilikleri de, her şeyi de bir çırpıda unutabiliyoruz. Benim yardım konusunda içim ferah. 1 kuruş bile yardım etmemiştim; ben insanlara yardım etmeyi aklımdan sildim zaten. Çünkü ben zor da kalınca, aynı iktidar bana sen yardımı hak etmiyorsun diye, benden 500 kilo kömür yardımını esirgemişti. Ben düşsem, daha obne diye bir tekme de onlar atar. O yüzden kalbim taş ve akıl-mantık çerçevesinde hareket eden biriyim...
Bu ülkedeki yabancılardan şikayetçi olanlar, açlık sınırının altında yaşayanlar kimler; bu ne yaman çelişki demezler mi?
Benim için özgürlüğe-eşitliğe sırtını dönenler yaşayan birer ölüdür. Nezaketimden dolayı cevap veriyorum onlara!
Dün tenisten dönüyorum, adamın biri yanındakine bağıra bağıra konuşuyor. "Sen Tanrıya inanmak istiyorsan, etrafına bak, her yer delil" diyordu. Bir yaratılış var, ben bing bang derim, İslam dinine göre sen kendi tanrına inanırsın, Batı Hristiyanlığa inanır, Uzak Doğu Budizme inanır, vesaire ama bu seni tek doğru yapmaz ve bırak başkalarını eleştirmeyi, senin kendi inancını bağıra bağıra tanıtma hakkını bile vermez. Ben her gün eşcinsel marşı çalsam hoparlörlerden, saygı duyar mısın? Peki ben senin inanç biçimini niye benimseyeyim? Geri zekalı mıyım ben? Keşke böyle kulaktan dolma bilgilerle propaganda yapacağınıza, oturup haftada bir bir bilimsel kitaplar, makaleler okusanız. Felsefe nedir, Sosyoloji, Matematik, Biyoloji, Antropoloji, Mantık vesaire nedir, keşke biraz da bunlara eğilseydiniz...
Çevresel faktörlerden çok genetiksel faktörlere, tanrıya değil evrene ve astrolojiye inanıyorum.
Ayşegül Didem Doğan Eskişehir'de gözaltına alınmış. Sanki onun gibi düşünen sadece o; bir tane günah keçisi bulacaklar ya!
Sizin için insanlık, vicdan nedir; benim için vicdan ve insanlık, sokakta bir kedi sesi duyduğum zaman, acaba başına bir şey mi geldi diye basıp gidememektir.
18
İnsanlara bakıyorum; mutluluk anlayışları; ev, araba, bankada mümkün olduğunca kabarık bir hesap, lüks ve eğlenceli bir yaşam, kariyer, şan-şöhret, sevgili-aşk-seks, vesaire... Oysa bunlar bana göre sadece basith bir egonun tatmini. İnsan okuyup öğrenerek, çevreye faydalı olarak, vicdanı rahat olarak, çevresindekileri-farklılıkları anlayarak ve onlara hoşgörülü olarak, birilerini-bir şeyleri yaşama kazandırarak, fütursuzca tüketici olmak yerine az ile varolarak, sanatla beslenerek, bir şeyler yaratmaya çalışarak, vesaire ile daha doyurucu tatmin olmaz mı? İnsanların kaçta kaçı üzerinde yaşadığımız gezegenin ömrünü düşünerek hareket ediyordur ki? Bu dünya gerçek, öte dünya sadece maneviyattan ibaret; oysa bize hayat veren Dünya'nın tek gerçek cennet olduğunu anlayabilseydik! Qui bana her geldiğinde, bugün de hayatta kalabildiğine sevinerek çok mutlu oluyorum. Hayatta hiçbir bireysel maddi varoluş, doğadaki canlıların hayatta kalabilmeleri kadar beni mutlu etmiyor. Hayvanların umursanmamasından, hatta çiçeklerin kopartılmasından bile çok rahatsız oluyorum. Bitki örtüsünün düşünülmemesi bana göre katliamların en büyüğüdür. Çünkü yaşamın kaynağı oksijeni sağlayan Dünya'daki bitki örtüsüdür. Dediklerimden bir şeyler anladınız da, işinize gelmedi değil mi?
19
Hayatta her fedakarlığın, her emek ve çabanın; az veya çok mutlaka insana kattığı bir güzellik vardır.
20
Seçimler sadece senaryo. Çünkü sonuçlar belli, millet de cebinden çıkan masrafla sadece bir figüran. Bunu muhalefet de biliyor, millet de. Yapılacak bir şey yok artık. Çünkü devletin bütün kurumları artık iktidarın elinde. Çünkü S. Soylu seçimlerden önce Cumhur ittifakının 322 milletvekili çıkaracağını ve Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı için alacağı oy oranının % 49.5 olacağını söylemiş. İmamoğlu da Cumhurbaşkanlığı İkinci tur seçimlerini Erdoğan'ın % 50.3 olarak kazanacağının bilindiğini iddia ediyor.
Vatandaşlar YSK'nın, iktidarın elinde olduğunu bilmiyor biliyor musunuz; orada muhalefetten de insanların bulunduğunu zannediyor.
YSK sadece iktidarın elinde olunca, sayılan oylar bilgisayar ortamında çok kolay yer değiştirebiliyor. Dolayısıyla seçimler formaliteden ibaret kalabiliyor. Bunu ben söylemiyorum. Eğer Twitter kullanıyorsanız, paylaşımlardan bu durumu örnekleriyle görebilirsiniz. Yoksa ben bunu nereden bileceğim ki...
Bir iktidarın koltukta 22 yıl kalmasının demokratik çerçevede mantıklı hiçbir açıklaması olamaz. Çünkü çoğulcu olunmadığı sürece tek elden yönetim, demokratik olamaz. Çünkü bir ülkenin bütün kurumları zapdedilmişse, neyin nasıl olacağına bir kişi karar veriyorsa, bunun demokrasiyle alakası olamaz. Bir insanın kaç kere Cumhurbaşkanı seçileceği bile bellidir, o da iki defa. Ayrıca üniversite diploması da gerekmektedir.
21
Canınız dolma mı istedi? Marketin çürük ürünler bölümünden yarı fiyatina aldığınız biberleri halka halka doğrayıp köyden gelen bulgurla pişiriyorsunuz. Soğan koymayı unutmayın. 10 dakikalık bir iş
Keşke diktatörlüğün olmadığı, dinin olmadığı, ahlakçılığın olmadığı, hatta Hristiyanlığa bile razıyım, tamtamların olduğu bir Afrika'da falan doğsaydım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder