Bir şeyler paylaşmak istiyorum diye bir giriş yapmak istiyorum ve amacımın da kimseyi yaralamak veya kışkırtmak olmadığını da belirtmek istiyorum. Neden belirtmek istiyorum; çünkü insanların, ne kadar başkalarının gerçeklerine saygı göstermese de kendilerini ait hissettikleri değerleri ve bu değerlerle ilgili hassasiyetleri vardır. Bir tür varoluş da diyebiliriz buna. Geçenlerde bir kadın arkadaşım, spor yapmaya gelen parktaki aletlerin arasında iki erkeğin herkesin içinde boks yaparak spor yapmasını mana verememesine, herkes kendince varoluyor demiştim. İnsan sosyal yapısı gereği, varoluşunu çoğunluğa gösterme ihtiyacı hisseder, onaylanmak ister, kabul görmek ister. Tabi bu toplumdan topluma değişir ki erkek egemen geleneksel toplumlarda şiddet de erkeğin gurur duyduğu kendini vareden toplumsal unsurlardan biridir. bakmayın siz şiddet kötü dendiğine; eğer erkeklikte şiddet olmasaydı, başta kadınlar isyan bayrağını çekerdi erkekliğe, bu ne biçim erkeklik diye. Eğer kadınlar erkek egemenliğini bitirmek isteseydi, şimdiye kadar erkek egemenliği kalmazdı; şiddeti yaratan da kadınlıktır, bakınız kadınlar demiyorum, toplumsal cinsiyet rollerine uygun şablonlaşmış kadınlıktan bahsediyorum, erkek egemenliğini yaratan da kadınlıktır. Çünkü böyle bir erkekliğe prim veren erkek egemenliğini ve şiddetini içselleştirmiş bir kadınlıktır. Çünkü kadın böyle bir erkekliği, kendini mağdur etse de, geleneksel ata erkil toplumlarda bir güvence olarak görüyordur. Yasalar ve toplumsal yapı da böyle bir sistemi desteklediği sürece evrilmek, Batı'daki kadın erkek eşitliğini yakalamak zor, hatta imkansız bile olabilir. Asıl konuya gelmedik ve konu dağılmış falan değil. Anlatmak istediklerimin insanların hassasiyetlerine bir saldırı olmadığının altını çizmek için böyle bir giriş yapmak istedim. Çünkü insanlar yanlış anlamaya müsait oldukları, hatta konuları tersten anlamak için can attıklarından, ön açıklamayla baştan zırhlarını kuşanmak zorunda kalabiliyorsun. Şimdi, insanların kendilerini ait hissettikleri ve o aidiyetle kendilerini varettikleri bazı kutsallaştırılmış toplumsal değerleri-hassas noktaları vardır; din gibi, milliyet gibi, vatan gibi, gibi gibi. Elbette buna bir şey demiyorum. Amaaaa... Eğer bu varoluş şekillleri; 1. Milliyetçilik-ırkçılık şeklinde zarar veriyorsa, 2. Manevi değerler başlığına sığınılarak bazı kişilere baskı ve ahlakçılık, ötekileştirme yapılıyorsa, 3. İşte bu hassas noktalar üzerinden insanlar kullanılıyor, kutuplaştırma yaratılıp birbirilerine saldırtılıyorsa... BEN BU DEĞERLERİ VE BAZILARININ HASSASİYETLERİNİ REDDEDERİM.
Buradan itbaren yazdıklarım, yazı yazarken bilgisayar kapandığı için silindiğinden ve akış bozulduğu için, hiç içime dinmedi aslında.
Dediklerim kavramlar üzerinden anlaşılmıyor düşüncesiyle, bunun sıkıntısını, mağduriyetini yaşayan biri olarak örnekleyerek açıklayayım isterseniz. Aynı sıkıntıları faklı kesimler üzerinde de hayal edebilirsiniz. Mesela ben bir eşcinsel olarak; dinin sıkıntısını yaşayan birisiyim. İnsanlar inançları üzerinden eşcinsel düşmanlığı yapabiliyor, yapıyor. Homofobi dediğimiz bu eşcinsel karşıtlığı-düşmanlığı kutsal değer denilen din üzerinden, insanların % 90'ının değil(Çünkü bu çok iyimser bir rakam olur), % 100'e yakının aşağılama, dışlama, fiziksel saldırı şeklinde dışa vurduğu ve ölümle neticelenebilen nefret suçudur. Ama dini inancı güçlü erkek egemen toplumlarda insanların çoğunun yanı sıra yasalar bile bunun bir suç olduğunu görmezlikten gelebiliyor, olması gereken bir davranış gibi görebiliyor. Hal böyle olunca ben nasıl din ile gurur duyabilir ve böyle bir aidiyetsel varoluşu normal sayabilirim. Din öyle etkili bir hale gelmiş ki, kendini mağdur edenleri bile suçlu hissettirebiliyor. Mesela eşcinseller bu suçluluk duygusu yüzünden doğalarıyla-eşcinsellikleriyle-kimlikleriyle barışamıyorlar. Diğer bir varoluş ögesi olan milliyetçiliğe gelirsek; insanlar kendi milliyetleriyle gurur duyarlarken, başka milliyetten olanları gavur ilan edip ötekileştirebiliyorlar. Sizi diğerlerinden üstün kılan ne? Başkalarının size hangi gözle baktığını görebiliyor musunuz; göremiyorsanız eğer siz ya cahilsiniz, ya da psikolojik problemleriniz var demektir. Konuyu bağlamak gerekirse, o yüzden ben erkeklik, milliyet, din üzerinden falan değil; evrensel insanlık ve dürüstlük gibi değerler üzerinden varoluşa inananlardanım ve çoğunluğun duyduğu aidiyetsel değerlerle gurur duyamıyor, hatta bu değerlerin bir mağduru olarak rahatsız oluyorum. Tabiki de insanlar kendilerini vareden aidiyetsel değerlerine sahip çıksın ama bu değerlerinin başkalarına zarar vermemesi koşuluyla. Yoksa o değer, değer olmaktan çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder