26-27 Mart
Homofobiklerin IQ'su kaçtır?
BUYRUN BUR'DAN YAKIN!
Diyarbakır Nevruz’unda Kürt Nazi saldırısı
Diyarbakır’da düzenlenen Nevruz kutlamalarında Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeleri ve LGBT bireyler, kendilerine ‘Kurden Nasyonelist’ diyen bir grup tarafından saldırıya uğradı.
Türkiye Nevruz coşkusunu yaşarken, Diyarbakır’dan ortaya darp ve saldırı görüntüleri çıktı. Nevruz kutlamaları için alana giren Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeleri ve LGBT bireyleri darp edildi, bayrakları yırtıldı. Olayları, kendilerine “Kurden Nasyonelist” diyen Kürt Nasyoneller üstlendi.
‘Kürt Nazi’ler sosyal medyadan yaptığı açıklama ile, TİP üyelerinin Atatürk’ü savundukları için, LGBT’leri ise Türk bayrağı taşıdıkları için darp edildiğini savundu.
TİP’DEN AÇIKLAMA
TİP, konuyla ilgili sosyal medya hesabından yaptıkları açıklamada, ” Geçtiğimiz Newroz kutlamalarında LGBTİ+ bayrağı açan yurttaşlarımıza ve parti üyelerimize, “Kurden Nasyonal” adlı bir grup tarafından alanda saldırı düzenlendi. Faillerinin Kürt halkını temsil etmediğini bildiğimiz bu saldırı bizi yıldıramaz, dayanışmamız sürecek” ifadeleri kullanıldı.
GÖNLÜM TİP'E, OYUM TARTIŞMASIZ KESİNLİKLE CHP'YE!
Bazı söylemek istediklerim var... İnsan bilinçsiz döneminde sistemin etkisinde kalarak bazı konularda önyargılı da olabilir, gerçekler karşısında göreceğini görür ama gene de bilinçlendikten sonra sistemin etkisinden sıyrılıp hayata daha insancıl, daha eşitlikçi bakabilir, katagorileri kaldırabilir, tanımlamaları kaldırabilir, insana sadece insanca bakmayı öğrenebilir, hatta türler arasındaki sınırları bile kaldırabiliyor; mesela ben insanı hayvandan asla üstün görmem, hatta bitkiye bile insandan daha çok üzülebilirim. Çünkü bitki örtüsü daha yaşamsal bir varoluştur. Lafı daha fazla dolandırmayayım; ben insnaları asla etnik yapılarına göre kategorize etmem, hadleirni bildikleri sürece cahillerde cahilce yaşama haklarına sahiptir. Ama ben bazı gerçeklere de o kadar iyi niyetime rağmen sırtımı dönemem. Çünkü gerçekçi olmazsan, seni o fazla iyiniyetinin ırzına hiç acımadan geçerler, seni de acımasızca linç ederler. Bu, şu etnisite, bu etnisite meselesi değildir; cahillikle alakalı bir şeydir. O yüzden bu coğrafyada da bazı gerçekleri göremeyecek kadar geri zekalı değilim. Bazı samimiyetsizlikleri de elbette bileceğim kadar biliyorum. Daha fazla da dile gelmek istemiyorum; anlayan anlayacağını anlar, anlamak istemeyen de istediği kadar yanlış yöne çekebilir. İşin en kötüsü ne biliyor musunuz; sevmediğim bazı kesimler bazı kesimler hakkında haklı çıkartılıyorlar ya; en çok ona yanıyorum! Aslında hiçbir zaman inanmadım, inanmadığımı da zaten defalarca dile getirdim. Artık vitrine, göz boyamaya inanacak yaşı geçtim. Gerçekleri gösterenlere de selam olsun!
Irkçılığın, cinsiyetçiliğin, hiçbir ayrımcılığın masumu ve haklısı olmaz! Nokta!
Homofobi hiçbir ayrımcılıkla kıyaslanamayacak kadar üst seviyeden kötü bir ayrımcılıktır. Çünkü hiçbir ayrımcılıkta homofobi kadar nefret yoktur, ayrımcılığa uğrayanların bile ayrımcılık yaptığı bir durumdur. Mesela bir kesim dilinden, dininden, ırkından, hatta cinsiyetinden vesairesinden dolayı ayrımcılığa mı maruz kalıyor, ayrımcılığa maruz kalan bu kesimler de homofobik oluyor, hatta daha şiddetli homofobik oluyor...
FRANSIZ ŞAPKALI BİR TÜRK'LE, PEMBE ŞAPKALI BİR UZAYLININ KARŞILAŞMASI!
Hiç kendinizi harcadığınızı, kaderinize yön vermediğinizi, bunun için kendinizi fazla zorlamadığınızı, azıcık da pişmanlık duyduğunuzu düşündüğünüz anlar oldu mu? Ben duygusal anlamda hassas biri olduğum için, kendimi yıpratmamak adına biraz kontrolcü ve garantici birisiyim. Bu yüzden kendimi riske atmak istemediğim için maceralara çok cesaret edemeyen biriyim. Ama sanırım en çok da benim hayattan beklentimi, kafamın içindeki kadar dünyanın hiçbir yeri layığıyla gerçekleştiremeyeceği ve tatmin edemeyeceğine inandığım için, bulunduğum ortamdaki zorlukları göze alarak, o zorluklarla mücadele etmeyi seçerek, doğduğum coğrafyada kalmayı yeğledim. Elbette hayallerimdeki yaşamı bulunduğum ortamdan çok daha mümkün mertebede ve tatmin edebilecek yerleşim yerleri vardı; hatta orada ben kendim olarak boyut bile atlayabilirdim ama imkansızlıklar, şansımı fazla zorlamak istemeyişim; beklentilerimin, daha huzurlu yaşama arzumun hayallerde kalmasına sebep oldu. Ben de kendi çizdiğim ve de yapıma uygun kaderimi yaşadım diyebiliriz. Peki coğrafya değiştirenler kaderlerini kendileri yazıp hayatlarına yön verebilmişler midir? Belki de en önemlisi bu. Ben en azından çok zor koşullarda ve çok zor bir ortamda kendim olmayı başarabildim! Yani o 1974 yılında Fransa'ya giderek Fransa şapkalı adam olmayı başarmış olabilir ama ben, şapka dediğin ne ki, Ortaçağ'da bir Fransız'dan bile öte bir uzaylı gibi yaşama cesaretini gösterebildim!
Antrenmansız tenis, pratiksiz İngilizce konuşmaya benzer. Bilmekle, hayata geçirmek ayrı şeylerdir. Antrenmanla hem zihinsel hem de fiziksel olarak güç kazanır; yani uzun rallilerle sabırlı olmayı, hedef çalışmakla hatasız ve özgüvenli oynamayı öğrenirsiniz. Bugünkü antrenmanımızı da tamamladık...
28
Yobazın biri demiş ki; "İki erkek, iki kadın bir araya gelmiş 'biz aileyiz' diyor, haydi oradan!"
İstedikten sonra her şekilde aile kurarım. Dogmatizme boyun mu eğeceğim? Ama heteroseksizmin hiçbir ritüelini benimseyecek kadar da bilinçsiz değilim! Özgürlüğü kısıtlayan her türlü uıygulama, heteroseksist yapının olsun. Bir eşcinsel olarak doğa kanunlarına uygun yaşamak kadar akıllıca bir şey olabilir mi? Benim ruhsal ve fiziksel beraberlik için, sistemin kutsamasına ihtiyacım yok!
Gün gelecek cahil, yobaz homofobiklerden hesap sorulacak, eşcinsellere yapılanlar kimsenin yanına kar kalmayacak. Çünkü aslolan sadece ve sadece insan haklarıdır. Gerisi faso fiso, fisooo! Buna aklınızın basmaması, homofobiyi-nefreti haklı çıkarmaz! Homofobiye ve homofobiklere diyorum ki; H'ADİ O'RDAN!
Homofobiye, eşcinsel düşmanlığına, nefrete karşı oylarınızın buluştuğu çatı; bu yıl da CHP olsun!
Dünyayı sadece kendi etnisiten, dogman ve cinsiyet-cinsel yöneliminin üzerinde döndürmek nasıl bir akıldır acaba? Başka bir etnik yapıya sahipsen teröristsindir, cinsel yönelimin farklıysa ahlaksız, hasta ve lanetlisindir, inancın farklıysa gene bir ötekisindir, inançsızsan kafirsindir, rengin farklıysa küçümsenirsin, dilin farklıysa o dili öğrenmek ve anlamak yerine bu ne biçim dil denir, yabancıysan sanki dünya gezegeninin tapusunu Tanrı kendi üzerlerine yapmıştır, hayvansan bir malsındır, kadınsan ikinci sınıfsındır, yaşlıysan atılsındır... Bütün bu düşünceler insan haklarına aykırı cahillikten başka bir şey değildir. Alınmak-gücenmek yerine cahilliğinizden kurtulmaya çalışın, bakın hayat o zaman daha güzel. 21. yüzyılda iktidarların karalama politikalarının oyuna gelmeyin artk! Varoluşunuzu artık ayrımcılık-ötekileştirme ve nefret yerine; eşitlik, özgürlük, demokrasi, insan hakları, sevgi, hoşgörü, birlik-beraberlik, anlayış ve saygı üzerine şekillendirin!
KÜRTLERİ VE ALEVİLERİ ÇOK SEVİYORUM; VAR MI İTİRAZI OLAN?
Kürtleri çok seviyorum, bu ülkedeki tüm etnik çeşitliliği bir zenginlik olarak görüyorum ve iyi ki de bu coğrafyada doğmuşum dememin en büyük sebeplerinden bir bu.
Elbette Alevileri de çok seviyorum. Sen nasıl inancını seçtiysen, onlar da kendi inançlarını seçmiş. Senin inancını üstün kılan ne? Sırf bunun için bile oyum elbette CHP'ye.
ARTIK AYRIMCILARDAN KURTULMANIN ZAMANI GELMEDİ Mİ?
29
Tutucu basın, HDP'nin Kürt eşcinsel şarkıcı Semyani Perizade'yi milletvekili adayı olarak göstermesine "sapkını aday gösterdiler" diye kudurmuş. Şimdi Semyani'ye bakıyorum; çağdaş, modern, akıllı, umut veren bir yüz görüyorum ki kendisini de uzaktan da olsa tanıyor ve takip ediyorum. Ama tutuculara bakıyorum, karanlıktan başka bir şey göremiyorum. Yalnız şöyle bir gerçek var; bu yobazların dediklerine inanan ve katılan da o kadar cahil var ki. Hala eşcinselliği sapıklık olarak gören bir topluluktan demokratik bir yaklaşım beklemek de akıl karı değil zaten. Aslında yobazların karşı çıkmalarını bireylere indirgemek doğru olmaz; onlar zaten eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye, insan haklarına karşılar. Bir de şöyle bir çelişki var bu tutucularda; hem ahlakçı olurlar, hem de cinselliğe indirgedikleri ahlaka aykırı davranışlarda en çok onlar bulunurlar. Mesela onlara göre eşcinsellik sapıklıktır ama 14-15 yaşında kızların babası olacak yaştaki adamlarla evlenmesini savunurlar. Sözüm meclisten dışarı.
Ne tuhaf değil mi insanların, hiçbir vasfı ve hayata hiçbir katkısı olmayan insanları göklere çıkartması ama tam tersi devrim yapmış, insanlara özgürlük ve eşitlik getirmiş, çağ atlatmış insanlara düşman olması? Bunun adı düpedüz cahilliktir. Çünkü baskıyı, insan haklarına aykırılığı savunmanın ve bunun hayata geçirilmesi için çaba sarf etmenin akıl ve mantık çerçevesinde bir açıklaması olabilir mi? Mesela bazı kadınlar kapalılığı ve söz hakkının erkeklerde olmasının bir demokrasi olduğunu savunuyor. Sonra gene kapalı olup da dogmatizme inanan bazı kadınlar, yani kadın erkek eşitliğini ve insan haklarını savunabiliyorlar ama bu aslında onların demokrasiye inancından değil; canları yandıktan sonra akılları başlarına gelmesiyle alakalı. Çünkü ben dogmatizm ile laikliğin aynı anda olabileceğine ihtimal bile vermiyorum. Neden mi; çünkü çok çelişkili. Akıl ve akılsızlık aynı anda olamaz. Olduğunu savunanlarınki akılsızlık olduğu için, hiç samimi gelmiyor bana. Eşitlikçi ve özgürlükçü dogmatizm olmaz; eşitlikçilik ve özgürlükçülük akılla alakalıdır. Akıllı insanlar da dogmatizme sığınmazlar, buna ihtiyaç hissetmezler. Çünkü gerçekçiliğin tek doğru ve faydacı olduğunu bilirler. "Gerçekçilik dışındaki şeyler" akılsızların, kendilerinden daha akılsız insanlar üzerinde oynadığı kurnazca bir oyundur.
30
Yobaz gazetelerden birisi, Müslüman olan İskoç yeni Başkanının eşcinselleri desteklemesini sanki tuhaf bir şeymiş gibi başlık yapmış. % 20 üzerinden dünyada nerden baksan 2-3 milyar arası eşcinsel var. Bu rakam size abartılı gelmesin. Amerika'da kendisini heteroseksüel olarak tanımlamayanların oranı % 51. Neredeyse her ailede ve hayatın her biriminde de hayata çok önemli katkılar sağlayan LGBTİ'ler var ama homofobi yüzünden hayatlarının aksamaması için bunu gizlemek zorunda kalıyorlar. Yani eşcinsellik sadece feminen ve yapmak zorunda bırakılan seks işçiliğinden ibaret değil. Eşcinsel imamlar da var, polisler de var, hakimler avukatlar da var, öğretmenler de, doktorlar da, vesaireler de, milletvekilleri de var... Yani eşcinseller de senin benim gibi insanlar. Dolayısıyla eşcinsel hakları da insan haklarıdır. Eşcinselleri insan olarak görmeyenlerin, onların haklarını yok sayanların insanlıklarından ve zekalarından şüphe duyabiliriz ancak.
31
Yaa sayın seyirciler, ben seçimlerden sonra 20 yıllık baskının pörtlemesini bangır bangır, herkesin gözünün içine soka soka yaşamak istiyorum! Bunun adına ister intikam diyin, ister görgüsüzlük!
Fenerbahçeli olmak sadece bir futbol taraftarlığı değildir; laikliktir, kadın erkek eşitliğidir, her branşta spor taraftarlığıdır... Kadınlarımız basketbol ve voleybolda Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde Final Four'da-Yarı Final'deler. Umarım bu geçen yıl kıl payı kaçan şampiyonlukları bu yıl net bir şekilde kazanacağız. Bu yıl hem laiklik ve demokrasi kazanacak, hem de Fenerbahçe tüm branşlarda kazanacak! Fenerbahçeli olmak gerçekten bambaşka bir duygu! Ben bu coğrafyada aidiyet duygusunu sadece Fenerbahçe ile yaşadım!
HDP İLE EŞCİNSEL HAKLARININ NE ALAKASI VAR Kİ?
Eğer HDP'ye oy verdiysem ve bundan sonra da verecek olsam, bu kesinlikle LGBTİ'leri desteklediği için olmaz. Çünkü hiçbir zaman HDP'nin eşcinselleri destekleme konusunda samimi olduğuna inanmadım. HDP'ninki sadece bir çıkış yolu, oy kazanabileceği noktaya olta atması. Ben bir partiyi destekliyorsam, tabanına bakarım. Eğer tabanı eşitlikçi ve özgürlükçü değilse, seçim bittikten sonra vaatler hiç hayata geçirilmeyecektir. HDP eğer eşcinsel hakları konusunda samimiyse, kazanabileceği bölgelerden eşcinselleri ilk sıradan aday göstersin de inanalım. HDP'nin eşcinsel yardakçılığı sadece bir prosedür. Ama eşcinsel hakları konusunda İmamoğlu, Tunç Soyer, Kılıçdaroğlu, Erkan Baş, Sera Kadıgil gibi siyasilere canı gönülden inanıyorum. HDP'ye oy vermemin sebebi de Kürtler de Meclis'te temsil edilsin diye; yoksa HDP'nin eşcinsel haklarıyla ne alakası olabilir ki? Açık ve net inanmıyorum bu konuda HDP'ye!
Homofobik bir toplumda bir eşcinselin açık kimliğiyle varolması mümkün değildir. Siz hiç açık bir EŞCİNSEL; öğretmen, polis, avukat, hakim, doktor, milletvekili, başbakan vesaire gördünüz mü? Oysa bu branşlarda hiç eşcinsel yok mu? Neredeyse heteroseksüeller kadar da eşcinsel var, VAR! Eğer eşcinseller açık kimlikleriyle varomaya çalışırlarsa, homofobik bir toplumda onlara o meslekleri hem hukuki olarak, hem de toplumsal olarak yaptırmazlar. Hiç okumadınız mı eşcinsel olduğu için mesleğinden ihraç edilen öğretmen, polis vesaire haberlerini? Çünkü cinsiyetçi erkek egemen toplumlarda toplumsal rollerin kimlere verileceği belirlenmiştir. Eğer erkekliğe biçilen noktalarda erkeklerden başka kadınlar veya eşcinseller olursa, erkekliğe zeval geleceği düşünülür. Yoksa o mesleği erkeklerden başkası yapamaz düşüncesi hikayedir. Siz bir kere başarılı erkeklerin eşcinsel olmadığını nereden biliyorsunuz; dedim ya, eşcinseller gizli olmak zorunda. Tabi homofobik toplumlarda şöyle bir zihniyet var; eşcinsel feminen olur, evlilik falan yapmaz. Oysa homofobi, eşcinsellere çok güzel heteroseksüel rol oynatabilir. Çünkü eşcinselliğin biyolojik cinsiyetle alakası yok ki. Eşcinsel erkekler de heteroseksüel erkeklerle aynı yapıya sahipler Tek farkları cinsel ve duygusal yönelimleri, hemcinslerini sevmeleri. Dediğim gibi açık eşcinsel kimlikli bir eşcinselin başarılı bir şekilde varolmasına izin vermezler. Çünkü eşcinselliğin heteroseksülelikten daha başarılı olması demek, erkekliğe bir leke sayılır. Oysa dünyanın en büyük liderleri, filozofları, sporcuları, sanatçıları, bilim adamları hepsi eşcinseldir. Tabi cahil insanlara bunu anlatamazsın. Çünkü cahil insanlar, dünyanın akışını değiştiren önemli kişilerin bırakın cinsel yönelimini, kim olduklarını bile bilmiyorlar ki? Şu kişi eşcinsel dediğin zaman bile, bunu o kişiye yapılmış bir hakaret olarak görüyorlar. Zeki Müren'i bile eşcinsel değil de kibar bir erkek olarak gören ve Paşa lakabı takan bir cahil kesimden ne beklenebilr ki? Cahil derken, sözüm meclisten dışarı; gerçek cahillerden bahsediyorum!
Bundan 20 yıl önce 1 Dolar, 1.3 Lira bandındaydı. Şekerin kilosu 1 lira, yağın kilosu 1 lira, salçanın kilosu bir lira, çay 5 lira, peynir 5 lira vesaire idi. Şimdi ise Dolar 20 lira, 1 liralık ürünler ise 30-40-50 lira ve üzeri oldu. Dolar yükseldiği gibi, paranın alım gücü de neredeyse sıfır noktasına geldi. 21 senedir vaatlerde bulunuluyor. Ne ekonomik olarak, hele özgürlük ve demokrasi olarak 200 yıl geriye gittik, çünkü örneğin eşcinseller nefretin odağı oldu, kadın hakları için çıkartılan İstanbul Sözleşmesi falan iptal edildi, ne de başka alanlarda bir adım ileriye gittik. Ayakkabı kutularına dair hikayeler, Çerkez Bankasının sıfırlanması, damat olayı, sarayın milyonlarca liralık aylık gideri ve yıllardır çıkartılamayan doğal gazi din-vatan-millet üzerinden halka kendi çıkarları doğrultusunda ayar verilmesi... 1 kilo soğan 20 lira olmuş be!. Artık kiloyla meyve falan almıyoruz. Bugün 1 portakal aldım, 1 kilo değil, tek bir adet, 5 lira tuttu. Artık gazete ve dergi de alamıyorum. Hafta sonu çıkan Oksijen gazetesi 25 lira olmuş. 3 lira olan ve gazete kağıdına basılan 8-10 sayfalık haftalık bilim dergisi 15 lira olmuş. Alamadım. Daha bu, neyin kanması, neyin inanması..? Toplum değişmedikçe, iktidarlar değişmez.
Kürt etnisitesine sahip olmanın ve bu kesimin mecliste temsil edilmesinin terörizmle ne alakası var Tanrı aşkına!
Türkiye'de yaşayan etnik yapının belli başlılarını Google'a yazdım ve karakteristik olanlardan bir kolaj oluşturdum. Türk yazınca bir şey çıkmadı. Yörük yazınca da Atatürk çıktı ve onu koydum. Aşağıdaki etnik yapılardan hangisinin, hangisi olduğunu bulabilir misiniz? Türkiye'de ilginç olan, bazı etnik yapıların çok Türk milliyetçisi olması. Bir önemli nokta da aynı ötekileştirilen Ermeni veya Rumlar gibi kökeni Türk olan Yörük veya Türkmen dediğimiz kesimin de bunu gizlemese de çok dile getirmemesi. Bu da şunu gösteriyor; ötekileştirmenin çok olduğu bir yapıda, hiç kimse kimliğiyle tam anlamıyla barışamıyor.
Bir ünlümsü, tik tok kapatılmalı, sosyal medyaya RTÜK müdahale etmeli demiş. Dedikleriyle çelişen görüntüsüne batığımızda, ilk başta kapatılacak olan kendisinden başkası olamaz. Ben de özgürlükten rahatsız oluyorsan, kullanma sosyal medyayı dedim. Bana 3 kişi cevap vermiş, 3'ü de türbanlı. Bir tanesininki hakaret içeriyor. Burası Müslüman bir ülkeymiş, benim tohumum başka bir ülkedenmiş falan filan. Son 20 yılda bu yobaz kesim kendini asıl unsur olarak görmeye başladı. Benim bir magazin sayfasındaki paylaşıma yorumumun türbanla falan lakası yoktu ama tepki verenler Müslümanlık ve kapalılık üzerinden türbanlılardan geldi. Bunlar, özgürlük dediğin an çıldırıyorlar. Bunlar kadının erkekle eşitliğini falan kesinlikle istemiyor, kadının özgür olmasını da. Onlara göre özgürlük, erkekler tarafından denetlenmek. Ve her anlamda kapalılıkları erkek egemen yapı istediği için. Şimdi hür iradesi ile böyle bir anlayış sahip olduğunu söyleyen kadınlar eğer Danimarka'da doğmuş olsalardı, aynı düşüncede mi olurlardı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder