1 Ocak 2019 Salı

Ahlakçılıktan etiğe doğru Google'ın müstehcen içerik kaldırımına bir yolculuk!

Ödev Konusu: Etik ile ahlak arasındaki ayrımı, ahlaki nesnelcilik ile ahlaki görecilik arasındaki tartışmayı ve ethos sözcüğünün etimolojik anlamını gözeterek Platon’un Kriton diyaloğunu felsefi olarak araştırınız.


Etik ve ahlak ve bu iki kavram arasındaki farkla beraber bunların göreceliliği ve nesnelliği üzerinden Kriton diyaloğu felsefesi



Giriş

Etik denildiği zaman genelde ahlak anlaşılmaktadır ve toplumda da ahlak kelimesi yerine etik kullanılabilmektedir. Tabiki de bu, içinde yaşadığımızın toplumun ne kadar bilgi topluma olmasıyla alakalı bir durum. Dolayısıyla popüler olan bir kavram yanlış yerlerde ve şekilde kullanılabilmektedir. İnsanların bilgiye dayalı bilinçsizliği de doğru ve yanlışların detaylandırılmasının önünde engel teşkil etmekte, uygulamada da yanlışlıklara sebep olmaktadır. Herhangi toplumsal ahlaki bir kavram, etik gibi kullanılabilmekte, bu da insan hayatına ve özgürlüklerine, sağlıklı yaşam biçimlerine olumsuz etki edebilmektedir. Şimdi Müslüman toplumlardaki homofobiyi, Batı'da da aynı derece etik bir kavrammış gibi düşünürsek, bu ayrımcılıkları hepten körükleyecektir. Belki de ahlakın göreceliliğinin toplumsal faydasından önce, etik kavramının ne olduğunun tam anlamıyla öğrenilip, evrensel önemine dikkat çekmek gerekiyor.

Genel anlamda etik ve ahlak kavramları

Etik, Yunanca'dan Ethos sözcüğünden gelmektedir ve bir canlının sığındığı yer anlamı taşımaktadır. Ethos bir topluluğun yaşama biçimi anlamını taşısa da, köken anlam bakımından kişiye özgü karakter ve huy demektir.
İnsan ve yaşamla ilgili her konu ve sorun, etiğin kapsamı alanına girmektedir. Etik felsefesi iki sorun üzerinde durmuştur; Doğru ve iyi; Kişinin mutlu bir yaşam elde edebilmesi için, doğru olanın ne olduğunu bulabilmesi üzerine kurulmuştur. Etiğin temellerini Sokrates atmıştır. Demokritos ise, mutlu-iyi-doğru yaşamın; dinginlik, huzur ve esenlik olduğunu açıklamıştır. Mutluluğu ifade eden kavramlar ise; iç dünyamızın iyi ve sarsılmaz olması ve bunlarla gelen mutluluktur.
Burada ahlaklılığın ne olduğundan çok, kişinin yaşamla bağını nasıl doğru düzenleyeceği konusu önemlidir. Sofistler de iyi yurttaş olmanın yollarını araştırmış ve doğru yaşamı, fayda ile birlikte ele almışlardır.
Etik, başta psikoloji olmak üzere kaygı, korku, üzüntü, acı çekme, kıskanma gibi duygular; seçme veya karar verme gibi edimler; kişilik yapıları ve ilişkiler; bu ilişkilere karşı tutum ve eylemler gibi insan bilimlerini de ele almıştır.
Günümüzde ise etik; ötenazi hakkı, kürtaj, organ verme, yapay zeka, gen teknolojisi, nöroloji, çevre etiği, toprak etiği, meslek etiği gibi konuları da ele almaktadır. Ama etiğin asıl amacı kişiler arası ilişkilerdir.
Etik tarih boyunce Felsefenin temel alanlarından biri olmuştur. İnsanın etik varlık olması gerektiğini savunan Kant'ın çalışmlarıyla 18. yüzyılda etikte bir dönüm noktası yaşanmıştur.
Aristoteles'e göre insanın işi sadece yaşamak olmamalıdır; yani akılla bağlantılı eylemsel bir yaşamı da olmalıdır. Dünyada kişiler vardır, olaylar gerçekleşir ve kişiler arası ilişkiler dünyanın ana dokusunu oluşturur. Bu noktada, insanın yaşadığı yer anlamına gelen etik ve görevi, bu ortamda olup bitenleri araştrımaktır.

Etik ve ahlakı nesnel ve görecelilik bakımından ele almak

Etik, insan ilişkilerinin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları; doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan araştıran bir felsefe disiplinidir.
Ahlak ise, bir toplumda yaşayan insanların benimsedikleri ve uymak zorunda oldukları kurallar ve davranışlardır.
Ahlak kuralları toplumdan topluma değilebildiği gibi, aynı toplum içersinde kişiden kişiye de değişebilmektedir. Çünkü herkesin farklı özellikleri, kimlikleri ve yaşam biçimleri, hayata bakış açıları olabilmektedir. Yani ahlak göreceli bir kavram olabilirken, etik ise insan ilişkilerinin temelini oluşturduğu için daha evrensel bir kavramdır.
Etik çevresel faktörlerin etkisi altına girmez ama insanlar yaşadıkları kültürlere etik aracılığyla anlam katabilir.
Her toplumda ahlaklılık vardır ama bu toplumdan topluma değişebilmektedir. Kimi savlar ahlaki görecililiği destekler. Önemli olan o ahlak davranışının o topluma ne kadar faydalı olup olmadığıdır. Bu bağlamda göreceliliği savunanlar, nesnel ahlakı savunan Kant'ı eleştirmişlerdir. Çünkü içinde yaşanılan toplumdaki egemen yaşam biçimleri, farklılıkların özgürlüklerini kısıtlayabilmektedir bu göreceli ahlak anlayışı yüzünden. Bir toplumun faydasına da olsa, bireysel anlamda insanın mutsuzluğuna sebep olan bu ahlak anlayışı ne kadar desteklenebilir sizce? Aynı toplum içersinde göreceli ahlak kavramının uygulaması ise çatışmalara sebep olmaktadır. O zaman etiği devreye sokmak gerkiyor daha evrensel nitelik taşıyan, her topluma ve çağa uyarlanabilen. Çünkü burada önemli olan insanın mutluluğuysa, ahlakı ahlakçılığa dönüştürmemek gerekiyor etik baz alınarak. Vicdanı, insanlığı, hoşgörüyü, bireysel hakları, vesaireyi devreye sokmak gerekiyor.

Platon - Kriton

Sokrates herkesin yanlışlarını çekinmeden söylemiştir; herkesin bildiği ne kadar doğrudur, şairler, filozofların bildikleri yeterli midir, yoksa halkı yanlış yönlendiren doğruluktan uzak günübirlik çıkarcı ve anlamsız bilgiler midir? Socrates'in bilinenleri ve hayatı sorgulaması insanlar tarafından tepki çekmiş ve devlet mercilerine şikayet edilmesine sebep olmuştur. Çünkü insanların dar bakış açı ve çıkarlarına ters düşen Socrates'in sorgulayıcı tavrı, onu insanlar tarafından hedef haline, istenmeyen kişi haline getirmiştir.

"Kriton", Sokrates ile öğrencisi Kriton'un diyaloğundan oluşmaktadır. Dostu Kriton Socrates'i atılan zindandan çıkarmak için ikna etmeye çalışmış ama Socrates bunu kabul etmemiştir. Çünkü Socrates'in kendi doğrularını savunmak yerine idam edilmrkten kaçmak, onun haklılılığını boşa çıkartacak ve de topluma hiçbir faydası olmayacaktır. Socrates'e göre toplumun çıkarları her şeyden önemlidir. Savunduğu kendi doğrularıdan vazgeçmek onun canını kurtarsa da, o inandığı doğruları savunarak devletin kanunlarına boyun eğmiştir.

Etik ile ahlak arasındaki ayrımı, ahlaki nesnelcilik ile ahlaki görecilik arasındaki tartışmayı ve ethos sözcüğünün etimolojik anlamını gözeterek Platon’un Kriton diyaloğunu felsefi olarak ele alırsak; O dönem itibariyle, ahlak ve etik kavramları kelime anlamları itibariyle kendini göstermiş; ahlak göreceli bir kavram iken, genelin yapısına uymayan Sokratın iyi, doğru, faydacılık gibi felsefeciliği bir ahlaksızlık olarak görülüp suç teşkil etmiş. O dönem itibariyle olaylara etik çerçeveden bakılamamış ki günümüzde bile evrensel bir etik anlayışı yerleşik hale gelememiştir. Yaşadığımız çevreyi-ethos'u yaşanabilir kılmak adına gene de etik anlayış konusunda ısrarcı olmalıyız tıpkı Socrates gibi.


Sonuç

Toplumsal düzen için ahlak önemlidir ama o ahlakın nasıl, ne şekilde, hangi amaçla kullanıldığı ve de kullanılırken doğrusu ve yanlışı, tek taraflı mı çok taraflı mı kullanıldığına bakmak gerekir. Ahlak dediğimiz şeyi evrenselleştirmek gerekir; evrenselleştirilemiyorsak, o ahlak değil menfaat amaçlı ahlakçılıktan başka bir şey değildir. Burada ahlakın evrenselleştirilip evrenselleştirilemeyeceğinden, evrenselleştirilemiyorsa, daha evrensel kavram olan etiğin hayata nasıl geçirilebileceğinden bahsedebiliriz. İnsanları ahlaki açıdan yargılamak sadece belli bir topluma veya belli bir zaman dilimine göre olmaması gerekir etiksel bakarsak olaya. Geri bir toplum elbet dogmatik olacaktır ve bilimsel bilgiyi, doğruyu reddedebilecek, eğer güç elindeyse cadı avcılığı yapacaktır kuşkusuz. Günümüzde de ifade özgürlüğü suç teşkil edebilmektedir bir çok toplumda. Susmak mı gerekiyor canımızı kurtarmak için; burada ahlak susmak mıdır, yoksa doğruları ifade edebilmek midir? Sokrates'in yaptığı gibi amaç günü ve kendimizi kurtarmak olmamalı ve varolan düzenin yanlış ahlakını düzeltmeye çalışmak olmalı ölümü göze alarak. Ahlakın toplumlararası göreceliliğini, toplum içersinde de bir göreceli kavram olarak uygulanabilmesini sağlamalıyız; doğru ahlakı bulabilmek adına. Yani evrensel etiğe doğru bir yol almalıyız katı ahlak kurallarından, ahlakçılıktan kurtararak kendimizi. Kısaca içinde yaşadığımız düzenin ahlak anlayışını evrensel olan etik anlayışına doğru yol aldırmalıyız. Yaşadığımız coğrafyayı, yaşadığımız gezegenin en iyi, en doğru, en mutlu seviyesine eriştirebilmek için mücadele vermeli, ethos'un altını doldurmalıyız daha evrensel, daha hakkaniyetli, daha insani, daha vicdani, daha huzur dolu, daha faydacı...

Bu ödevi hazırlarken, Google, bloğumdaki bir içeriği müstehcen bulduğu için kaldırmış. Açıklaması da, bu içeriğin ancak belirli ülkelerde gösterileceği şeklinde. Burada ülkesel bir ahlakçılık devreye girmiş ve etiği ancak bazı ülkelere, yani ileri demokrasiye indirgemiş. Yani iletişim çağında en büyük internet sitesi evrensel olan etiği gözardı edip toplumsal bir ahlakçılığa indirgeyebiliyorsa insan ilişkileirni ve yaşama biçimini, Platon'dan günümüze bayağı yol alsa da insanlık, daha alması gereken çok yol var.


Kaynakça

AÖF Felsefe Bölümü Etik Ders kitabı

Müdür Yardımcılığı Mülakat Hazırlık (Eğitim ve öğretimde etik)

Etikte öznellik ve nesnellik tartışması (Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefa Ana Biilim Dalı - Doktora Tezi - Berfin Kart)

Sokrates'in savunması(derszamanı.net)

Ankara Hukuk Bürosu(ankarabarosu.org)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder