26 Kasım 2018 Pazartesi

Kaderleri doğmadan yazılan çocuklar ve kaderlerini kendi seçen kadınlar!


Bugünkü, yani dünkü, çünkü yeni bir gündeyiz ama günü yaşadıktan sonra daha uyumadığım için bugün de sayılır, Açıköğretim sınavım İmam Hatip Ortaokulu'nda girdim. Yeni bir bina olduğu için güzel sayılırdı ama güzelliği yeniliğinden değil, bayağı ödenek ayrılmış olsa gerek. Muhafazakar iktidarın katkısı vardır elbette dini bir okula. Geniş geniş bir bahçesi var okulun ve basket, voleybol ve futbol sahaları var.

AÖF'de sınav girişleri hep maceralıdır güvenliğin keyifiyetinden dolayı. Girşite kimlik sormak yoktur aslında ama bazen kimlik soracakları tutar. Öğrenciler de bedensel kontrolden sonra merdivene yönelirler; çünkü işlerinin bittiğini sanırlar. Bugün de polislerin kimlik soracağı tutmuş. Hadi soruyorsun da, neden insanların arkasından dalga geçer gibi, duymadıkları halde, biz İngilizce mi konuşuyoruz? diyorsun. Dün de bana polis, koltuğumun altına sıkıştırdığım kalem kutusunu kasdederek ve gülerek, koltuğunun altında ne var iyice sıkıştırdığın dedi. İçini gösterdikten sonra da, iyi hadi geç bakalım, dedi, sanki sınava girip girmemem onun insiyatifindeymiş gibi. Mesleki uygulamalarımızın neden bir standardı yok acaba? Niye herkes kendi kişiliğini yansıtıyor dışarıya?

Dünkü sınavda sınıftaki görevli öğretmenlerinden biri türbanlıydı. Başını örtmüştü ama dar bir pantolon giymişti ve tuniği falan yoktu üzerinde. Yani kalçalarını gizleme derdi yoktu anlaşılan örttüğü başına tezat olarak. Ve yüksek topuklu ayakkabısının tıkırtı sesleri dikkat çekiciydi. Afganistan'da kadınlara topuk tıkırdatmak yasak biliyorsunuz değil mi burkanın yanısıra. Pardın araba da süremiyorlar, oy verebiliyorlar mıydı? Bakınız rencide etmek değil amacım okuldaki görevli öğretmeni. Hatta çok iyi bir kadındı; Güler yüzlü ve anlayışlı. Hatta iki görevli kadın olmalarına rağmen hiç sohbet etmediler aralarında ve konsantrasyonumuz dağılmadı sınavda. Ama bugünkü kadın görevli öğretmenler sürekli konuştular vıdı vıdı ve dağıldım testleri çözerken. Onların hiç umrunda bile değildi bu, ki olumsuz bir ortam yarattıklarının farkında değillerdi. Çünkü saygıları yoktu etrafındakilere. Çaldıkları çeneye baksan maşallahları vardı; çünkü ağızları laf yapan zeki kadınlardandılar ama işte bu yeterli değildi şey olmak için...

Sınav salonuna ilk girdiğimde, ikinci gün sınavım olan İmam Hatip'tekinden bahsediyorum, her öğrenciye ait bir dolap vardı duvar boyunca sınıfta ve dolapların üzerinde kalp şekli içinde yazılmış öğrenci isimler dikkatimi çekti. Anlayacaksınız şimdi ne demek istediğimi. İsimlerin hepsi de dini isimlerdi... Rümeysa, Sevde Nur, Elif Nur, Hatice Ayşe, Sümeyye, Kadriye Kevser, Emel Ecrin, Ümmü Ebrar, İman Cihat... Bu çocuklar kendileri seçmemişti isimlerini. Aileleri kendi hayat bakış açılarına göre belirlemişlerdi çocuklarının isimlerini. Hadi isimlerini belirlediler, İmam Hatip'e yazdırılmaları neydi peki? O da ailelerinin seçimiydi elbette. Benim yeğenimin oğlu yaşadığı semte göre İmam Hatip'e düşesine rağmen mecburi kaydı, reddetti bunu ve normal bir okula kayıt yaptırdı ailesi binbir güçlükle. Çünkü çocuk, ben İmam Hatip'te okuyunca ne kazanacağım, bana üniversite giriş sınavlarında ve üniversitede hiç lazım olmayacak derslerle, din derslerinden bahsediyor, zaman öldüremem dedi. Zaten İmam Hatip'te okuyan kız çocuklarının üniversiteye gitme şansları ne kadardı acaba? En fazla Açıköğretim okurlardı, o da hiçbir işe yaramazdı. Bir ara Açıköğretime türbanlı kızlar çok gelirdi. Sanırım örgün öğretimde türban serbest olunca azaldılar. Üniversite öğrencilerine bakıyorum da, türbanlı öğrenci sayısı çok az. Sanırım üniversitede türban serbest olmasına rağmen, muhafazakar iktidarın verdiği cesaretle aileler artık kızlarını daha geleneksel bir yaşama itiyor olsalar gerek. Zaten muhafazakar iktidarın amacı türbanlı öğrencilere yol açmak değil, türbanı yaygınlaştırmaktı. Yani burada özgürlükten bahsedemeyiz; muhafazakar bir Türkiye'nin ilk adımlarıydı türbana da özgürlük çığlıkları. Unutmadan İmam Hatip'teki Kuranı kitapları ve duvarlardaki Arapça yazılar dikkat çekiciydi.

Konuyu bağlayarak yazımı bitireyim fazla uzatmadan. Manken - oyuncu Gamze Özçelik türbana girmiş. KENDİ SEÇİMİ, KADER DEĞİL!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder