Küçük İnsanlar Doğar..!
Bu diziden bana takılanların başında Ebru Cündübeyoğlu oldu. Bu diziyle onun içini gördüm ve çok sevdim. Tamam rol yapıyor ama her karakterde oyuncuların bir yansımasını görebilmek mümkün... Bu oyuncunun başarısızlığı değil asla, sadece benim görüş açım. Mesela Şerif karakterine ne kadar kızsak da, oyuncunun nasıl biri olduğunu az çok görebiliriz.
Dizinin en güçlü mesajıysa, huylu huyundan vazgeçmez, kötüden iyi insan olmazdı Mine karakterinde olduğu gibi.
Bir de Veysel karakteriyle yala*aların sonunun ne olduğunu bir kez daha gördük.
İnsan yanılır, yenilebilir ve öfkeyle yanlış kararlar alabilir ama içinde sevgi varsa affeder ve barış adına gereken ne ise onu yapabilir, değil mi babanne-Şerif Sezer!
Fettah karakteriyle insan olmanın önemini anladık. Berk-ay Ateş'i tanıdım bu dizi sayesinde, Berk Cankat'ı tanıdık ve ne kadar tatlı bir insan olduğunu gördük. Diğer Berk olan Berk Erçer'i de ilk bu diziyle tanıdım fazla dizi izlemediğim için. Belki de görmüşümdür de dikkat etmemişimdir. Hoş adammış doğrusu; karizmatik, egzantrik..! Üç Berk isminin aynı dizide bir arada olması tesadüf olsa gerek!
Ben sevdiğim dizilerle aile olurum biliyor musunuz? Çağan Irmak da ailemizin yönetmeni zaten!
Ve... Farah Zeynep... Seni niye bu kadar çok sevgiyorum biliyor musun? Çünkü benim karakterimle-kişiliğimle çok örtüşüyorsun. Çocuk ama büyük, şımarık ama aslında çok olgun, eğlenceli ama bir o kadar da duygusal, hayata pozitif bir pencereden bakıyorsun ve o pencerenin perdeleri yok... Şeffaf, doğal, samimi birisin ve oynadığın rollerde hep bu anlattıklarımdan bir parça buluyorum. Biliyor musunuz, ben kendimden bir şeyler bulabildiğim dizileri de daha çok seviyorum.
Ve müziğin de ana karakterlerden biri olduğu bir dizi olması, Gülizar dizisini çok sevmemin Bir numaralı sebebiydi. Her bölümde Farah Zeynep'ten bir şarkı dinlemek, dijital çağın bir 45'liğiydi benim için. 10 haftadır 45'likler listemin zirvesinde "Küçük İnsanlar Doğar" şarkısı var!
Dizinin sonlarına doğru Gülizar'ın müzik yapımcısına sözleri, şöhret olmak yerine kendini seçtiğini söylemesi, finalin bana-kendime uygun en anlamlı sözüydü. "Ben müzikten vazgeçmedim, şöhretten vazgeçtim. Ben bir kukla olmaktan vazgeçtim, başka biri olmaktan... Ben kendimi seçtim, kendim gibi olmayı seçtim. Ben dünyalar kadar kendimim. İyi ki ben, kendim gibi kalabilmişim. Bu benim muhteşem küçücük dünyam ki çok kocaman benim için."
Çiğdem Erken'e müzikleri sayesinde bir kez daha hayran oldum ki benim için çok özeldi zaten müzikalitesiyle.
Engin Hepileri, dokunuyorsun her gördüğümde yüreğime nezaketinle, kibarlığınla; tatlı şey seni!
Ayşe Tunaboylu ve Goncagül Sunar'a da sevgilerimi gönderiyorum. Şerif Sezer'le birlikte Çağan Irmak ailesinin birer fertleri çünkü onlar ve çok seviyorum onları. Aslında herkese sevgilerimi gönderiyorum dizide emeği geçen oyuncular ve işin mutfağındakiler dahil olmak üzere. Çünkü çok güzel bir 10 hafta geçirttiler bana...
Pardon, Zuhal Gencer'i de ilk defa bu diziyle özümsedim diyelim...
Seni çok sevdik ortak! İnsan olmayı öğrendik senden.
Son romantik prens!
İmkansız aşkın tanımı!
Aile!
Dünyalar güzeli içiyle, dışıyla!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder