Eşcinsel bir erkek, karşı cinsle çok rahat ilişki yaşayabiliyor istedikten sonra ama tatsız-tuzsuz kupkuru bir ilişki şeklinde ve masurbasyondan bile daha kötü. Hatta sonrasında karşı cinsten iğrenebiliyor bile. Aynı ortamda bulunmak bile istemiyor karşı cinsle ilişki sonrası. Hayatını bu şekilde sürdüren eşcinselleri düşündüğümüz zaman, bunun ne kadar kaldırılamaz bir yük olduğunu anlayabiliriz.
Toplum baskısı sebebiyle heteroseksüel ilişkiye zorlanan eşcinseller olduğu gibi, eşcinselliğiyle barışamayıp kendini karşı cinse, yani heteroseksüel ilişkiye zorlayan eşcinseller de oluyor. Ne yapmak gerekiyor bu noktada..? Eşcinselliği anlatmak, eşcinselliğin doğallığına ve gerçekliğine inandırıp, eşcinselliğiyle barışmasını sağlamak gerekiyor bu kişilerin. Bilinçli bir eşcinselin girdiği her ilişki bile bir aktivizm niteliği taşıyabilir, bu şekilde yaşanan her eşcinsel ilişki eşcinsellerin kendileriyle barışmalarını sağlayabilir. Eşcinsel haklarını kazanmanın birinci yolu eşcinselliği bilmek ve bu konuda bilinçlenmek, dolayısıyla cinsel yöneliminle barışabilmektir. Yaşadığın ilişkiye inanmak ve ilişki sonrası pişman olmamak, kimiliğine sahip çıkmanı sağlayacaktır. O yüzden yatakta da aktivizm yapmak gerekiyor.
Cinsel ilişkilerimiz orgazmdan ibaret olmamalıdır. Heteroseksist bir toplumda bedenleriyle barışamamış eşcinsel sayılan travestiler dışındaki diğer problemli eşcinseller, erkek geçinen eşcinsellerdir. Oysa onlar da cinsiyetsiz bir eşcinsel ilişki yaşamak istiyorlar. Eğer karşılarında bilinçli bir eşcinsel olursa eşcinselliğe inanabiliyorlar, kimliksel anlamda kendilerine güvenebiliyorlar zamanla ve bu konuda rahat olabiliyorlar ve cinisyet sınırlarını kaldırıyorlar kafalarının içindeki.
Biliyorum bu cinisyetsizlik LGBTİ tabirliler dair bir çoğunun çıkarına ters düşecektir. Çünkü heteroseksist dünyada ilişkiler cinisyetçilik kalıpları üzerinden yaşanmaktadır. Cinsiyetsizlik transseksüellerde, ilişkilerini toplumsal cinsiyete uygun şekilde yaşayan eşcinellerde ve heteroseksüel tabirlilerde homofobiye neden olmaktadır ve o yüzden cinsiyet kalıplarının deformasyonu, yani (toplumsal)cinsiyetsiz cinsel yönelimlerin yaşanması LGBTİ'leri ve toplumu rahatsız etmektedir. Oysa cinisyetçilik cinsel yönelimlerimizi huzur içinde gerçekleştirmemizi engellemektedir.
Kafası toplumsal cinsiyete koşullanmışların varoluşlarını, cinsiyetçi ilişkiler sağlayacaktır elbet ama onlar bile verimli ilişki yaşayamayacaktır. Çünkü aslolan cinisyetsiz bir dünyadır. Çünkü yapay kimlikler bir gün aslına dönüp heteroseksist dünyanın istediğini vermekten yorulup kendi dünyasına dönecek, masturbasyon sayılabilecek nitelikteki ilişkilere razı olmayıp tutkulu ilişkiler yaşamak isteyecektir eşcinsellik gibi.
İnsanlara tavsiyem, kendinize dürüst olun; samimiyetsizlikler başkalarını değil kendinizi kandırmanıza sebep olabilir ve kendi hayatınızı mahvedersiniz en başta. O yüzden gerçekleri öğrenip bilelim ve kendimize dair bilinçlenelim. Kendimizle barışın tek formülü budur. Bırakın artık heteroseksizmi, cinisyetçiliği ve de bize dayatılan cinsiyetçi kalıpları...
Not: Heteroseksizmi içselleştirip beyinleriniz cinsiyetçiliğe koşullanmış da olsa, yazdıklarımı lütfen heteroseksizmden-cinsiyetçilikten soyut bir şekilde okuyun...
Not: 2: Yazdıklarımı manasızca eleştiren bir kaç ifadeye de cevabım (kişilere cevap verme seviyesine düşemem artıkın bu saatten sonra; o yüzden kişi yerine ifade tabiri kullandım); şaka yapmıyorum, yazdıklarım inandığım fikirlerim. Ayrıca da benim heteroseksizmin koşullandırdığı cinsellikle alakalı sözde uzmanlıklara ihtiyacım olamayacak kadar akıl ve mantığım var. Benim cinsel yönelimimi, kimliğimi, duygularımı hangi heteroseksist-cinsiyetçi uzman tabirli benden daha iyi bilir ki? Bana cevap yetiştireceğinize, yazdıklarım üzerinden mantığınızı zorlayın biraz veya okumayın!
Not 3: Her makalem deneyim veya deneyimlerden sonra tecrübeler birikimidir... Bu son yazım da dahil.
Not 4: Dün sosyal medya sayfalarımda fotoğraf olarak paylaştığım uzaylılar temsilini yazımda niye kullandım derseniz; sorunların kaynağı cinsiyet, sorunları çözmenin yolu cinisyetsizlik. Bu da androjenliğimizi devreye sokmakla mümkün ancak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder