Bazı sanatçılar sevilmezler... Neden..? Çünkü dilleri sivridir. Çünkü gerçekleri pat diye söyleyebilirler (veya ters gelir bir şeyleri işte bize). Çünkü yanlış şeylerden rahatsız olurlar. Daha hassas yapıları vardır. Daha duyarlıdırlar haksızlıklara karşı. Daha sorumlu hissederler hayata karşı kendilerini. O yüzden daha cesurdurlar. Çünkü inanırlar söylediklerine ve savunduklarına. Belki usulleri biraz uç olabilir ama bunu canlarının çok yanmasına verebiliriz. Birazcık da ne ve nasıl söylediklerinden çok ne söylemek istediklerini anlamak istesek... Mesela Leman Sam'ın hayvanları korumak iç güdüsyle söylediklerinden mantıklı bir insan olarak nasıl negatif bir şey çıkarılabilir ki? Sen dine inanırsın ve dinin için hayvanların kurban edilmesini normal karşılayabilirsin ama bazıları hayvanların insanlarla eşit yaşama hakkı olduğuna inanıp hayvanların kurban edilmesine karşı çıkabilir. Aleyna Tilki'ye karşı yapılan ise geçen yıl en büyük ahlakçılıktı. Kız 16 yaşında diye barlarda şarkı söylemesinden tutun da, göbeğini açıkta bırakmasına kadar, sevgilisinin olmasına kadar bir çok konuda hedef haline getirildi. 16 yaşında bir kız göbeğini de açabilir, güvenliği olduğu sürece barda şarkı da söyleyeblir, çünkü şarkı söylüyor başka bir şey yapmıyor, sevgilisi de olabilir. Aşkı sevgiyi tanımadan pat diye hiç tanımadığı kişiyle mi evlensin, evlendirilsin? Geçen yıl Okan Bayülgen'e yapılanlar, bu yıl Barbaros Şansal'a havaalanında saldırılması falan, Sıla'yı vatan haini ilan etmeler... Gerçekten kimin vatanını daha çok sevdiğini kim bilebilir ki? Siz gerçekten Sıla'nın ülkesini sevmediğine mi inanıyorsunuz? Tabi iktidarı eleştirirseniz, vatanınızı sevmemiş olarak kabul edilebilirsiniz. Herkesin bir hayata bakış açısı vadır ve görüşü, fikri vardır ve bunun vatanla, milletle alakası yoktur. Kendimi de katabilirim işin içine. Benim eşcinsel olmam, dini sadece bir kültür olarak görmemin falan ne birilerini rencide etmekle veya küçümsemekle alakası vardır, ne de saygısızlıkla veya vatanını sevmemekle alakası vardır. Dünyada benim kadar yaşadığı topraklara düşkün kaç insan vardır acaba? Bırakın ülkemden vazgeçmeyi, ben doğduğum şehir, hatta doğduğum köyümden bile ayrılmayı hiç aklımdan geçirmedim. İnsanların düşünce farklılığından dolayı böyle nefrete veya saldırıya hedef gösterilmesini linç kültürüne benzetiyorum ben. Demokrasi bir tanedir; bunun muhafazakarı veya laiki olmaz; gerçek demokrasilerde herkes eşit ve özgür bir şekilde söz söyleme ve yaşama hakkına sahiptir. Sen söyleyebiliyorsan, ben de söyleyebilmeliyimdir. Sana uymuyorsa, saygı duymaktan başka bir şey yapmaya hakkın yok. Haa..! Lütfen işin içine, terörü ve terör yandaşlarını karıştırmayın. Ben özgürlük için bırakın insanı, tek bir canlının hayatını kaybetmesini bile kabul etmiyorum. İnsanca yaşayalım, eşit ve özgür yaşayalım, barış içinde yaşayalım, kansız ve silahsız yaşayalım...
Sanatçılık biraz da sistemi eleştirebilmek değil midir? Sanatçının silahı kalemidir, fırçasıdır, objektifidir, sesi ve yorumudur, şarkısıdır, dansıdır, şiiridir, düşüncesidir, fikridir... Demokratik bir toplum olsaydık sanatçıları yüceltirdik, sanatçıya hak ettiği değeri verseydik medeni bir toplum olurduk. Sanatçı kötü niyetli değildir, sadece dünyayı güzelleştirmek için çaba sarf edendir. Çünkü sanat estetizmdir... Yumuşatır, törpüler, ehlileştirir, yeniden yaratır hayatı... Umarım bir gün bunun anlaşılacağı günleri görebiliriz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder