Benim başıma gelen şey de aynı şey değil miydi? Kendini grubun başkanı zanneden kişi tarafından oluşuma zarar veriyorsun "çık" diyen o değil miydi? Kendisinin dediği gibi "uyuşamadık, yollarımızı ayırdık" sadece onun art niyetinden başka bir şey değildir.
Denizli LGBTİ Aile Grubu bir LGBTİ oluşumu mudur, yoksa bir trans erkek oluşumu mudur? Zaten katılımcılara bakarsanız, trans erkekten başka bırakın geyleri, trans kadın bile yoktur ve bir trans kadın arkadaşımız kendi ağzıyla bu durumdan şikayetçi olmuştur; benden başka trans kadın bile yok, diye.
Aslında burada oluşumda sadece trans erkeklerin olmasını, katılmayan katılımcılara yükleyemeyiz; oluşumun politikasını bir sorgulamak gerekmez mi? Aslında aile grubu demek de doğru olmaz. Çünkü aileler de katılmamaktadır toplantılara. Dediğim gibi katılım olmuyorsa çeşitlilik konusunda, bu durum derneği amacından saptırmamalı ama oluşumun politikasının gözden geçirilmesi, oluşumun faydasına olacaktır.
İki yıl boyunca bu oluşumun yükünü çekmiş bir kişi olarak nasıl bir uygulama içersinde olduğunu benden daha iyi kimse bilemez tabiki. Aslında gene ters anlaşılacağımı biliyorum, iyi niyetim gene görmezlikten gelinecek ama ben gene de düşüncelerimi söyleyeceğim Denizli'de ikinci bir oluşumun sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi LGBTİ hareketi açısından önemli, benim açımdan da gurur verici olacağı için.
Oluşum çok kişiselleştirilmiştir. Yani bir kişinin sözü doğrultusunda ve bir kaç kişinin de o sözcüyü destekleme uygulaması içersindedir.
En önemlisi belki de farklı görüşlere kapalıdır.
Farklı görüşlere kapalı olmasının nedeni de, oluşumun sadece trans oluşum ruhu taşımasındandır. Toplantılara katıldığım sürece, her toplantı, LGBTİ hareketinin özünü oluşturMAmasına rağmen, trasn erkek arkadaşalarımızın trans geçiş süreçlerini konu edinmeydi.
LGBTİ+'lığı ise trans erkek geçiş sürecine indirgemek, bırakın diğer LGBTİ'leri, bizleri destekleyen heteroseksüel dostlarımızı da uzaklaştırmıştır oluşumdan. Bunu bizzat kendileri itiraf etmişlerdir dostlarımız bana, farklı hiçbir şey yapılmıyor, diye. Tavsiyelerde bulunmuşlardır dernekleşme olsun ve belli program ve hedef çerçevesinde ilerlensin diye...
Ama bu oluşum kendi ifadeleriyle de terapi grubu olmayı tercih ettiklerini itiraf etmişlerdir. Sadece terapi grubu olarak da tanımlamak doğru olmayacaktır; Erkek trans terapi grubu demek en doğrusu olabilir ancak.
Hal böyle olunca da farklı transseksüellik anlayışı elbette kabul görmeyecek, iyi niyetli yaklaşımlar da transfobi olarak algılanacak ve ifade edilecektir.
Oluşumun en büyük kusuru ise, farklı görüşleri hedef haline getirip, oluşumu çok kişiselleştirmesidir. Sanki farklı görüş ve sahiplerinin aleyhinde çalışan bir dedikodu mekanizması haline dönüşmüştür oluşum. Bunu ne net şekilde Whatsapp grubu yazışmalarında veya sosyal medya paylaşımlarındaki nefret söylemlerinde veya arkadan konuşmalarda görebilirsiniz.
Aslında lafı fazla uzatmaya gerek yok... Diyeceğim o ki... Farklı görüş ve görüş sahiplerine negatif şekilde saplanıp kalıp, hedef haline getirmeyin. Eğer gökkuşağının renkleri gibi çeşitlilik ve geçişgenlikten bahsediyorsak, esnek ve her görüşe karşı hoşgörülü olmak zorundasınız. Katı görüşlerin heteroseksizmin cinsiyetçiliğinden ne farkı var? Sen öyle trans ol, ben de başka şekilde trans olayım ve görüşlerimi açıklayabileyim. Senin kendi benimsediklerine inancın tam ise, farklı görüşler senin inancını sarsmaz, aksine pekiştirir. Demek ki sen kendin de tam anlamıyla inanmıyorsun görüşlerine ki tepki gösteriyorsun farklı görüşlere; korkuyorsun belki de kendi inancının sarsılmasından. Özellikle transları çok rahatsız etmektedir farklı görüşler ve bu da transların homofobik davranışlarına dönüşmektedir. En büyük yanlışları da eşcinselleri transfobik olarak suçlamalarıdır. Bir eşcinselin farklı bir görüşte bulunması, onun transfobik olduğu anlamına gelmez ki. Sen de bu konudaki görüşlerini açıkla direkt nefret kusacağına. Nereye kadar farklı görüşleri gruptan atmaya devam edeceksiniz ki? Veya bunun transseksüelliğe ne katkısı olacak? Eğer atılan son arkadaşımız, önceden atılan kişinin görüşlerini benimsiyor diye gruptan çıkarılıyorsa, bu ayıbın da ayıbıdır. Herkes her görüşü veya açık bir şekilde başka kişilerin görüşlerini de destekleyebilir. Kutuplaştırmanın sebebinin LGBTİ'lerin kendilerinin olmasının, mücadeleye faydalı olabileceğini söyleyebilir miyiz? Bu davranışlar bana, transseksüalizmin LGBTİ+ hareketinin neresindedir sorusunu tekrar sordurtuyor. Çünkü LGBTİ hareketi demek çoğulculuk demektir, eşitlik ve özgürlük mücadelesi, hak mücadelesi demektir. Bir grubun hormon ve geçiş sürecinin konu edilmesi demek değildir. Aktivizm dedikleri sadece terapi demek olsaydı, şimdiye kadar homofobi diye bir şey kalmazdı. Kendinle barışmak, açılmak, görünür olmak bir marifet değil; o boynunun borcu zaten tabiatına olan saygın gereği. Umarım "oluşum", bir kişiye olan homofobik saplantılarından kurtulup daha esnek ve çeşitlilikle batmaktan kurtulur. Aslında sözüm Türkiye'deki bütün LGBTİ'lere ve LGBTİ oluşumlarına... Artık sığ LGBTİ anlayışından kurtulup daha esnek, daha geçişgen, daha hoşgörülü LGBTİ anlayışlarına da saygı duyun. İnanın kimsenin transların geçiş ameliyatlarına karşıtlığı falan yok; bu sadece sizin nefretten, homofobinizden gözünüzün görmemesinden başka bir şey değil. Bu şekilde davranarak sadece toplum içersinde değil, LGBTİ dünyasında da kendi kendinizi ayrıştırıyorsunuz. Ve şunu unutmayın. Bir LGBTİ hareketinin başarılı olması için, geçmiş tecrübelerden faydalanmasının bir alternatifi yoktur. Çünkü blgisizlik bilinçsizliği doğurur, bilinçsiz bir LGBTİ'lik de kendini sağlıklı bir şekide savunamaz, kendi arasında da ayrışmaya sebep olur. Bilgiyle kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder