1 Mayıs 2014 Perşembe

Devlet hem eşcinselliğe karşı, hem de seks işçiliğine

İşçi hakları sadece heteroseksüel işçi haklarından ibaret değildir


1 Mayıs dünya işçiler günü. İlk gösteri, 1856 yılında Avustralya'da taş işçileri tarafından günde 8 saatten fazla çalışmamak için yapılmıştır. Oysa bir çok ülkede işçiler aradan geçen onlarca yıla rağmen 8 saatten fazla çalıştırılmaya devam edilmektedir, iş kazaları için gerekli önlem alınmamaktadır, sağlıksız ortamlarda çalıştırılmaktadır, alınan maaşlar geçimlerini sağlamamaktadır, işsizlik çok fazladır, bazı işçi kesimlerinin önünde engeller vardır. Bu kesimler kadınlar ve eşcinsellerdir en başta.

Ben eşcinsel olarak eşcinsel işçilerin durumundan bahsedeceğim. Çünkü herkese bir şekilde bir iş kapısı vardır ama toplumun en ötekisi olarak eşcinsellere yoktur. Hadi "ben eşcinselim" diyin de iş başvurusunda bulunun bakalım ki ne ile karşılaşacağınızı görün. Bırakın işe alınmamayı, tekme tokat kovulursunuz bile. "E sen de eşcinsel olduğunu söylemeyiver" diyebilirsiniz? Zaten söylemek isteyen kim? Çünkü eşcinsellik bir cinsel yönelim ve iş, cinsel yönelimle yapılmaz, beyinle, bedenle yapılır ama işverenlere anlatamıyoruz işte bunu.

Eşcinsellerin üstünde, hep eşcinselliklerinin ortaya çıkma baskısı var ve ortaya çıkınca da zaten işten çıkmaları için baskı yapılıyor, direkt eşcinsellikleri yüzlerine vurularak işten çıkarılıyor veya çeşitli ayrımcılıklarla, aşağılamalarla, dışlamalarla karşılaşıyorlar. Siz sırf cinsel yöneliminizden, doğal bir yapınızdan dolayı sürekli işten çıkarılma korkusu yaşamanın ne demek olduğunu anlayabilir misiniz?

Bu bayram kutlanacaksa önce eşcinseller için kutlanmalı, işçi hakları için bir iyileştirme yapılacaksa, öncelikle cinsel yönelimlerinden dolayı işsiz olan eşcinseller için yapılmalı. Toplumsal yaşamda en büyük sıkıntıyı eşcinseller yaşadığı için, çalışma hayatında da en büyük sıkıntıyı onlar yaşıyorlar; çalışamıyorlar. Seks işçiliği yapınca da ahlaksız ilan ediliyorlar. Ne yapsınlar? Cinsel yönelimden vazgeçilemeyeceğine göre... Ölüyorlar, öldürülüyorlar. Çalışamıyorlar, varolamıyorlar eşcinseller. İyileştirilecek çalışma hayatları bile yok eşcinsellerin.

Eşcinsellik anayasada tanımlanmadığı ve yasal olarak eşcinsellerin sosyal güvenceleri sağlanmadığı sürece, toplumsal yaşamda eşcinseller de keyfi muamelelere maruz kalmaya devam edecekler, işsiz kalacaklar, iş bulamayacaklar, seks işçisi olacakları için de öldürülecekler.

Sadece devlete veya sıradan vatandaşa değil, işçi hakları için mücadele eden emekçilere, aktivistlere, Sivil Toplum Örgütlerine, 1 Mayıs'ta sokakta işçi hakları için slogan atan, haksızlıklara tepki gösteren örgütlere, duyarlı vatandaşlara sormak istiyorum: Eşcinselleri anlayabilir misiniz, onların çalışma hayatı konusunda karşılaştıkları zorlukların boyutunu hiç düşündünüz mü, siz eşcinseller için bir şey yapar mıydınız...?

İşçi hakları sadece heteroseksüel işçi haklarından ibaret değildir. Keşke sadece işçi olduğumuz için haksızlıklara maruz kalsaydık da, bunun için mücadele etseydik. Eşcinsel olmak demek, işçi hakları için mücadele hakkının bile olmaması demek.

Herkes hak mücadelesi yapıyor ama sadece kendi çıkarlarını düşünerek ve o hak mücadelesi yapanların eşcinseller v.b. ötekilere yapılan haksızlıkları görmedikleri gibi, kendileri de yapıyorlar aynı haksızlıkları. Bir şeylerin mücadelesi verilirken, ötekileştirilenlerin de adı geçsin ki, haklı davanızda samimi olduğunuza inanalım. Desteğin de, yani eşcinsellere ayrımcılık yapılmaması gerektiğini savunanların desteklerinin pratiğe geçmesi gerekiyor inandırıcı olmaları için.

İşyerinde bilinen eşcinsel olmak, ne kadar varolmaya çalışırsan çalış, ne kadar direnirsen diren, hem fiziksel, hem de psikoloıjik olarak yıpratıyor insanı. Çünkü patronundan iş arkadaşına, yasasından yargısına kadar seni destekleyen hiç kimseyi bulamıyorsun. Herkes heteroseksist sisteme göre işvereni koruyor.

Haksızlığa kurban edildiğin gibi bir de hedef haline geliyorsun; işaret ediliyorsun, parmakla gösteriliyorsun, kazanlar senin için kaynatılıyor ve ipin kolaycacık çekiliveriyor ve hiç kimse de kılını bile kıpırdatmıyor senin için.

Seks işçisi olunca da eşcinsellere seks manyağı gözüyle bakılıyor. "Sen nereden biliyorsun", belki "eşcinsel değil mi çalışmadan atıp-tutuyor" diyebilirsiniz. Emekliliğini hak etmiş, emeklilik yaşının uzatılmasıyla yaş engeline takılmış maaş alacağı gününü bekleyen yıllarca işçilik yapmış birisiyim. Çok iyi bilirim zorda kalınca eşcinselliğimin bana karşı koz olarak nasıl kullanıldığını, iş arkadaşlarımın bütün iş ortamına dedikodumu yaparak nasıl hedef haline getirildiğimi...

Bulunduğum ortamın Batı'da olması ve de eşcinselliğe olan inancım emeklilik için gerekli olan primimi tamamlayıncaya kadar sabretmemi sağladı ama sonuçta işsiz kaldım ve de devletin işçileri düşünmeyen politikası yüzünden emeklilik hakkım elimden alındı. Çok denedim iş bulabilmek için ama olmadı.

Bu ülkede eşcinseller haklarına kavuşsun, tüm işçiler haklarına otomatik olarak kavuşurlar zaten. Çünkü en ötekisine hak verilme noktasına gelindiği zaman, üst seviyeden demokrasi seviyesine gelinmiş olur.

1 Mayıs'ta sokaklara bakarsanız, sanki eşcinsel işçi yokmuş gibi, işçi haklarını savunan fazla eşcinsel işçi göremezsiniz. Oysa işçilerin bir çoğu eşcinseldir de. Ama heteroseksüel işçi olarak varolmaya çalışırlar. Eşcinsellerin eşcinsellik anlayışı da yatakla-seksle sınırlıdır. Heteroseksüel olarak yaşasınlar, heterosksüel olarak çalışsınlar, heterosksüel işçiliğin haklarını savunsunlar.

Gerekçeleri olabilir işten atılma, işsiz kalma gibi ama bir gün sizin de başınıza gelebilir aynı felaket. İşsiz kalan, işsiz olan eşcinsller ne olacak? 1 Mayıs'ta sokaklarda sokaklarda eşcinsel işçi haklarını savunanlar sadece gözden çıkarılmış, kaybedecek bir şeyleri olmayan eşcinseller olmamalı. Sırtının heteroseksizme dayayarak işçi haklarını savunan eşcinseller de eşcinsel işçi haklarını savunmalı, eşcinselliklerinin arkasında durmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder