Kıvılcım Ural bugün ikinci klibini izlerken içime bir korku düşürdü, "ya bu standart üstü sanatçıyı (Sanatçı demek bile az bence) anlayamazsak, değerini bilmezsek ve müziğe küstürürsek, bu yüzden de ondan mahrum kalırsak" diye. Bakınız (bugünlerde de müdür edasıyla bakınız kelimesini kullanmayı çok sever oldum!), ben her sanatçıyı sevmek için onda bir şey yakalamaya çalışırım. Sonuçta popüler veya popüler olmayan bir sanat yapıyorsa bir kişi, sanatın ucundan bucağından tutmuşsa, hemen gözden çıkarılmamalıdır diye düşünüyorum. Ama bazı sanatçıları da çok ama çok sever, yaptıkları işleri de abartılı derecede takdir ederim. Ama bazı sanatçılar vardır ki, onlar sanatçıdan da ötedir benim için, evrenin seçilmiş kişileridir, veya bana öyle gelir ne bileyim. İşte onlar uçurur beni, ayaklarımı yerden keser, beni çok ama çok iyileştirirler. Hani başıma dünyanın en güzel şeyi gelmiş gibi olur. Dünyanın en şanslı kişisi hissederim o an. Onları asıl sevmemin sebebi nedir biliyor musunuz? Yalnızlığıma ilaç olmalarıdır. Bir yoldaş bulmuşumdur kendime. Artık yalnız değilimdir. Ben konuşamasam da benim adıma konuşurlar, beni hem bana, hem de başkalarına anlatırlar. Onlar benim elim-kolum, beynim gibidirler. Ben susmak isterim artık onlar beni, benden çok daha güzel ifade ederlerken. Çünkü benim anlatmak istediklerimi gümbür-gümbür ve daha anlamlı, daha estetik anlatırlar. Ben sadece seyrederim ve dalar giderim seyrederken onları. Geri planda kalmış ve de tam olarak yaşayamadığım dünyamda onlar sayesinde kendimi bulurum. İnsanın kendi beyniyle başkası tarafından vurulması çok güzelmiş. Kıvılcım Ural işte bunu yaptı bana. Evet bu anlattıklarım benim dünyamın, sevdiğim sanatçıda vücut bulmasıdır ama güzel ve de beklenen bir buluşmadır. 40 yılda bir gerçekleşen bir buluşmadır. Bana özel olabilir ama herkese özel olmayı çok eden bir buluşma Kıvılcım Ural'la buluşmak. Ne ararsan var çünkü onda. Ses, yorum, yerinde bir ifade, anlatım, cool'luk diyebilirsiniz ama bence içten bir asalet, hatta çocukça çok güvenilir bir içtenlik, bozulmuş dünyaya karşı milim taviz vermeyen bir doğallık ve kendine olan süper inanç... Ve bunları şarkılarına, ve şarkı söylerken ifade tarzıyla bizlere yansıttığı için doğru bir frekansta buluşabiliyoruz. Kıvılcım Ural'a sahip çıkmak kendimize sahip çıkmak gibi bir şey benim için. Onu dinlerken, izlerken sanki kendim müsamereye çıkıyormuş gibi heyecan yapıyorum. Gerçekten ben bir sanatçıya karşı uzaktan bu kadar heyecana kapılmamıştım. Hayatımızda hep olmasını istiyorum onun. Hep bizi bize anlatsın ki, biz de kendimizi bulalım, kendimizde kalalım, heyecanlı bir yaşantımız olsun. Bence bugüne kadar nabzı düşük ve bozuk atanların, ritm dozajını üst seviyeden ayarlayabilecek bir ozan Kıvılcım Ural.
Seni bırakmayız artık Kıvılcım Ural. Sende sazını, sözünü esirgeme bizden, hatta hiç sakınma!
Cesurlar için bir aşk!
Kıvıl kıvıl sessizlik içinde bir akan bir nehir sesi..."Seni bırakmayız artık Kıvılcım Ural. Sende sazını, sözünü esirgeme bizden, hatta hiç sakınma!"
YanıtlaSil