Burada konuya bir parantez açalım homofobikler için isterseniz. Demek ki, eşcinselliğin sebebi yaşadığın ortam falan değilmiş. Sen ne kadar heteroseksüel, hatta heteroseksist ortamda büyürsen büyü, heteroseksüel gibi yetiştirilirsen yetiştiril, cinsel yönelimin asla değişmez. Hatta heteroseksüel ortam senin eşcinselliğini daha bir hissettirir. Çünkü kendi cinsin duygularını daha bir uyaracak, daha depreştirecektir. O yüzden eşcinselliği istediğiniz kadar görünmez kılın, nafile. Bu görünmezlik eşcinsellerin kendileriyle barışmaları konusunda bir sıkıntı yaratacaktır, geciktirecektir ama cinsel yönelim hiçbir şekilde değiştirilemez, değişmesi için hiçbir çevresel faktörün etki etmesi de söz konusu bile olamaz.
Görsel estetiğe bağımlılığımdan dolayı erkek modellerin yer aldığı fotoğraf, moda sitelerinden tanıyordum Steve Grand'ı ama şarkıcılığı dikkatimi çekmemişti. Eşcinsel gündemi takip etmeme rağmen eşcinselliğini bilmememi ise, bağışlayın artık. Ama heteroseksizmin beyinleri cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusunda önyargılı biçimde koşullamasından dolayı, Steve Grand'ın eşcinsel olduğuna kim inanır?
Hemen bir klibini ("Stay") izlemeye koyuluyorum. Şartlanıldığı üzere eşcinseller hafiften de olsa feminen olarak düşünülür ama hem ses, hem de görüntü olarak zerre kadar heteroseksüel erkeklikten bir eksiği yok. Kalın bir erkek sesiyle şarkı söylüyor, görüntü olarak da her karşı cinsin-kadının ayılıp bayılabileceği bir erkeklik arzediyor. Sanırım böyle durumlar heteroseksizmin cinsiyet kimliğine ve eşcinselliğe bakış açısını değiştireceği gibi, erkeklerin de "bu erkekse, biz ne oluyoruz" gibi erkeklik konusunda komplekse girmelerine sebep olacaktır!
Evet erkeklik-cinsiyet kimliği, cinsel yönelim-eşcinsellikten bağımsızdır. Yani eşcinsellik erkekliğe engel değildir, heteroseksüel erkeklerden de eşcinsel erkeklerin hiçbir eksiği yoktur. Duygusal-aşksal anlamda sadece kendi cinslerini severler, cinsel anlamda da kendi cinslerine ilgi duyarlar. Yani düşünüldüğü gibi transseksüellikle falan da alakası yoktur eşcinselliğin.
Ama toplumsal cinsiyetin ağır bastığı ve toplumsal cinsiyetin biyolojik cinsiyete indirgenip tüm cinsel kimliklerin belirleyicisi olduğu, kadınlığın ve erkekliğin değiştirilemez kalıplara oturtulduğu toplumlarda sadece erkek ve kadın vardır, bir de bu kalıplara uymayan adına travesti denilen feminen erkekler vardır. Onlara da işte bu yanlış bilgileri dahilinde "eşcinsel"derler, "gay" derler, "travesti" vesaire derler. Homofobinin, transfobinin sebebi de işte bu bilinmezliğin-yabancılığın-yabancı kalmışlığın ve kalmak zorunda bırakılmışlığın getirdiği korkular, kaygılardır. Bir kendileri vardır, bir de bilmek istemedikleri ötekiler. Onlar da ahlaksızdır, günahkardır, hastadırlar... dolayısıyla bulaşılmaması gereken ötekiler. Hal böyle olunca önyargıların getirdiği cahillikler kaçınılmaz olacaktır.
Klibe dönersek, işte bu yakışıklı adam, kadınların falan hayran olacağı bir tip ve resmen bir erkekle el ele, göz göze, dudak dudağa cilveleşiyor. Yani erkeklerden birinden biri kadınsı falan değil. İkisi de tam teşekkülü erkek. İşte eşcinsellik bu olsa gerek dedirtiyor ama heteroseksizme-heteroseksüel erkekliğe ve kadınlığa göre de kurtarılması gereken erkeklik. Ama onlarda eşcinselliğe dair doğru bilgi olsaydı, eşcinselliği bir erkek için kayıp olarak görmezlerdi. Şekilci dünyada yakışıklılık falan kadınlar için artı bir tercih sebebidir ya, işte Steve Grand da bazı kadınların dediği gibi "kime aşık olsak gay çıkıyor!" dedirtecek cinsten bir güzellik de arzediyor. Ne diyebilirim ki? Üzgünüm!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder