Herkesin de eşit şekilde yaşayabilmesi için adaletsiz düzeni apaçık rahatsız etmek gerekmez mi?
Düzensizlik bir düzen midir?
Sistemsizlik bir sistem midir?
Ama herkes bu düzensiz sistemde idareten yaşamaya razı ki, fincancı katırlarını ürkütmekten korkuyor, çekiniyor.
Haksızlıklardan rahatsızlar ama bunu direkt dile getiremiyorlar.
Çünkü kendi çıkarlarına ters davranmak istemiyorlar.
Hem çıkarcı ve adaletsiz sisteme karşılar, hem de o sistemi besleyip büyütüyorlar bu üstü kapalılıkla.
Mesela eşcinseller...
Hem heteroseksizmin kurbanları, hem de kendilerini direkt ifade etmiyorlar, özellikle ifade biçimleri sanatla bağdaşmayan sanatçılar.
Herkesin anlayacağı dilde konuşmayıp, kendi kendilerini tatmin ediyorlar.
Tabi haklılar. Mesleki gereklilik olarak maddi anlamda da tatmin olmaları gerekiyor.
Mabel Martiz "Alaimisema" adlı şarkısında Homofobiden dert yanıyormuş.
Mabel Martiz'i çok sevmeme rağmen ne telaffuzunu anlayabiliyorum, ne de anlatmak istediği düşünceyi.
Bunu herkesin anlayacağı dilde ifade etse kıyamet mi kopar?
Mesela eşcinselliğin doğallığından bahsetse, homofobinin tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğundan falan.
Daha çok anladığımız zaman, daha çok severiz onu.
Herkese faydası da çok olabilir açık dil ve yüreklilikle.
Bilmem yanlış mı düşünüyorum?
Neden böyle düşünüyorum?
Heteroseksist dünyanın bizim dolaylı ifademizi görmezlikten geleceğini bildiğim için.
Mabel Matiz'i örnek verdim; En son onun röportajını okuduğum ve de "Gökkuşağı" kelimesini eski dilde kullandığı, homofobiyi direkt anlatmadığı için.
Bir çok sanatçı da açılamıyor veya açılma ihtiyacı hissetmiyor ama olan açılmak zorunda kalan diğerlerine oluyor.
Bir iş yapıyorsak lütfen hakkını tam anlamıyla verelim, özellikle heteroseksizme rağmen.
Yaptığımıza tam anlamıyla değsin yani.
Adımızdan düşüncemize kadar anlaşılmazlık da nasıl bir tatmindir bilmiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder