Korku imparatorluğunda yaşadığımızı ifade özgürlüğünün tek taraflı olmasından anlayabiliriz. İktidarın ideolojisine uygun olanlar ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilir, ters olanlar hakaret.
Bu durum politik olmanın anlamını da değiştirir. Çoğunluğun borusunu öttürmek artık politik olmaktır.
Hatta bazıları iktidarlara karşıymış gibi görünüp, yandaştır. Çünkü iktidarın değerlerine karşı hassasiyetleri vardır.
Bu görünürde karşıtlık aslında korku imparatorluğunun korkunç sebeplerinden biridir. Çünkü bu imparatorluğun parçaları içimize sızmış ve hiç beklemediğimiz yanı başımızdaki güvendiğimiz kişiler elimizi-kolumuzu bağlı hale getirmiştir. Yani ifade özgürlüğümüz güvendiğimiz kişiler tarafından sansüre uğratılmaktadır.
Radikal gazetesi benim sürekli olarak takip ettiğim ilk gazete(m)dir. Çıktığı zaman "işte benim gazetem" demişimdir. Ne zamana kadar benim gazetem olmuştur? Mehmet Y. Yılmaz ile başlayıp, İsmet Berkan ile biten yazı işleri müdürlüğüne kadar. Mine Kırıkkanat'lı, Perihan Mağden'li, Türker Alkan'lı, Yıldırım Türker'li... gazete benim gazetemdi. Şimdi de beğendiğim tarafları ve yazarları tabiki de var Radikal'in ama özgürlüğü kısıtlanmış bir Radikal var şimdi karşımda. Çünkü dediğim gibi içine sızmış muhafazakarlık var Radikal'in. Hassasiyetleri var gizliden gizliye iktidara karşı. Oysa bir şey doğru veya yanlıştır, hakaret veya değildir. Bunu iktidarların ideolojileri ve yapıları belirlememelidir.
Radikal Blog'ta bazı yazılarım müstehcen bulunuyor yayınlanmıyor, bazı yazılarımın neden yayınlanmadığını bilmediğim gibi taslaklardan bile kaldırılıyor. Yazılarımın hakaret içermesi söz konusu olamayacağı gibi, zaten kendi bloğumda da (blogspot.com) yayınlıyorum. Düşüncelerimi sorumsuzca ifade edip, Radikal'i musallat etmiyorum anlayacağınız. (Radikal'in hassas unsurlarıysa; Tanrı, din, muhafazakarlık, anal ilişki...)
Eskiden gazetelerde Kurban Bayramlarında, hayvanları kurban etmenin doğruluğu-yanlışlığı tartışılırdı, günümüzde bayramı huzurlu geçirmenin, bayramda sağlıklı beslenmenin önerileri anlatılıyor. Bayağı yol kat etmişiz değil mi?!
Aslında Radikal'in yazılarımı yayınlayıp-yayınlamaması da önemli değil. Bu saatten sonra yazar olmak gibi derdim olmadığı gibi, yazarlık kim, ben kim? Benimki sadece kendimi özgürce ifade edebilme arzusu. Konu özgürlük olunca da yazılarımın yayınlanmaması bana göre bir ayrımcılıktır. Birileri Kurban'da sağlıklı olmanın önerilerini yapabiliyorsa, ben de "kurban"ın vicdani rahatsızlıklarını dile getirebilmeliyim ifade özgürlüğü diye bir şey varsa eğer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder