29 Aralık 2012 Cumartesi

Hayatı Küçük ve Yapımıza Uygun Karşılık Beklemeden Yaşamak

Bayrağımız gökkuşağı olsun!

2012 yılı 43 yıllık hayatımda en güzel yılımdı sanırım. Bu gün yılın son günü değil ama bana öyle geliyor. İnsanlar yeni yıla heyecanla, coşkuyla ve umutla girebilirler ama o gün benim üzerimde bir ağırlık olur, sanki bir yıllık maratonun bir rehaveti çöker üzerime. Diğer günlerden bir farkı yoktur benim için. Diğer günlerden daha sıradan yaşarım o günü. Genellikle de hep yalnız geçer o günüm. Tabi bunda şaşılacak bir durum yok. Ben öyle istemesem öyle olmaz çünkü. Ne bir plan yaparım o günle ilgili, ne de bir plana dahil olmaya çalışırım.

Artık girecek olduğum yeni yılı planlamayı da bıraktım. İnsan nasılsa, yani yapısı nasılsa hayatını da öyle sürüyor. Bir yere kadar projelerle yaşıyorsun, sonra gene kendi yapına dönüyorsun. Kaliteli bir yaşamı yaşam şekline dönüştürmek falan hikaye. Sen nasılsan öyle yaşıyorsun hayatı. Belli bir zamandan sonra en kaliteli yaşamın, keyif aldığın şekilde yaşamak olduğunu anlıyorsun. Çünkü insanın kendi yapısı dışında arayışlara girmesinin özgünlük ve doğallıkla alakası yok. Tamam sosyalleşelim ama yapımıza uygun sosyalleşelim. Zorlama yaşamlar sahte olduğu için eğreti duruyor zaten. Senin orjinal yaşamın sahte dünyaya karşı sahte ve eğreti durabilir ama o yaşamın içinde kendini huzurlu hissetmendir normal olan.

Ne diyordum... Evet ben 2012 yılını en güzel yılım olarak değerlendiriyorum. Zaten insan yaş aldıkça her geçen yıl öncekilere göre daha iyi geliyor. Belki hayatın telaşasından uzaklaştıkça, hayata daha pozitif bakıyorsun ve daha huzurlu yaşıyorsun. Dinginliğin verdiği sağduyu da, seni gereksiz arayışlarla yorgun düşmekten kurtarıyor. Yaa, hayatı fiziksel olarak yaşamak güzel de, en güzelli kafada tatmin olmak. Bir şeyleri düşünsel anlamda çözdüğün zaman, zaman ve emek kaybı da olmuyor ve doğru sonuca daha kolay gidebiliyorsun. Fiziksel anlamdaki deneme yanılmalar çok bitap düşürebiliyor insanı. Çok kilometre kat edenler acaba nereye ulaşmışlar ki? Giderken güzel dokunuşlar yapabilmişler mi hayat yolunda? Ben kendimce bu yıl güzel dokunuşlar yaptım hayatıma ama daha öğreneceğim çok şey var hayat okulunda. Çünkü egoların dünyasından kendini sıyırıp da hayatı gönlünce yaşamayı öğrenmek o kadar kolay değil. 

Ben 3-5 yıldır hayatı kendimce yaşamaya çalışıyorum. Bu hayattan kendimi soyutladığım anlamına gelmesin sakın. Sadece önceliği "kendime verdim" gibi yapıyorum! Kendimi kendimle tamamlamaya çalışıyorum, çevreyle de ekstra yaparak renklendiriyorum hayatımı. Yani hayatımı kendimce yaşıyorum, önceliği de kendime veriyorum. Çünkü ben sağlıklı olmazsam ne kendime, ne de çevreme faydam olur. Başkalarının başkalarını anlayacağı bir dünyada yaşasaydım, önceliğim belki başkaları olabilirdi. Aslında belki de gene önceliğim başkaları ama bunu başkalarına hissettirmiyorum. Çünkü evren bir bütün ve hiçbir şey öncelikli değil. Herkes eşit ama bu eşitliği bilmeyen dünyada çok mütevazi olursan enayi gibi hayatını elinden almaları kaçınılmaz. İnsanın iyimser bir yapısı varsa değiştiremiyorsun ama en azından seni senden almalarına fırsat vermeyecek şekilde davranmayı öğreniyorsun zamanla.

Hayatı küçük yaşamakla ne kadar büyük yaşandığını öğrendim bu yıl. Ne kadar büyük yaşamaya çalışırsan onun bir balon olduğunu ve elime fazladan bir şey geçmediği gibi, zamanımı boşa harcadığımı öğrendim. Çünkü insanın bir kapasitesi var. Kocaman hayat kocaman tatminler vermiyor ki. Üstelik lüzumsuz sorumluluklar yüklüyor ve taşıyamayıp iflas ediyorsun, helak oluyorsun. Küçük hayatlar egonu kontrol altına almayı sağlıyor. Bu da zaman, mekan, maddi, manevi her anlamda ekonomik olmanı sağlıyor ve zararı sıfırlıyorsun. Diyebilirim ki ben bu yıl kemer sıkma politikasına ihtiyaç bile duymadan çok tasarruflu yaşadım. Çünkü hayatta kemerleri sıkmayı gerektirecek bir durum yok. Sadece bizler doğamızdan uzaklaştığımız için doğru yaşamasını unutmuşuz. Hayatı hep karşılıklı beklentiler içinde yaşamaya şartlanmışız. Oysa karşılıksız seversen, karşılıksız seviliyorsun. Karşılıksız verirsen, karşılıksız geliyor-muş bir şeyler. Ben bunu öğrendim bu yıl en çok.

Hayat biz insanlara, nefes alan tüm canlılara bir hediye de, ben bu yıl o kadar çok hediye aldım ki hiç beklemediğim halde/için. Teşekkür ediyorum hayata, dünyaya, evrene, sevgi kaynaklarına... Daim olsun... Umarım bazılarını çok derinden üzmemşimdir... Affola...

İyi yıllar herkese... Güzelliklere rastgele... 2013 yılı sevgi ve barış yüzyılının başlangıcı olsun. Farklılıkların hayatın bir rengi olduğunun anlaşıldığı bir yüzyıl olsun. Bayrağımız gökkuşağı olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder